1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Verdiği örnek pek doğru değil sanki...

Başbakan Binali Yıldırım İzmir’de yeni anayasa değişikliğini anlatmış.
Bu sırada…
-“Güçlü bir yürütme olacak, ama sistem cumhurbaşkanı başka partiden meclisin çoğunluğunu başkan parti sağlarsa o zaman cumhurbaşkanı ve meclisteki parti arasında çatışma olmaz mı?” diye bir soru gelmiş.
Bunun üzerine Başbakan Yıldırım önce
-“Bu olabilir halkın tercihidir. Belediyelerde de oluyor” demiş önce…
Ardından da Eskişehir örneğini verip:
-“Mesela Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li ama meclisi AK Parti üyeleri daha fazla. Sıkıntı yaşıyor madem niye görevi bırakmıyor? Mecbur uzlaşacak. Bu sistem uzlaşmayı gerektiriyor.” Demiş…
Başbakan Yıldırım şöyle haklı…
Eskişehir büyükşehir belediye Başkanı CHP’li ama meclisinde AK parti çoğunluğu var.
Bu yüzden sıkıntı çekiyor…
Ama görevi bırakmıyor…
Şöyle haksız:
Eğer Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanının elinde tıpkı yeni sistemde olduğu gibi feshetme ya da meclisi yenileme hakkı olsaydı, şüpheniz olmasın ki bunu bu güne kadar çoktan yapardı.
Ya da…
Belediye meclisinin elinde başkanı feshetme ya da yenileme hakkı olsaydı, onlar da bu güne kadar bu işi çoktan yapmıştı…
İkisi arasında böyle de bir detay var maalesef…
Yani…
Şu anda Büyükşehir belediye başkanının AK Parti çoğunluğundaki meclisi, AK parti çoğunluğundaki meclisin de büyükşehir belediye başkanını feshetme yetkisi yok.
Ama yeni sistem söz konusu olduğunda, her ne kadar makul bir gerekçeye bağlı olsa da
Hem Cumhurbaşkanının Meclisi, hem de meclisin Cumhurbaşkanını feshetme yetkisi olacak…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Kaldırımlar ideal ama…

Eskişehir'in belki pek çok olumsuz yönü var.
Ama…
Olumlu yönleri de mevcut.
Bunlardan biri de Kaldırımlar.
"Kentlerin modernliği, kaldırım yüksekliği ile ölçülür" diye bir söz var.
Bu aslında son derece doğru söylenilmiş bir söz.
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından yayımlanan 'Şehiriçi Yollar - Yaya Kaldırımı Koruyucu Engelleri - Tasarım Kuralları' el kitabına göre, ideal kaldırımlarda aranacak nitelikler şöyle belirlenmiş:
· Yayanın ayağının takılacağı beton veya demir baba veya diğer herhangi bir çıkıntı, bitmiş kaplama taşında topukların girebileceği genişlikteki delikli yüzeylerden kaçınılmalıdır.
· Kaldırımların genişliği, elverişsiz hallerde üç metreye kadar inebilir. Ancak bir metreden az olmamalıdır.
· Kaldırımlar üzerinde yürümeye engel olarak çiçeklik, taş, demir, trafik işareti, ilan levhası, ağaç gibi elemanlar, yayaların takılabileceği çıkıntı ve delikler bulunmamalıdır. Bordür taşı üst seviyesi, taşıt üst yolu kaplamasından en fazla 15 santimetre yüksek olmalı. Kaldırımların üzeri sökülüp takılır malzemeyle kaplanmalıdır. 
Bu kriterlere baktığınız zaman Eskişehir'in merkezinde ki kaldırımların fena olmadığını söylemek mümkün galiba… 
Ancak…
Fena olmayan kaldırımların üzerleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
çünkü…
hepsinin üzeri ya tezgah,ya mal,ya da bisikletlerle dolu…


******


çöküş ne zaman gelir?

Osmanlı’nın muhteşem zamanlarıdır.
Kanunî Sultan Süleyman devletin akıbetini düşünür; “günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı?” diye.
Bu gibi soruları çoğu zaman süt kardeşi meşhur alim Yahya Efendi’ye sorduğundan, bunu da sormaya niyet eder. 
Güzel bir hatla yazdığı mektubu Yahya Efendi’ye gönderir.
Mektupta "Sen ilahi sırlara vakıfsın. Bizi de aydınlat. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğullarının akıbeti nasıl olur? Bir gün izmihlale uğrar mı?”
Mektubu okuyan Yahya Efendi’nin cevabı çok kısa ve şaşırtıcıdır; 
"Neme lazım be Sultanım!"
Topkapı Sarayı’nda bu cevabı hayretle okuyan Sultan Süleyman buna herhangi bir mana veremez. "Acaba bu cevapta bizim bilmediğimiz bir mana mı vardır?" diye düşünür. 
Nihayet kalkar Yahya Efendi’nin Beşiktaş’taki dergâhına gelir ve der ki:
-“ Ne olur mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, sorumu ciddiye al. “
Yahya Efendi şöyle bir bakar:
- “Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuz üzerinde iyice düşündüm ve kanaatimi size açıkça arz ettim.”

- “İyi ama ben bu cevaptan bir şey anlamadım. Sadece "Neme lazım be sultanım" demişsiniz. Sanki beni böyle işlere karıştırma” der gibi.
Yahya Efendi bu cevaptan sonra şu müthiş açıklamasını yapar:

- Sultanım! Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık şayi olsa, işitenlerde ’neme lazım’ deyip uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil çobanlar yese, bilenler de bunu söylemeyip sussa, fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başka kimse işitmese, işte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halka hürmet duygusu yok olur. çöküş ve izmihlal de böylece mukadder hale gelir... 
Bunları dinlerken ağlayan koca sultan, söyleneni başını sallayarak tasdik eder. 
Ne diyelim…
Devleti, belediye’yi, Oda’yı, derneği, kulübü hatta Apartmanı yönetenler okusun istedik bunu.
Okusun ki, çöküşün ne kadar yakında olduğunu anlasın istedik.
Daha doğrusu…
Herkes alacağı dersi alsın artık istedik…


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM


Bir İngiliz turist, Mısır'daki Tutankamun heykelini ziyaret ederken, orada bulunan müze tercümanı gence sorar:
- Bu heykelin yaşı kaçtır?
Memur cevap verir:
- Dört bin bir sene, altı ay, on gün...
Turist çok şaşırır ve hemen sorar:
- Bu kadar ince bir hesabı buralarda hangi teknikle bulabiliyorsunuz?
Tercüman kendinden emin bir eda ile cevap verir:
- Teknik falan değil, ben burada işe başladığımda bunun dört bin senelik olduğunu söylemişlerdi. Bense bir sene, altı ay, on gündür çalışıyorum. Sonuç ortada.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi