1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Vasat durumu bile arayacağız galiba...

1940 yılında yapılmış bir harita var…


İsmi “Resimli İktisadi Türkiye Haritası”


Haritada, şehirlerin üzerine o şehrin iktisadi durumu resmedilmiş.


Yani…


Şehirlerin iktisadi açıdan üretim değerleri işlenmiş.


Haritaya baktığınızda, şehirler üzerindeki fotoğraflar o şehirde hangi üretimlerin yapıldığını gösteriyor


Eskişehir haritası üzerinde 3 tane fotoğraf var.


Biri lokomotif…


Diğerleri Buğday başağı ve Şeker Fabrikasının fotoğrafları…


Bu 3 fotoğraf kısaca “Eskişehir’de lokomotif üretimi yapılıyor. Şeker fabrikası bulunuyor ve ciddi oranda hububat üretimi mevcut” diyor…


Yani bir anlamda şehrin kimliği olarak “Eskişehir hem sanayi hem de tarım kenti” tanımı yapılıyor.


Eskişehir ne yazık ki bu 2 kimliğini bugünlere kadar taşıyamadı…


Haritada da görüleceği üzere, Cumhuriyet döneminin en önemli sanayi kentlerinden biri olmasına rağmen, 50’l yıllardan itibaren ülkede başlayan sanayideki dönüşümü ıskaladı.


özel teşebbüs eliyle başlayan sanayi hamlesinin uzağında kalan, ayak uyduramayan, özel teşebbüs yatırımlarını getiremeyen Eskişehir, elindeki devlete ait sanayi kuruluşlarıyla bir müddet idare etmiş olsa da, özel teşebbüsün sanayi oluşumlarıyla uçuşa geçen çevre illerinin gerisinde kaldı…


Bu durum, şehrin diğer kimliği olan tarım’ı da şüphesiz etkiledi.


ülkenin önemli tarım alanlarına sahip şehir, üretimi sanayi ile pekiştiremeyince, bir anlamda vasat kaldı.


Şimdi, Eskişehir’de, özellikle tarım açısından yeni bir süreç başlıyor…


Bir yandan verimli tarım arazileri üzerine kurulacak Termik santral, diğer taraftan 2’nci etapta özelleştirilmesi gündemde olan Şeker Fabrikası meselesi var…


Bu 2 unsurun, Eskişehir’deki tarımı dibe vurduracağını söylemek için medyum olmaya gerek yok…


Kısacası…


Bugüne kadar sanayi gelişiminin yakalanamaması etkisiyle vasat düzeyde bulunan Eskişehir tarımının, özellikle Termik santral yapımı ve Şeker Fabrikası özelleştirmesi sonrasında, bu vasat günleri bile arayacağı günler yolda galiba…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Eskişehir oy oranı en az yüzde 30


 


İYİ Parti il başkanı Arslan Kabukçuoğlu…


Ankara’da bir süre önce katıldığı bir toplantıda, Genel başkan Meral Akşener’in anketlere göre parti oyunu açıkladığını söylüyor…


-“Bu rakam yüzde 18 ila 22 arasında” diyor…


Bazı medya organlarında, İYİ partinin oyunun son derece düşük gösterilmesine de bir hayli tepkili…


-“O medya organlarının iktidara yakın medya organları olması bile verdikleri rakamın doğru olmadığını gösteriyor” diyen Kabukçuoğlu iktidar cephesinde işlerin iyi gitmediğini, ittifakların yüzde 50’yi bulamadığını, bunun telaşının açıkça görülebildiğini ve birbiri peşi sıra gelen seçim vaatleri ile Saadet Partisini ikna çabaların da bunu kanıtlar cinsten olduğunu belirtiyor.


Arslan Kabukçuoğlu’na Eskişehir oranını soruyoruz, “En az Türkiye ortalamasının yüzde 10 üzeri, yani İYİ Partinin Eskişehir’deki oy oranı yüzde 30” diyor…


-“Bu çok iddialı değil mi?” diyoruz…


-“yazın o zaman bir tarafa. Olmadığında hatırlatır, hesabını sorarsınız” cevabını veriyor…


,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Eskişehirliyi bilen Eskişehir’i de yönetir…


 


Eskişehirlilerin bazı huyları var.
örneğin: barışçı insanlar.
Uyumlular da…
Huzuru seviyorlar mesela.
çabuk kabulleniyorlar, isyan etmiyorlar, dost canlısı olmayı başarmışlar.
Bunlar iyi huylar elbette.
Bir de, her ne kadar zararsız olsa da, Eskişehir’de yaşayan insanların "İyi" diyemeyeceğimiz bazı huyları var.
örneğin: hava atmayı seviyor bu şehirde yaşayanlar.
Küçük de olsa bazı şeylerden mutlu olmayı da biliyor.
İçkili mekânda garsonların kendisini ismi ile tanıması büyük haz veriyor örneğin.
Eski Türk filmlerindeki "Fakir ama gururlu" genç karakteri var ya, işte o karakter şıp diye uyuyor Eskişehirlilerin üzerine.
Son parasını, karnını doyurma yerine, yabancı sigarayı cebine koyacak kadar seviyor havayı Eskişehirli.
Para kazandığı işyerine yıllardır tek bir çivi çakmamasına rağmen, her yıl Arabasını, evini, yazlığını değiştirecek kadar seviyor havayı.
En önemlisi de…
övülmeye, gururlanmaya ve hatta böbürlenmeye bayılıyor Eskişehirliler.
Kısacası…
Eskişehir’de yaşayan Eskişehirliler özel olmayı, yaşantıları, işleri, şehirleri ile özel anılmayı çok mu çok seviyor.
Hep sırtı sıvazlansın, sürekli övgüler alsın ve o da bununla daima gurur duysun istiyor.
Bunun Psikoloji ve sosyolojide karşılı nedir bilemiyoruz ama…
Ayrıcalıklı olmaktan haz duyuyor Eskişehirli.
Ve bu hazzı sonuna kadar, keyfini çıkarta çıkarta yaşamasını da biliyor.
Bu özelliklere sahip olan bir şehir halkını mutlu etmenin yolu aslında çok basit.
Onlara özel olduklarını hissettirmek ve bu sayede şehirleri ile gurur duymalarını sağlamak.
İşte bize göre, Eskişehirlinin bu şifresini çözen, Eskişehir’i de yönetir.
Tıpkı, bu şifreyi çözdüğü için birilerinin yıllardır yaptığı gibi...
Tıpkı, bu şifreyi çözemediği için birilerinin yıllardır yapamadığı gibi...
......


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM



Yeni uzman olmuştu. Kasabada muayenehane açtı. Birkaç gün sonra biri geldi, onu doğuma çağırdı. Ertesi gün eve dönen doktoru, karısı merakla karşıladı:
- Nasıl oldu?
- Ah sorma, hiç iyi değil. çocuk ters geliyordu. Forsepsle almak zorunda kaldım. Fakat bir türlü çıkmadı, parçalandı. Bir saat sonra da annesi öldü.
- Vah vah, zavallı baba kim bilir ne kadar perişandır?
- O da öldü.
- Anlayamadım... Nasıl o da öldü?
- Forsepse dayanmış, bütün gücümle çekiyordum. çocuğun bacağı kopunca bütün ağırlığımla arkaya düştüm. Adamcağız arkada duruyormuş. Başı duvara çarptı, beyin kanamasından öldü.
Bir hafta sonra doktoru yine doğuma çağırdılar. Geç saatte yorgun argın dönünce, karısı:
- Doğum nasıl oldu? diye sordu.
Doktor:
- Gelişme var karıcığım. Bugün babayı kurtardım...


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi