Vedat Alp
Unutmamak insanlığa karşı boyun borcudur
2 Temmuz 1993…
İnsanlık tarihine kapkara bir sayfanı eklendiği tarih…
Gerçekleştirilen tüyler ürpertici bir katliam var.
Gerçekleştirildiği yer güzelim ülkemizin bir kenti…
O kent ki, Pir Sultan Abdal’ın, Aşık Veysel’in yaşadığı Sivas…
Doğaya, insanlığa, özgürlüğe yakılmış onlarca türküye sahip olan bir kentte böylesi akıllara durgunluk veren bir katliam…
Pir Sultan Abdal’ı anma etkinliklerine katılmak için kente gelen insanları hedef aldı.
Aydınlar, yazarlar, ozanlar…
Kaldıkları Madımak Oteli, binlerce gözü dönmüş tarafından kuşatıldı.
Taşlamalarla yetinmeyen gözü dönmüşler oteli ateşe verdiler.
Otelde mahsur kalan onlarca insanın, ‘’devletin kendilerini kurtarmasını beklemek’’ dışında yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
Çaresizlik içerisinde beklediler.
Dört bir yana haber saldılar.
İnanılır gibi değil ama bekleyişleri boşuna oldu.
Oteli kuşatan, ateşe veren gözü dönmüşlere ‘’etkili müdahale’’ denilebilecek bir şey yapılmadı.
‘’Seyirci kalındı’’ dense yeridir.
Çaresizlik içerisinde bekleyen insanlardan 35’i yaşamını yitirdi.
Yaşamını yitirenlerden 33’ü kente konuk gelen yazar, sanatçı ve ozan… 2’si de otel çalışanı…
İnsanı tüylerini ürperten korkunç bir katliam…
Üzülüp kahrolmamak, insanlık adına utanmamak elde değil…
O kap kara günden bu yana 30 yıl geçti.
O dönem ülkenin yönetiminden sorumlu olanlar büyük sözler verdiler.
‘’Ne pahasına olursa olsun katliam aydınlatılacak, sorumlular hesap verecek’’ ve benzeri türden iddialı laflar ettiler.
Ne yazık ki, hepsi boşuna…
Otelde çaresizlik içerisinde bekleyen insanların imdadına yetişemedikleri gibi verdikleri sözleri de tutamadılar.
En başta bulunanlar yaşamlarını yitirdiler.
Onların sözü ‘’devlet adına verilmiş’’ sözlerdi.
Onlardan sonra ülkenin başına geçenlerin gerekeni yapmaları gerekirdi.
Ne yazık ki, ‘’gereken yapıldı’’ demek olanaksız…
‘’Dava açılmadı’’ değil…
Dosyalar hazırlanıp davalar açıldı.
Açılmasına açıldı da katliamı aydınlatmaktan uzak dosyalar bile sonuçlandırılamadı.
Yıllarca sürüncemede bırakıldı.
Sonunda da ‘’zaman aşımına uğradı’’ diye kapatıldılar.
Dosyalar birileri tarafından kapatılmış olabilir.
Ancak katliam ve yarattığı acı için ‘’zaman aşımı’’ diye bir şey söz konusu değil…
Üzerinden 30 yıl geçse de yürekler hala yanıyor…
Öfke de kaybolmuş değil…
İnsanlık tarihinde benzeri görülmemiş katliamın yarattığı öfke hala dağları aşıyor.
Katliamın üzerinden 30 yıl değil 300 yıl da geçse yüreklerdeki yangın sönmez… Öfke de dinmez…
Sönmemeli de dinmemeli de zaten…
Pir Sultan Abdal’ın, Aşık Veysel’in şehri Sivas’ta gerçekleştirilen o korkunç katliam unutulamaz… Unutulmamalı da…
Onlarca insanı diri diri yakan gözü dönmüşlerden hesap sormaktan da vazgeçilmemeli…
O hesap mahşere kalmamalı…
Unutmamak ve hesap sormak için mücadele etmek, yalnızca katliam kurbanları ve yakınlarına karşı değil, tüm insanlığa karşı bir boyun borcudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.