4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

UZMANLIK SINAVI ÇAĞ DIŞI UYGULAMADIR

Uzmanlık adı altında yapılan sınavlar, kurum/kuruluşlarda, huzursuzluk yarattığı gibi, verimi düşürdü. Takım ruhunu yok etti. Birlik ve beraberliği de ortadan kaldırdı. Siyasi otorite, "UZMANLIK" unvanını, ne amaçla hayata geçirdi bilinmez ama devletteki hiyerarşik düzene de ciddi zarar verdi. Kurum/kuruluşlarda, verimi düşürdü, güveni de yok etti.
Nitekim bir Maliye Bakanlığı çalışanı, "...4 çocuk babasıyım. 22 yıllık hizmetim var. Fakülte mezunuyum. Bilgiliyim ama genç beyinlerle yarışta geri kalıyoruz. Buna rağmen 2007 de 70 barajını aştım; inşallah bu yaşta ve bu hizmette ve konumda bize bunu reva görenler kendi barajının altında kalırlar. Bir de şunu söyleyeyim, ARTIK ÇALIŞTIĞIM BAKANLIĞI HİÇ SEVMİYORUM. NEFRET EDİYORUM. Ben gibiler çok herhalde, bunu da başardılar." Diyerek bir gerçeği dile getiriyor. Çalıştığı bakanlığa, nefretle bakan, bir memurdan, ne kendine ne de ülkeye hayır gelir. Çünkü nerede, nefret ve ön yargı varsa, orada ne huzur vardır, ne de verim.
Öte yandan yıllarca kazanılan tecrübe göz ardı edilerek, birkaç soru ile "UZMANLIK" unvanı verilmesi, devlette yapılacak en büyük kötülüktür. Çünkü Publilus CYRUS' un söylediği gibi, "TECRÜBE, BÜTÜN ÖĞRETMENLERİN EN İYİSİDİR."
Tecrübe, ne sınavla kazanılır, ne de yok edilebilir. Nitekim MACAULAY " Her şeyi kaybedesiniz bile, TECRÜBENİZ SİZE KALIR" demiştir. Ayrıca devlette çalışan, tüm personel, tecrübe kazanmak için, uzmanlık sınavından daha zor, sınavdan geçmiştir. Bu tecrübeyi kazanmanın da devlete bir bedeli olmuştur. Bunca bedel sonrası kazanılan tecrübeyi, yok sayıp, sınavla uzanmalık vermek haksızlık değil de nedir?
Ayrıca Allah Resulü, tecrübeyi, fennin esası olan tecrübeye güvenmeyi emir buyurdu. ...Dünyanın, her tarafında kıyamete kadar gelecek Müslümanların, tecrübeye, fenne güvenmelerini işaret buyurdu.
Bugün tecrübe yok sayılarak, uzmanlık adı altındaki yanlış uygulama, karşısından tüm devlet dairelerinde, özellikle de devletin, en önemli iki kurumu olan Milli Eğitim ve Maliye Bakanlığı birimlerinde, ciddi huzursuzluk yaratmıştır. Personelin, büyük bir bölümü haksızlık karşısında tepkilidir.
Oysa özel sektör, alacağı personeli sınavla değil, kazandığı tecrübeye bakarak alırken, devletin tam tersi uygulama içinde olması, çağ dışı ve ilkel bir icraattır. Çünkü tecrübe bilginden, daha da önemlidir. Ayrıca tecrübe, bilgiyi artırır. Her alanda mevcut bilgiler, tecrübelerin birikimi değil de nedir?
Maliye Bakanlığı, "GELİR UZMANLIĞI" için, sınav yapmaktadır. Oysa kuruma yıllarını vermiş, Servis Şefi, vergi memuru, veznedar, icra memuru ve yardımcı hizmetler kadrolarında çalışan, binlerce çalışanı mevcuttur. Ancak gelir uzmanlığı sınavını kazanarak, kurumda çalışanlar, aynı işi yapmalarına rağmen, diğer personelden, 600 TL civarında daha fazla maaş almaktadır. Oysa siyasi iktidar kurmayları, kamuda çalışanlar için, " EŞİT İŞE EŞİT ÜÇRET" ayarlaması yapacağını, her platformda dile getirdi.
Uzmanlık, sınavla olmaz. Belli bir eğitim görmesi, hatta uzun süre uygulama içinde yer alması gerekir. Uzman kişi, bilgi üreten ve yayan kişidir. Bunun anlamı, uzman kişi çalıştığı kurumda, özgün araştırmalar yapmalı; yeni bilgiler, kuramlar, buluşlar üretmelidir. Ayrıca buluş ve yenilikleri yaymakla görevlidir. Bu görevleri yapmayanlar, uzmanlığın hakkını vermiyor demektir. Sınavla belirlenen kişilere, uzman denmez. Uzmanlık kavram, bu kadar basitte indirgenemez. Bugün sınavla uzmanlık yaratmak, beli kesimle imtiyaz tanımadır. Devlet hizmetinin, temellerine de dinamit koymadır. Çünkü vergi dairelerinde çalışan insanlarımız, zaten işlerinde uzman olmuşlardır. Çünkü uzmanlık için, bilgi yanında tecrübe şarttır.
Tüm dünyada, personel yönetimin başarısı, devlet ve şirket politikasının en önemli kriterlerinden biridir. ELEMAN SEÇİMİ, EĞİTİLMESİ VE İSTENEN SONUCU ALINMASI BELİRLİ BİR EMEK SÜRECİ GEREKTİRİR VE BİLİNÇLİ YÜRÜTÜLMESİ GEREKEN BİR PROĞRAMDIR. Bu alanda yapılacak her hata, devlete ve şirketlere, fatura edilir. Telafisi de mümkün olmayan, sorunlar yaratır.
Siyasi otorite, bir an önce, "GELİR UZMANLIK" uygulamasından vazgeçmeli, kamuoyuna verdiği, "EŞİT İŞE, EŞİT ÜÇRET "sözsünü yerine getirmelidir. Siyasi iktidarın, sözü de senet olmalı, tutmayacağı sözü de vermemelidir. Çünkü yaşamda, önemli olan iktidar değil itibardır. Sözünü tutmayan siyasi otorite, yalnız kendisinin değil, devletin ve ülkesinin saygınlığını da yok eder. Ayrıca hiç bir mantığı olmayan bu çağdışı uygulama, hem on binlerce kişiyi mağdur etmekte, hem de tecrübeli ve nitelikli bir işgücü, kaybına yol açmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi