4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

YARGI BAĞIMSIZLIĞI

    Bir okuyucumuz, “Adalet yılı açıldı ama , adalet mensupları bile adeletin işleyişinden şikâyetçidir. özellikle de Eskişehir Baro Başkanın, “Liyakatın yerini, sadakat aldı.“ sözü, kaygı vericidir.” dedikten sonra, bazı açıklama ve isteklerde de bulundu.


            Elbette Adalet sağlayan, kurumlarda, liyakat önemlidir. çünkü hukukun olmadığı bir yerde, adaletten, huzurdan, eşitlikten, barıştan ve toplumsal düzenden bahsedilemez. Hukuk; ekmek, su gibi temel bir ihtiyaçtır ve hukukun olmadığı yerde de her alanda yıkım söz konusudur.


            ülkemizde, yargı bağımsızlığı, her dönem gündeme geldi. Hatta Anayasalarımızda da yer aldı.  Nitekim 1876 Anayasası, 1921 Anayasası’nın, aksine tarafsızlık ve bağımsızlık yönünde, çok önemli düzenlemeler içermekteydi. 1961 Anayasası’nda, büyük ölçüde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmıştı.


              Ancak 1982 Anayasası’nın, ilk hali ile tekrar geriye dönüş yaşanmıştır. 2010 yılında gerçekleştirilen, Anayasa değişikliği ile Türkiye’de, yargı alanında olumlu yönde önemli düzenlemeler yapıldı ama yasama organının, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na, üye seçmemesi sebebiyle, uygulamada da bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlayabilmekte, sorunlar yaşandığı görülmüştür.


               1982 Anayasası, yargıya yönelik hükümleri, adeta yargı bağımsızlığına çekince koyan hükümler içermesi, çok partili dönemde, siyasi otoritenin, yargı üzerindeki, stratejileri, Anayasa’ nın, sıkça değiştirilerek, yamalı bohçaya dönüştürülmesi de yargı da işleri daha da zora soktu,


               Tüm dünyada ve ülkemizde, hukuk, özgürlükçü, çoğulcu, çağdaş demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. çünkü hukukun üstünlüğü, yaşama geçirildiğinde, keyfiliği önlenir. Devlet, hukuka bağlı olur. Yargı, siyasal baskı ve karışmalardan, etkilenmeden çalışır. Hukuk kurallarının, herkese eşit uygulanır. Hak ve özgürlüklerin, güvence altına alınır.  Bireylere de güvenliğini sağlar.


               Hukuk Devletinde, Kuvvetler ayrığı bir zorunluluktur. çünkü kuvvetler ayrılığı; devletin üç ana fonksiyonunu (yasama, yürütme ve yargı) yerine getiren organların, tek bir kişinin, elinde toplanmasını engellemek üzere düşünülmüş bir sistemdir.


                ülkemizde çok partili dönmede,  kuvvetler ayrılığı, arzu edilen boyutta olmadı. özelliklede ülkemizde, başkanlık sisteminden sonra,,  kuvvetler ayrılığı, özellikle de TBMM ve yargı sürekli tartışma konusu oldu.


               Eskişehir Baro Başkanı Sayın Mustafa ELAGöZ,  adli yıl açılışında, “Bir sistemde, kimsenin hukuk güvenliği olmazsa. böyle bir sistemde, adil yargılanma ve doğru mahkeme kararları, çıkması beklenemez.” Dedi.


             Ayrıca son 18 yılda 13.000 civarında kanun değişikliği yapıldığı belirten Baro Başkanı Sayın Mustafa ELAGöZ,  “Bu değişiklikler, genellikle hukuk literatürümüze yeni girmiş olan torba yasalarla gerçekleştirilmektedir.” sözleri dikkat çekicidir.


              özellikle de Sayın ELAGöZ’ ün, “ Türkiye Büyük Millet Meclisi bir fabrika gibi çalışmakta, neyin kanunlaştırıldığını dahi bilmeden meclisten geçirilen yasalarla, ülkemiz tam manasıyla bir kanun karmaşası devleti haline gelmiş bulunmaktadır.” tespiti, kuvvetler ayrılığının, ortadan kalktığının da bir göstergesidir.


            Adli yıl açışındaki konuşmasında,  Cumuhurbaşkanı, Sayın ERDOĞAN, Diğer kurumlarda, terör örgütleriyle böylesine içli-dışlı olan kişiler, nasıl mesleklerinden men edilebiliyorsa, avukatlar için de böyle bir yöntemin gerekip gerekmediği tartışılmalıdır.” Diyerek, avukatlıktan, men etme düzenlemesi getirileceği sinyalini verdi.


             Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz de adli yıl açılışlarının, Cumhurbaşkanlığı külliyesinde yapılmasına karşı çıktıktan sonra, “2016 yılından bu yana, Adli yıl açılış törenleri Yürütmenin merkezi Cumhurbaşkanlığı külliyesinde yapılmaktadır. Geçen yıl krize dönen bu durum, maalesef bu sene de tekrar edilmektedir.”dedi.


              Bu yılda İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 11 baro, 'Törenin, Cumhurbaşkanlığında yapılması, yargı bağımsızlığını zedeler' gerekçesi ile 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni, katılmayarak, protesto ettiler.


             Bağımsızlığı olmayan bir yargının; süreç içerisinde siyasallaşacağı gibi tarafsızlığını da yitirececektir. Nitekim Sayın ELAGöZ, “Ancak ülkemizde Yargı, malesef yürütmenin, bir organı olarak görülmeye çalışılmakta, yürütmenin emir ve talimatlarına uygun şekilde davranmaya zorlanmaktadır. Yürütme, bu anlayışından derhal vazgeçmelidir. Sorun sadece yürütmede mi? Yürütmenin, bu emellerine çanak tutanlar da bundan sorumludurlar” dedi.


             Ayrıca Eskişehir Baro Başkanı, Sayın ELAGöZ’ün de söylediği gibi, bir devlette güçlü olması gereken kurumların başında da Yargı kurumu gelmektedir. Güçlü ve bağımsız yargı, demokrasilerde,  özgürlüğün güvencesi, kişi hak ve hürriyetlerinin, hak arama özgürlüğünün teminatıdır,  Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin, ön koşulu ve adil yargılanmanın temel garantisidir.


            ülkemizde,  yargı bağımsız mutlaka sağlanmalıdır. Bu nedenle de ülkemizde, yasama ve yürütme erkleri veya herhangi bir taraf,  yargı erkinin, işlevini yerine getirirken,  bir nedenle, doğrudan veya dolaylı, baskı, etki,  kısıtlama,  teşvik, tehdit ve müdahalesine maruz kalmamalıdır. çünkü adalet, toplumların, nefes borularıdır.


           Adli yıl açılışında, Eskişehir Baro Başkanı Sayın Mustafa ELAGöZ ün,”  “Cumhuriyetin avukatları, aydınlanma devriminin avukatları olan bizler, cübbelerimize asla düğme dikmeyeceğiz." Sözleri  umut vericidir,  Kutluyoruz..

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi