
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ÜNİVERSİTELERDEKİ OLAYLAR KAYGI VERİCİ
Türkiye' de, olaylar ve gelişmeler, kamuoyuna yansıdığı şekilde değerlendiriliyor. Oysa buz dağının görünmeyen kısmının, görünenden çok büyük olduğu ortadadır. Ancak olayların nedenleri, üzerine gidilmiyor. Geçmişteki olaylar, gündeme getirilerek veya sebep gösterilerek, esas suçlular ve nedenler, sürekli ve kalıcı bir şekilde, göz ardı ediliyor.
Akdeniz ve Uludağ üniversitelerinde ve Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde, yaşanalar, hiçte hayra alamet değildir. Hatta sebepleri açısından, "12 Eylül" öncesinden, daha da vahimdir. Bugün, üniversite gençliği arasında yaşanan gerginlik, 12 Eylül öncesindeki gibi, ideolojik ayrışmaya benzemiyor. Tıpkı bugün, toplumda olduğu gibi, çatışmaların eksenini, "Türk-Kürt" ve "LAİK- ANTİLAİK" " ayrışması oluşturuyor.
Ayrıca soruna ideolojik ve etnik olarak bakmak ve birilerin tezgâhı gibi görmek, gerçekleri göz ardı etmekten başka bir şey değildi. Elbette azda olsa, siyasi ve ideolojik nedenler mevcuttur. Ancak üniversite okuyan öğrencilerin, çok ciddi sorunları var.
Ülkemizde, öğrenciler, üniversiteye girmek için, çok büyük emek ve para harcıyorlar. Ancak harcanan bunca emeğin ve paranın karşılığını, aldığına inananların sayısı ise yok denecek kadar az. Pek çoğu hayal kırıklığı yaşıyor.
Öğrencilere ailelerinden, ihtiyaçları olan para gelmiyor. Devletin verdiği aylık 160 YTL ile yetinmek zorunda kalıyorlar. Öğrenciler, ekonomik sıkıntı içerisindeler. Yeterince beslenemiyorlar. Ders dışı etkinlikler, sosyal, spor ve kültürel etkinliklerden aktif olarak yararlanan öğrenci sayısı, yok denecek kadar az. Öğrenciler, mezun olduktan sonra iş bulamama sendromunu yaşıyorlar, Bu durum öğrencilerin ruh sağlığını etkiliyor.
Diğer yandan öğrenciler, marjinal grupların karşısında, daha bilinçli hareket ediyorlar. Ancak bugün gündem olan, "Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C), MKP (Maoist Komünist Partisi), TKP/ML - KONFERANS, Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) adlı yasa dışı sol örgütler, PKK/KONGRA-GEL (Kürdistan Halk Kongresi-KHK), yanında, Kürdistan Devrim Partisi (PŞK), Kürdistan Demokrat Partisi/Bakur (PDK/Bakur) adlı bölücü örgütler ile radikal dinci Hizbullah, Hilafet Devleti (HD), İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA/C), Tevhid-Selam (Kudüs Ordusu) ve El Kaide",gibi terör örgütlerinin, hedeflerini gerçekleştirmek için üniversiteleri amaçları doğrultusunda her fırsatta kullanmak isteyeceklerdir.
Üniversitelerde, tansiyonun düşmesi ve terör örgütlerine zemin oluşturulmaması için her kesim, üzerine düşeni eksiksiz yapmalıdır. Özellikle de iktidar, muhalefet, YÖK ve rektörler. Hükümet ve ebeveynlere, önemli görevler düşüyor. Bu kesimlerin, görevi gençleri olayların içerisine çekmek, ya da itmek olmamalıdır. Ayrıca polisiye tedbirlerde yeterli değildir. Üniversitelerdeki gerginlik yaygınlaşmadan ve sokağa taşmadan, bir an önce, tedbirler alınmalıdır. Çünkü üniversiteden gelen tehlikeli sinyaller, bu tür provokasyonların diğer üniversitelerde de gündeme gelebileceğini gösteriyor.
Maalesef hiçte gerek yokken, "Hükümet YÖK-Üniversite" arasındaki gerginlik ve özellikle de "TÜRBAN" sorunu, üniversitelere de yansıtıldı. Ayrıca öğrenciler ve personel, hükümetin, üniversiteleri cezalandırdığına inanıyor. Her geçen günde, buna inanan öğrenci sayısı artıyor. Öğrenciler, üniversite ve ülke sorunlarına karşı daha duyarlılar. Marjinal gruplar dışında, siyasete ilgi duyan öğrenci sayısı, çok fazla değil. Üniversitelerde, partilere, siyaset ve siyasetçiye karşı, genel bir soğukluk hüküm sürüyor.
Üniversitelerdeki, arzu edilmeyen gelişmeleri ve olayları, önlemek, sorunları da çözmek için, üniversite yönetimleri, hükümet ve muhalefet, önce icraatlarını sorgulamalı," Nere de hata yaptık veya yapılıyor?" sorusuna da cevap aramalıdır.
İşin doğrusu da bu değil midir?
Not: " Perşembe günkü, "Toplumsal Kalkınmanın Anahtarı Eğitimdir" başlıklı yazımızın, son paragrafındaki, yanlışlık, düzeltilerek, okuyucularımızla tekrar paylaşıyoruz.
Sayın Keskin, bugün milletvekili değildir. Ancak milletvekilliği yaptığı dönemden, daha çok çalışıyor. İlçede, okullaşma, ağaçlandırma, sosyal, kültürel ve eğitim çalışmalarına, maddi ve manevi büyük katkıda bulunuyor. Ancak bu katkılarının ve yaptığı yardımların, gizli kalmasına özen gösteriyor. Özellikle de gerçekleştireceği, "Öğretmen Anadolu Lisesi Binası" nın, gündeme getirilmesinden, son derece rahatsız oluyor. Çünkü O'na göre, ülkesini ve yaşadığı kenti seven herkes için, çıkar ve reklâm amaçlı olmaması şartı ile okul yaptırmak ve yardımda bulunmak, bir görev ve ödev olduğu kadar, bir haktır da... Sayın Keskin'i, kutluyoruz...