
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TÜRKİYE VE KÜRESEL ISINMA
Gürleyik Doğası ile ilgili görüşlerimizden sonra, bir okuyucumuzun, "Yaşam, hayatının sürdürülmesi için, oldukça büyük bir öneme sahip olan doğa, bizim çocuklarımıza bırakacağımız en önemli mirastır. O nedenle de küresel ısınmanın gündemde olduğu çağımızda, doğayı korumak, hem görev, hem de bir haktır." sözüne katılmamak mümkün mü?
Okuyucumuz haklıdır. Son yıllarda, Türkiye' de, ciddi iklim değişikliği yaşanıyor. Küresel ısınmanın, sebep olduğu pek çok etki, yaşanmakta, verimli ovalarımız gitgide çölleşmekte, nehirlerimiz ve göllerimiz kuruyup, su kaynaklarımız azalmakta, Türkiye fauna ve florasında bulunan, pek çok canlı türü yok olmakta, her yıl "en sıcak yaz"ı yaşamaktayız. Diğer yandan, her geçen artan çevre kirlilikleri de ülkemizi olumsuz yönde etkilemektedir.
Ülkemizin, Akdeniz Havzası'nda yer alması itibariyle, iklim değişikliğinden en çok kuraklıkların sıklaşması ve şiddetlenmesi yönünde etkilenecek ülkeler arasında yer almaktadır. Akdeniz Havzası'nda, sıcaklıkların 20-50 yıl içerisinde ortalama 2 derece artacak.
Küresel ısınma nedeniyle, Türkiye için, beklenmeyen hava olaylarında artış, yağışlarda düşüş, sıcak hava dalgaları, turizm gelirlerinde düşüş, düzenli sulama gerektiren tarım ürünlerinde verim kaybı, biyolojik çeşitlilik kaybı, orman yangınlarında artış, ve yağışlardaki düşüşe bağlı olarak yeraltı suları, sulak alanlar ve su depolama alanlarında kayıplar olacak. 2030 yılında, Türkiye'nin su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelecektir.
Bilim adamları dünyada, Karbondioksit oranı artığını, deniz seviyesi yükseldiğini, okyanusların ısındığını, buzulların erdiğini, kürsel ısınmanın önüne geçilmezse felaketin kapıda olduğunu sürekli tekrar ediyorlar.
Diğer yandan son yıllarda, dünyada, orman yangınları artıyor, göller küçülüyor, ırmaklar kuruyor, ilkbahar erken geliyor, sonbahar gecikiyor, bitkiler erken çiçek açıyor, göç dönemleri değişiyor, yüksek enlemlerde sıcaklık artıyor ama hala insanlar bu gelişmeleri, yeteri kadar dikkate almıyor.
Bütün bu gelişmelerin sebebi olarak da," Küresel ısınma" gösteriliyor
Atmosferdeki karbondioksit gazı tabakası tıpkı bir "sera" gibi güneş ışınlarının içeri girmesine izin veriyor ancak ısının dışarı çıkmasına engel oluyor. Eğer sera etkisi olmasaydı, dünyada yaşam olmazdı.
Son yıllarda ise Küresel ısınma bu dengeyi altüst etti. Bu alanda incelemede bulunan bilim adamları, Çin ve Hindistan'ın bu artışa, büyük katkısı olduğunu öne sürüyorlar. Ancak, "dünya karbondioksit üretimi"ni sıraya koyduğunda, ABD başı çekiyor.
Kuzey Yarımküre'nin en büyük buz kütlesi olan Grönland adası, küresel ısınma nedeniyle eriyor. Grönland kütlesinin erimesi, düşük seviyedeki sahil şeridinde bulunan yerleşim yerlerinin sular altında kalmasına neden olacak. Dünyamızın akciğeri olan Amazon ormanları ise günden güne yok oluyor
Bilim adamlarına göre, küresel ısınma önlenemediği taktirde Türkiye, Kuzey Afrika'ya dönecek. Yağışlar azalacak, başta GAP bölgesi olmak üzere, tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı düşecek. Baraj göllerinde, su seviyesi azalacak, hidroelektrik enerji üretimi ciddi oranda aksayacaktır. Yüksek basınç kuşağının kuzeye kaymasıyla, ülkemizde hakim olabilecek tropikale benzer bir iklim; düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, hortum, kasırga, heyelan ve erozyona yol açacak. Kasırga ve fırtınaların tetikleyeceği seller, can ve mal kaybına neden olacaktır.
Isınmayla birlikte, denizlerimizdeki sıcaklık rejimleri değişecek. Balıkların göç yolları bozulacak. Karadeniz' de Hamsi kalmayacak, sıcaklıklarla birlikte orman yangınları ile tarımsal hastalık ve tarım zararlılarında büyük artışlar görülecektir.
Ankara Ticaret Odası'nın hazırladığı, "Küresel Isınma kıskacında, Türkiye" raporuna göre, Türkiye iklim değişikliğinin olumsuz etkileri açısından "risk grubundaki ülkeler" arasında yer alıyor. Türkiye'de kuraklaşma, seller hızla artıyor, içme suları ise azalıyor. Son 70 yılda 70 istasyonda kaydedilen sıcaklık verilerine göre, Türkiye'nin yıllık ortalama sıcaklıkları artma eğilimindedir.
Küresel ısınma, Karadeniz'i öne çıkaracak. Kar yağışı, giderek azalacak. Hatta kış mevsimi ortadan kalkacak. İklim değişiklikleri, göçlere neden olacaktır. Türkiye'de yaşayanlar, kuzeye yerleşmeye çalışacak. Araştırmalara göre, 2030'da Türkiye'nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek, sıcaklıklar 2-3 derece artacaktır.
Elbette küresel ısınmadan, Eskişehir' de etkilenecek. Bu etkinin yaratacağı zarar, il bazında yapılacak, ağaçlandırma ve erozyon çalışmaları yanında, İlimizdeki ormanların ve su havzalarının, özellikle de yeraltı sularının korunması ile de orantılı olacaktır. Bu alanlarda kentin stratejileri belirlenmeli, sürekli ve kalıcı bir şekilde gündemde tutulmalıdır. Çünkü bir başka bir Türkiye ve Eskişehir yok.