1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Vali ya da Sağlık müdürlerine de şehir halkını bilgilendirme yetkisi verilmeli...
Koronavirüs’ün sebep olduğu hastalığa yakalananlar var.
Sadece sayısı. O da sadece sağlık bakanı tarafından açıklanıyor.
Hastaların ismi, yaşı, cinsiyeti dahi açıklanmıyor…
Büyük ihtimalle, toplumda herhangi bir infiale neden olmamak için böyle bir yönteme başvuruluyor.
Bu, böylesine olağanüstü ve hassas bir süreçte doğru bir yöntem olabilir…
Ancak…
Doğru ve şeffaf bir şekilde bilgi akışı sağlanmadıkça, anında dedikodu yayılıyor ve beraberinde şüphe, endişe ve korku her yeri kaplıyor…
HHH
Eskişehir’de de böylesine bir süreç yaşanıyor…
öncelikle şunu söyleyelim:
Yaşadığı rahatsızlıktan şüphelenerek Eskişehir’deki hastanelere müracaat edenler mutlaka vardır…
Hastanelere müracaat edenler arasında gözlem altına alınanlar da mutlaka vardır.
Hatta…
Tam olarak bilmiyoruz ama belki üzerinde test yapılanlar, yapılan test sonucu negatif ve pozitif çıkanlar da vardır…
Bunların hiçbirinin sayısını, kimler olduğunu ve bunlara uygulanan prosedürlere ilişkin hiçbir şey bilmiyoruz…
Aslına bakarsanız bir anlamda bilmememiz de gerekiyor ve bu yüzden de bilgi verilmiyor…
Ancak…
Hal böyle olunca dedikodu alıp başını gidiyor.
Hele hele sosyal medya mecrasında üreyen dedikodu, virüsün üreme hızını geride bırakıyor.
Hemen her gün, hemen her saat Eskişehir’de bir vaka söylentisi duyuyoruz.
Söylenti bizim kulağımıza gelene kadar şehir kamuoyu adeta çalkalanıyor…
Sonuç olarak…
Eskişehir’de Koronavirüs ile ilgili bilgilerin verilmemesi, amaçlanan ortamı sağlamıyor.
Yani…
Şüphe, korku ve endişeyi yok etmiyor…
Tam tersine…
Bilgi verilmeyişi, aslı astarı olmayan dedikodular nedeniyle şüphe, korku ve endişeyi hakim kılıyor…
Bu nedenle…
Hiç olmazsa, şehirlerde yaşayanların doğru ve gerçek bilgi sahibi olması, dedikoduya da bir son verilmesi adına Valiler ya da sağlık müdürlerine “Şehirlerinde yaşayan insanları bilgilendirme” yetkisi verilmeli…
Tıpkı Sağlık bakanının yaptığı gibi, Vali ya da Salık müdürleri de süreç içinde şehir halkına eldeki somut bilgi ve verileri açıklamalı diye düşünüyoruz…
Böyle olmalı ki, Koronavirüs ile ilgili Eskişehir’de yapılan çalışmaları ve test sonuç ve rakamlarını biz CHP milletvekilinin yaptığı ziyaret sonucu aldığı bilgileri açıkladığında değil,yetkililerin ağzından bizzat duyabilelim…
....
Umarız devamı da gelir bunun…
“Her ne kadar şehrin yaşadığı değişim memnuniyet verici olsa da eski Eskişehir’e dair anılarda kalan bazı mekânsal değerleri özlüyor insan…” demiştik bir yazımızda. Bundan tam iki yıl önce…
“öyle yerler var ki anılarda kalmış, ‘Bu yerlere hiç olmazsa o eskiyi çağrıştıracak bir şeyler yapılabilir’ diye düşünüyor insan.” diye sürdürmüştük yazıyı.
Yazının sonunu da şu şekilde bağlamıştık:
“örneğin:
O eski Bademlik yeniden gelmez ama o bölge badem ağaçlarıyla pekala donatılabilir…
Eski Vişnelik’i geri getirmek elbette mümkün değil ama boş bulunan her yere hem eskiyi hatırlatma hem de taşıdığı isimle uyum sağlayacak şekilde, boş bulunan her yere vişne ağaçları dikilebilir.
Kanlı Kavak yeni haliyle daha güzel olsa da Kavak ağaçları yine buralarda yer alabilir mesela.
Elmalı mevkii, ismine uygun bir şekilde elma ağaçlarıyla donatılabilir.
Bahçelievler’de, bahçeli evlerin yüksek binalara karşı direnmesi sağlanabilir örneğin…
Söğütönü’nde daha çok Söğüt, Akarbaşı’nda akan bir su figürü yer alabilir…
Sonuç olarak…
Bu şehrin bir geçmişi, o geçmiş içinde yer alan hafızası ve şehirde yaşayanların anıları var.
Bunlara bir şekilde sahip çıkılması lazım…
Geçmişteki o halleri bire bir olmayacağına göre, hiç olmazsa o hafızayı isimleriyle pekişecek şekilde muhafaza edebilecek dokunuşlar yapılabilir.
Size bir şey söyleyeyim mi?
çok da güzel olur…”
HHH
önceki gün sevindiğimiz bir haber aldık.
Odunpazarı belediyesi, vatandaşların isteği doğrultusunda Vişnelik Mahallesi’ne Vişne fidanları dikmeye başlamış.
Vatandaşların bahçelerine ve parklara Vişne fidanları dikilmiş tek tek…
Böylece…
Vişnelik Mahallesi’nin, tıpkı eskiden olduğu gibi, Vişne ağaçları ile birlikte yaşaması için önemli bir adım atılmış.
Belediye’nin bu davranışı, en azından bundan 2 yıl önce böyle bir uygulamayı bizzat talep eden ve öneren biri olarak, bizim hoşumuza gitti.
O yüzden belediyenin yaptığı bu uygulamayla takdiri hak ettiğini düşünüyoruz.
HHH
Umarız bu güzel uygulama Vişnelik Mahallesi’ne dikilen Vişne fidanlarıyla sırlı kalmaz…
Umarız…
Bademlik Badem ağaçları, Elmalı Mevkii Elma ağaçları, Söğütönü Söğüt ağaçları ile Karabayır üzüm bağlarıyla, donatılır…
Ha bir de!
Akarbaşı Mahallesi ve Hamamyolu, temsili de olsa akan bir dereye kavuşur…
.....
Kendi kendini helak etme ihtimali!
-“Korona değil korona’nın hası gelsin hiç fark etmez… Biz cemaatle camiye devam edeceğiz. Takdir sebeplerle ve tedbirlerle bozulmaz. Diyanet işlerinin şahsi fetvasını tanımıyorum. Kesinlikle de uymayacağım” diyor bir vatandaş camii önünde yapılan röportajda…
Bir diğeri;
-“Fetva mevta dinlemem. Ben cemaatle kılmaya devam edeceğim” diyor.
Röportajı yapan “Ya sizde virüs varsa? Ya cemaate bulaştırırsanız? Bir çok insanın hastalanmasına neden olmayacak mısınız?” diye soruyor.
Adam cevap veriyor:
-“Keşke camide ölsem...Onlar da keşke camide ölseler”
Bir başkası iki elini açıyor ve aynen şunu söylüyor:
-“Hani nerede virüs? Ben göremiyorum! Bakın her yer tertemiz. İnsanlar geziyor, tozuyor. Ben virüs mürüs göremiyorum”
Ne diyelim?
Hala olayın vahametinden bi haber olan insanlar sandığımız kadar geri zekalı değil!
Sandığımızdan da daha fazla geri zekalı!
İnsan televizyon kanallarında saçmalayanları izlemekten, internet üzerindeki kepazeleri görmekten resmen sıtkı sıyrılıyor.
.....
Aklınızın bir
köşesinde dursun…
Türk Ceza Kanunu madde 195:
Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimselerin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.