4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

YARGI KRİZİ KAOSA DÖNÜŞTÜ

Eskişehir Baro Başkanı Yıldırım, Yargı krizi nedeniyle yaptığı açıklamada, "... ...HSYK kararlarının, yargı denetimine açılması başta olmak üzere, köklü ve ciddi bir yargı reformunun zorunlu hale geldi.'' Ve "görev ve sıfatı ne olursa olsun, hiç kimsenin suç işleme özgürlüğünün bulunmadığını" söylemesi ile de yasalara rağmen, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Sayın CİHANER' in, tutuklanmasına olumlu baktığını, iktidar kurmayları gibi düşündüğünü gösterdi.(br)Eskişehir Barosu, bu tutumu ile olaya objektif bakmadığı gibi, HSYK karalarının yargı denetimine alınmasını isteyerek de, bu aladaki esas sorunları görmezlikten geldi. Oysa HSYK karalarının, yargı denetimine açılmasından önce, yapısının değiştirilerek, siyasi ve ideolojik düşüncelerden, arındırılması gerekir. Çünkü siyasetin ve ideolojinin karıştığı, kurumların durumu ortadadır. (br)Elbette makamı, rütbesi ve mevki ne olursa olsun, ortada bir suç varsa kişi/kişiler yargılanmalıdır. Bu demokrasinin de gereğidir. Çünkü demokrasi, kurallar rejimidir. Ancak Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Sayın İlhan Cihaner' in, bir "diğer" Başsavcı, Erzurum Özel Yetkili Savcısı, Osman Şanal tarafından makamının ve evinin aranması, daha sonra da tutuklanması, mevcut yasal düzenlemelere göre yanlış olduğu ve Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, Ergenekon İddiasına göre de "irtica ve cemaatle mücadele darbe planının" fitillediği söyleniyor. Hal böyle olunca da, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner' in tutuklaması yüksek yargı ve kamuoyu tarafından kabul görmedi. (br)Sayın CİHANER' in, "İsmailağa cemaatine ilişkin soruşturma sırasında şüpheliler gözaltında iken, "Cemil Çiçek, beni telefonla aradı ve cezanın alt ve üst sınırını, cezaevlerinin doluluğunu ve genel seçimler öncesi kendilerini siyaseten çok zorda bırakacağını söyleyerek, gözaltındaki şüphelileri salıvermemi istedi. Ben yasal gereğini yapacağımı söyledim ve yaptım!" sözleri şayet doğru ise, ülkemizde bağımsız yargıdan söz etmek mümkün mü? (br)Ülkemizde, yargı tarafsızlığı ve yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin en temel koşullarından biridir. Yargı, tarafsızlığı, ancak demokratik idarelerde mümkündür. Ancak ülkemiz, demokrasi ile yönetilmesine rağmen, yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı sürekli tartışma konusu oldu. Bunun da en büyük nedeni Anayasanın sıkça değiştirilmesi, Çağdaş hukuk normlarına göre bir yargı reformunun yapılamamasıdır. Yargı reformu gerçekleştirilemediği gibi var olan sistemde, sürekli yıpratıldı.(br)Aslında Atatürk'ün önderliğinde, Türk Hukuku oluşturulmuştu. Ne var ki, bu uzun süreç içerisinde sosyal, ekonomik, siyasal koşullar, büyük değişikliğe uğramış, İnsan hak ve özgürlükleri daha belirgin hale gelip kurumsallaştı. Ancak siyasi iktidarlar, Türk yargısının, bu değişime ayak uydurmasının önünde engel oluşturdu. 1982 Anayasası, yargıya yönelik hükümleri, adeta yargı bağımsızlığına çekince koyan hükümler içermesi, çok partili dönemde siyasi otoritenin, yargı üzerindeki, stratejileri, Anayasa' nın, sıkça değiştirilerek, yamalı bohçaya dönüştürülmesi de yargı da işleri daha da zora soktu, (br)Bugün eleştirilen HSYK' nın bağımsızlığı, her dönem tartışma konusu oldu. Özellikle de Adalet Bakanının başkanlık etmesi, yargı bağımsızlığını zedeleyen bir olgu olduğu her vesile vurgulandı. Müsteşarın, kurulun doğal üyesi olması, yargı bağımsızlığı ile bağdaşmadığı da sıkça gündeme getirildi. Kurulun oluşumunda, yasama ve yürütme organı tarafından üye seçimi planladığı belirtilmiş olmakla, yargı bağımsızlığı noktasında mevcut durumun, dahi gerisine düşülmesi olasılığı söz konusu oldu. (br)Erzincan'daki son gelişme karşısında, savunma refleksi kendini Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda gösterdi. HSYK, Erzincan Başsavcısı'nı tutuklatan Erzurum savcılarının özel yetkilerini kaldıran ve haklarında suç duyusunda bulunan, bir kararı oy çokluğu ile kabul etti. Neden olarak da suçlamaların, kişisel olmadığı gösterildi. (br)YARSAV Başkanı Sayın Emine ÜLKER de, "İsnat edilen suçlar, kesinlikle kişisel değildir, görev başında işlediği suçlardır... Bu sebeple yargılamanın, Yargıtay'da yapılması, soruşturma usulünün, ona uygun yapılması gerekir... Asla özel kovuşturmaya tabi tutulamaz." Sözleri ile HSYK ile aynı görüşte olduğunu gösterdi. (br)Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, yasama, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, Yürütme, Bakanlar kurulu'na, Yargı yetkisi ise millet adına karar vermeye ve adaleti sağlamaya yetkili olan Bağımsız Mahkemelere verilmiştir. Siyasi iktidarın ve yargını görevi, bu tabloyu korumak, daha da geliştirmektir. Aksi halde bugünkü tartışmalar, kuvvetler ayrımına ciddi, zarar verir, "KAOS" da kaçınılmaz olur. Kaybeden de ülke olur. (br)Hülasa iktidar, TSK arasındaki "balans ayarı" sürecine, şimdi de yargı dahil oldu.(br)İktidar ile yargı arasındaki bu hesaplaşma, bir GÜÇ DEMESİ" mi veya genel seçimlere yönelik "MAĞDURİYET SENAYOSU" mu, önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi