
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TÜRK KADINI VE SİYASET
Atatürk, kadına, 3. Nisan 1930’ da, belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi. Böylece Türk kadını, siyasi haklarını, Batılı ülke kadınlarından, çok daha kolay elde etti.
Avrupalı kadınlar, siyasal haklarını çok daha geç elde etmelerine rağmen, kendi meclislerinde, daha fazla sayıda temsil ediliyor. örneğin İsveç’ de, bu oran yüzde 40.4, Norveç’te %36.6, Danimarka’ da %33.71 milletvekili var.
Hâlbuki ülkemizde, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunun, bazı maddelerinin değiştirilmesi, hakkında, kanun tasarısı, teklifi yapılmıştı. Tasarının ilgili bir maddesine göre de, " Siyasi partilerin, her derecedeki teşkilatı ile grupları, her bir cinsiyetin en az %30 temsili ve katılımı esaslarına, uygun olarak oluşturulur. “İfadeleri, yer almıştı. Ancak neden bilinmez, bir türlü hayata geçirilemedi.
Türk kadını, her türlü engele ve yaşadıkları onca ağır soruna rağmen, yaşamın her alanında var olmaya çalışıyor. Ekonomiden, sanata, siyasetten, spora, her geçen gün yenileri eklenen başarılı Türk kadını profili, diğer ülkelere, örnek teşkil edecek aşamaya geldi.
Türkiye`de, kadınların siyasi platformda yer almamasının, önündeki en önemli engellerden biri, siyasal kültür ve siyasi partilerin, erkek egemen yapısıdır. Oysa siyaset, kadınlar için, önemli olduğu kadar, siyaset için de kadınlar önemlidir.
Türkiye de, kadın olmak, ne kadar zor ise siyasette kadın olmak da o kadar zor. AncakTürk kadınına, imkân tanırsa, siyasete de başarılıdır. Nitekim Sayın Prof. Dr. Tansu çiler: Milli meselelerde, cesur ve kararlı bir strateji izledi. Kardak krizinde, ‘ O bayrak! ya inecek, ya inecek’ diyerek, milli konularda, ne kadar duyarlı ve kararlı olduğunu gösterdi. PKK terörü ile kararlı bir şekilde mücadele etti. IMF’ den yardım almadan, ekonomiyi düzlüğe çıkardı. Türk dünyasını, ihmal etmedi. Türk halkının da takdirini kazandı.
Bugünde, siyasi alanda da tüm engellere rağmen, başarılı olan kadınlarımız var. Bu kadınlarımızdan biride, 20. ve 21. dönem DYP, 23. 24. ve 25. dönem MHP milletvekili olarak, görev yapan, Sayın Meral AKŞENER’ dir.
Sayın AKŞENER’ in, başarılı bir siyasi hayatı olmasına rağmen, toplumda oluşan itibarı ve MHP Genel başkanı olacak kaygıları ile MHP tarafından, Kasım 2015 Türkiye genel seçimleri' nde, milletvekili adayı gösterilmedi.
Ayrıca MHP tüzüğünün, 11. maddesinin ihlali gerekçesiyle, parti üyeliğinden kesin çıkarma cezasının uygulanması talebiyle, tedbirli olarak Merkez Disiplin Kuruluna sevkine karar verilmiş, bu karar neticesinde, 08.09.2016 tarihinde de MHP’ den ihraç edildi,
Sayın AKŞENER, tüm engellere rağmen, 16 Nisan Pazar günü yapılacak referandum dolayısıyla da yurt genelinde mücadele ediyor. Halkın da takdiri ve sevgisi ve her toplantısında, 'Başbakan Meral' sloganları’ ile karşılanıyor.
Her ilde olduğu gibi, Eskişehir’de de coşku ile karşılandı. Yaptığı salon toplantısında, 16 Nisan Pazar günü yapılacak referandumla ilgili olarak, çarpıcı açıklamalar da bulundu ve
Anayasa değişiklik teklifinin, Türkiye için, her konuda yanlış olduğunu görüşünü savundu. Anayasa değişikliğinin, yanlışlığını, millet ile paylaşmaya devam edeceklerini ifade ettikten sonra "Referandumda, en yüksek hayır oyu Eskişehir’den çıkacak” dedi.
Sayın Meral AKŞENER, “Biz, parlamenter sistemi ortadan kaldırıp, her şeyin tek kişiye bağlandığı Anayasa’nın, referandumdan geçmemesi için, vatanımız için, Türkiye için, geleceğimiz için, çocuklarımız için hayır diyoruz.”dedi.
Ayrıca Sayın AKŞENER,” AK partili kardeşlerime de sesleniyorum: Tek kişi için yasa yapılamaz. Hayır derseniz, partiniz yerinde kalacak, Cumhurbaşkanı yerinde kalacak, hükümet yerinde kalacak, siz bu yasaya geçit verirseniz, yarınımız yerinde kalmayacak. Tek bir kişi için, hukuk, adalet, kanun tesis edilemez. Bizler bunun için, hayır diyoruz.”sözleri ile gerekçelerin paylaştı.
Sayın AKŞENER, konuşmalarında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, başkanlık sistemini gündeme getiren kişi olduğunu ve bunu yaparken kimseye danışmadığını, başkanlık divanında ve parti üst yönetimiyle dahi görüşmediğini ileri sürüyor.
Sayın AKŞENER, tek bir kişinin yönetiminde, çok daha hızlı hareket edilebileceğini iddia edenler için bile, son derece sakıncalı görüyor. Anaysa değişikliği, İddia sahiplerini de yarın çok büyük zora sokacak, bir anayasa değişikliği olduğunu ve buna geçit verilmemesi ve 'hayır' denilmesi gerektiğini, herkese anlatacağını sıkça söylüyor
Elbette İktidar ve muhalefet, halkın vereceği karara, saygı duyup, sonucu kabul edeceklerdir. Bu demokrasinin ve milli iradenin de gereğidir. Ancak 'milli irade' diyenler, 'milli iradenin öneminden' bahsedenler, milletin iradesini, baş tacı ettiğini söyleyenler, Bugün de, “HAYIR “ veya” EVET “ söylemi yapanlara, saygı duymak zorundadır. Ancak “Hayır” diyenleri de FETö, PKK ve HDP ile eşdeğer tutmak da yanlıştır.