4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ÜNİVERSİTELER VE AR-GE ÇALIŞMALARI

Anadolu Üniversitesi' nde, Pazartesi günü yapılan basın toplantısında, Araştırma ve Geliştirme çalışmaları ile ilgili strateji ve vaatler dikkat çekti. Sayın Prof Dr. Hasan MANDAL'ın, Rektör Yardımcısı olarak, Ar-Ge çalışmalarında görev alması, bilgi ve teknoloji üretimi açısından önemli bir gelişmedir. Çünkü Üniversitelerin öncelikli görevi, bilgi ve teknoloji üreten, ürettiği bilgiyi toplumla ve akademik çevrelerle paylaşan, toplumsal sorunları dile getiren, sorunların aşılması için çözüm önerileri sunan kurumlardır.
Ayrıca tüm dünyada, üniversite ile iş dünyasının iş birliğinde, en önemli unsurlardan biri hiç şüphesiz araştırma ve geliştirme çalışmalarıdır. Anadolu Üniversitesi ve OSB, üniversite - sanayi iş birliğinde, ortak hareket etmeli, birbirlerine güvenmeli, sanayiciler de bütçelerinden, Ar-Ge´ ye pay ayırmalıdırlar. Elbette, Üniversitenin, sanayiden gelecek tüm taleplere yant verilebilecek güçte olması mümkün değildir. Bu nedenle, üniversite ve araştırma merkezleri, işbirliği içerisinde olurlarsa, sanayicilerin istekleri, daha sağlıklı ve çabuk kolaylıkla karşlanabilir. Nitekim ayaküstü sohbet yaptığımız, Sayın Prof. Dr. MANDAL! La ayaküstü yaptığımız sohbette, bu alandaki işbirliğinin kurumsallaşması gerektiğini söyledi.
Aslında Eskişehir' de, Anadolu Üniversitesi ve ESOGÜ, OSB, ESO, ETO ile ortak Araştırma ve geliştirme alanında, günümüzün değil, geleceğin planlarını yapma ve uygulama stratejileri geliştirebilirler. Çünkü ülkemiz de Araştırma ve Geliştirmede, sanayi payı % 23, üniversitelerin payı % 67´dir. Oysa gelişmiş ülkelerde, oluşan işbirliklerinde, Ar-Ge sistemi içinde sanayi payı % 50´den büyük olurken, üniversitelerin payı ise % 20´den küçüktür. O nedenle de Eskişehir' de Ar-Ge çalışmaları için, ya "SEKTÖREL" ya da "ÇATI" şirketleri oluşturulmalı Çünkü Ar-Ge çalışmalarını çok pahalı faaliyetlerdir.
Ülkemizde ise Ar-GE faaliyetlerine ayrılan kaynaklar kafi değildir. Bundan daha önemlisi araştırıcı sayısı, hem mutlak say olarak, hem de uluslararası düzeyde üretim yapabilmek bakımından, son derece yetersizdir. Özellikle de Ar-GE personelinin, büyük bir yüzdesini barındıran üniversitelerimizde, eğitim-öğretim yükü, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine pek zaman bırakmayacak ölçüde yüksektir. Yine ülkemizde, Ar-GE faaliyetlerinin evrensel bir boyut kazanabilmesi bakımından, önemli bir girdi olan "KİTAP" ve SÜREKLİ YAYIN" bakımından da büyük yetersizlik vardır.
Elbette Ar-Ge faaliyetleri içinde, en önemli iki sorun olan insan gücü ve parasal kaynak yetersizliği, kısa sürede çözülecek sorunlar değildir. Bu sorunların çözümü için, ciddi bir planlama, kararlı ve uzun vadede sabırlı bir uygulama gerektirmektedir. .
Ayrıca gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de üniversitelerin pazar için bilgi üreten şirketlere dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Oysa üniversitelerin, bilginin üretildiği ve toplumsallaştığı kurumlardır. Bugün ise, Devlet -sermaye- üniversite yönetimleri üçlüsünün birlikte hazırladıkları girişimci üniversite modeli işlerlik kazand. Üniversitelerdeki bilimsel araştırma merkezleri, sermayenin projelerini yapan üniversite AR-GE' lerinden, üniversite içinde yer edinen sermaye gruplarının AR-GE' lerine dönüştü.
Elbette Üniversite sanayi işbirliği ile gerçekleştirilen Ar-Ge çalışmaları ideal bir çalışmalardır. Çünkü bugün ülkemizde, Ar.Ge çalışmalarına ayrılan pay gelişmiş ülkelerin çok gerisindedir. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen 2008 yıılı Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre; Türkiye'de Ar-Ge Harcamalarının GSYİH' ye oranı yüzde 0,73, Tam Zaman Eşdeğer, Ar-Ge personeli 67.244, araştırmacı sayısı ise 52.811 olarak açıklandı.
Yine ülkemizdeki, Ar-Ge harcamalarının yüzde 44,2'si özel sektör, yüzde 43,8'i yükseköğretim ve yüzde 12'si kamu sektörü tarafından gerçekleştirildi. 2008 yılında ilk kez özel sektör Ar-Ge harcamaları, diğer sektörlerden daha yüksek çıktı.
2001 yılında yürürlüğe giren Teknoloji Geliştirme Bölgeleri kanunu, bu sürecin yasallaştırılması yolunda atlan temel admlardan biriydi. Bu yasa gereği, Eskişehir' de "Teknoloji Geliştirme Bölgesi" kuruldu. Yasayla da üniversite kampuslarında, kamu desteği ile sermaye için proje üretilmesinin önü açıldı.
Üniversitelerdeki var olan AR-GE faaliyetlerinin ihtiyacı karşılayamadığı noktada, çıkan yasayla da devreye üniversite kampuslarında kurulan teknopark anonim şirketleri girdi. Teknopark A.Ş' ler, üniversitelerde projelendirilirken, bu projelerde üniversite kampuslarının teknokentlere dönüştürülmesi planlandı. Üniversite kampuslarında, şirket binaları boy göstermeye başladı. Bu süreçte, ODTÜ, Hacettepe, İTÜ ve Bilkent gibi birikim açısından, donanımlı ve sanayi bölgelerinde konumlanmış üniversiteler, şirketlerin gözdeleri oldular, Anadolu Üniversitesi 'de, yeni yönetimin Ar-Ge stratejileri, başarılı olursa, donanımlı ve sanayi bölgelerinde, konumlanmış üniversiteler arasındaki hak ettiği yeri alacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi