
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Üreten kriz yaşıyor. Tüketenin şimdilik keyfi yerinde...
Sanayi ve Tarım…
üretim yapan iki büyük sektör…
Her iki sektörde de işler iyi değil…
Her iki sektör de büyük sıkıntılar yaşıyor.
İhracat yapmayan sanayici, maliyetlerini karşılayamadığı gibi ürettiği malını satamıyor, küçülüyor, işçi çıkartıyor.
çiftçinin durumu daha da feci…
Giderleri, gelirleri karşılamıyor, malı para etmiyor.
Diğer tarafta, yani tüketen tarafa baktığınızda tam tersi bir manzara var…
Tatil beldelerinde iğne atsan yere düşmüyor, otellerde boş oda bulunmuyor, mekanlar dolu. Alışveriş çılgınlığı devam ediyor.
Biraz kıssalar da, eskiden olduğu gibi harcamasalar da tüketenler öyle ya da böyle para harcıyor.
Dışarıdan manzaraya baktığınızda bu tabloyu görüp ekonomik krizden bahsetmek mümkün değil.
Bu iki farklı durumu analiz ettiğinizde ortaya şu sonuç çıkıyor:
Kriz, üretimin yapıldığı yerlerde var.
Aynı kriz tüketimin yapıldığı noktaya henüz gelmemiş.
üretim yapan “Bittik” diyor, tüketim yapanın umurunda bile değil…
İşte en beteri de böyle bir durumun yaşanıyor olması…
Zira süreç muhtemelen, üretim yapanın tamamen batması, tüketim yapanın da artık yapamaz, yani tüketemez hale gelmesiyle son bulacak.
İşte o zaman, üretmeden tüketme aşamasının da beteri olan hem üretmeyip, hem de tüketemeyen bir aşamaya geçmiş olacağız…
Ve işte o aşamadan sonra ne yapsak faydası olmayacak…
.....
Demek ki biz gelişmişiz!
Gelişmiş 7 ülkenin (G7) zirvesi yapıldı geçtiğimiz günlerde.
İşte bu zirvenin son gününde, Enerji sektörünün önemli düşünce kuruluşlarından biri olan E3G, 7 gelişmiş ülkenin kömür karnesini yayınlamış.
Bir anlamda, gelişmiş 7 ülkenin kömür karnesini çıkartmış.
Raporda, 7 gelişmiş ülkenin, elektrik üretiminde kömür kullanmasının azaltılmasına dair ne kadar yol aldıkları belirtiliyor.
Yine aynı raporda, Japonya dışındaki ülkelerin tamamının yeni kömürlü termik santrallerini iptal ettikleri ya da mevcut termik santrallerin kullanımını sonlandırdıkları belirtiliyor.
Kısacası…
Dünyanın 7 büyük ekonomisinden 6’sı kömürlü termik santralden vazgeçmiş ya da vazgeçiyor.
üstelik bu durum raporlarla da sabit…
Ve biz hala Eskişehir’de birinci gündem maddesi olarak Alpu’ya kurulacak olan kömürlü termik santrali konuşuyor ve bu santralin endişesiyle yaşıyoruz iyi mi?
.....
30 Ağustos insanlığın bayramıdır…
Spiker: Bugün 30 Ağustos. Sizin ve dolayısıyla Türkiye halkının en büyük bayramlarından biri. Bu münasebetle hem sizi, hem bütün Türkiye halkını candan tebrik ederim. Acaba bize bu münasebetle bir şeyler söyler misiniz?
Nazım Hikmet: Evvela tebrikinize teşekkür ederim. Cidden, 30 Ağustos bizim Türkler’in en büyük bayramlarından biri ve zannediyorum ki yalnız bizim değil; insanlığın bayramlarından biri. çünkü 30 Ağustos’ta ilk defa biz Türkler insanlığa, sömürgeciliğe karşı ve emperyalizme karşı muzaffer olabilmenin yollarından birini gösterdik. Bu da sömürgeciliğe karşı silah elde çarpışmakla olur.
Ve sömürgeciliğin her şeye rağmen yıkılmaya mahkum olduğunu gösteren milletlerden biri de benim milletimdir. Bunun için cidden bu bayram büyük bayramdır. Ve bir daha tekrar ediyorum: Yalnız Türk milletinin bayramı değil, insanlığın da bayramlarından biridir.
Tarih: 30 Ağustos 1961.
Nazım Hikmet, Budapeşte’deki Bizim Radyo’da Spiker Togay Benderli’ye konuşuyor.
Bugün 30 Ağustos…
Bu önemli güne dair herkes bir şey söyleyecek…
Biz ise bu önemli günde, tepeden tırnağa vatan sevgisiyle kuşanmış ama vatanından ayrıyken bu dünyadan göçen bir şairin, Nazım Hikmet’in dediklerini paylaşmak istedik.
.....
Biraz da gülmek lazım
Yavru kutup ayısı babasının yanına gelip sormuş
"Baba ben gerçekten kutup ayısı mıyım?"
"Elbette yavrum nereden çıkardın bunu?"
"Allah Allah?!.." deyip gitmiş yavru ayı.
Bu sefer annesinin yanına gitmiş ve sormuş,
"Anne ben gerçekten kutup ayısı mıyım?"
"Tabii evladım kutup ayısısın."
Yine "Allah Allah?!.." deyip, yeniden babasının yanına gitmiş yavru ayı.
Bir daha sormuş "Yaa baba Allah aşkına doğru söyle bak beni evlatlık falan almadınız degil mi? Yani ben sizin öz oğlunuzum."
Baba dayanamamış artık "Oğlum dedim ya sana bizim oğlumuzsun diye, hem sen neden ikide bir soruyorsun ki bunu?"
Yavru ayı: "Yav donuyorum baba, donuyorum..."