1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yerli ve milli mi?

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel başkanı Erdoğan’dan, AK Parti’nin ilçe yöneticisine kadar hemen her fırsatta ağızlardan düşmeyen bir söylem var…


“Yerli ve Milli”


Aslında bizim de doğru bulduğumuz, onayladığımız ve hatta olması gerektiğine inandığımız bir yol haritasının söylemi bu…


“Keşke olsa, keşke gerçekleştirilebilse” dediğimiz de bir söylem…


Tabi sadece söylemekle olmuyor bu iş.


Yani…
Lafla peynir gemisi yürümüyor…


ülkeyi kurtaracak bu söylemin havada kalmaması için, biran önce hayata geçirilmesi, bunun için de bir yerlerden başlanılması gerekiyor…


Peki, bu dediğimiz oluyor mu?


Yani, hemen her fırsatta “Yerli ve Milli” vurgusu yapanlar, “Yerli ve Milli” olma adına herhangi bir çaba harcıyor mu?


Ne yazık ki bunu bugüne kadar göremedik…


O yüzden, özellikle AK partililerin hemen her fırsatta söylemiş olduğu “Yerli ve Milli” söylemi bizim için hala suya yazılan bir söz olmaktan öteye gitmiyor…


örnek olsun diye söylüyoruz…


“Yerli ve Milli” söylemini ağızlarından düşürmeyen AK Partililerin Eskişehir’de 10 tane ilçe Belediye Başkanı var…


İlçelerin bazıları, çoğumuzun oturmuş olduğu sitelerin nüfusundan az nüfusa sahip. Yani, 3-5 bin nüfusu olan ilçelerimiz var.


İşte bu ilçelerin belediye başkanlarının hepsinin altında ya Mercedes ya da Audi marka son model makam arabaları…


Başkanlık yaptıkları ilçede her yer 10 dakika mesafede…


Araca bile gerek yok aslında…


Ama hepsi Eskişehir’de oturduğu ve her gün ilçeden şehre, şehirden ilçeye gelip gittikleri için, kendilerine ait iyi bir makam arabası olması gerekiyor!


Diyeceğimiz o ki, söylenen ile yapılan birbirine kesinlikle uymuyor…


AK Partililer ne “Yerli ve Milli” söylemini tekrarlamaktan ne de yerli ve milli olmayan araçlarını kullanmaktan vazgeçiyor…


Şimdi bu yazıyı okuyanlar, bu yazıdan siyaset çıkartıp, sırf siyaseten karşı çıkma adına:


-“Kardeşim! Yerli ve Milli arabamız mı var ki? Neyi kullanacak belediye başkanları?” diyebilir…


Bazıları işi daha da siyasi hale getirip:


-“CHP’li belediye başkanlarının altında hangi arabalar var? Onları niye yazmıyorsun” da diyebilir…


Hatta…


Bazları daha da ileri gidip:


-“Senin bütün derdin AK partiyle. Belediye başkanlarının makam araçları senin bir yerlerine mi dokunuyor?” falan da diyebilir…


İsteyen her düşündüğünü söylemekte olabildiğince serbest…


Neticede, biz yazdığımızdan, okuyan da ne anladığından sorumlu…


Biz kısaca diyoruz ki: “Yerli ve Milli” diyorsan, “Yerli ve Milli” olacaksın…


Olamıyorsan bile, olmaya çalışacaksın.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Vallahi doğru!


 


Tanrı, dünyayı yaratacağı zaman, ilk önce eşeği çağırmış ve demiş ki: 
- Ey eşek, sana 40 yıl ömür veriyorum. Bu süre içinde insanlara hizmet edeceksin. İnsanların sana verdikleri bütün yükleri taşıyacaksın!.. 
Eşek de Allah'a yakarmış: 
- Ey yüce Allahım, söylediklerini yapacağım, ama bana 40 yıl ömür çok. Sen benim ömrümün yarısını al, bana 20 yıllık ömür yeter. 
Eşeğin duasını kabul eden Allah, köpeği çağırmış ve demiş ki: 
- Ey köpek, sana 30 yıl ömür veriyorum. Bu zaman içinde insanları koruyacaksın, evlerine bekçilik edeceksin!.. 
Köpek de Allah'a yakarmış: 
- Ey yüce Allahım, dediklerini yapacağım, ama bana 30 yıllık ömür çok. Sen benim ömrümü 15 yıl yap. 15 yıllık ömür bana yeter. 
Köpeğin duasını kabul eden Allah, maymunu çağırmış ve demiş ki: 
- Ey maymun, sana 20 yıl ömür veriyorum. Bu ömür boyunca, insanları eğlendireceksin. Onlara şaklabanlıklar yapıp güldüreceksin!.. 
Maymun da Allah'a yalvarmış: 
- Ey yüce Allah'ım, 20 yıllık ömür bana cok fazla. Sen benim ömrümü 10 yıl yap. 10 yıllık ömür bana yeter. 
Maymunun da duasını kabul eden Allah, son olarak çamurdan yarattığı insanı çağırmış ve demiş ki: 
- Ey Adem, sana 20 yıl ömür veriyorum. Bu süre içinde hiçbir şey yapmayacaksın. Sadece sana hizmet için görevlendirdiğim varlıklardan yararlanarak yaşayacaksın!.. 
İnsanın atası Adem de Allah'a yalvarmış: 
- Ey yüce Allahım, dediklerini yapacağım, ama bana 20 yıl ömür yetmez. Eşekten aldığın 20 yılı, köpekten aldığın 15 yılı, maymundan aldığın 10 yılı bana ver. 
Adem'in de duasını kabul eden Allah, hepsini dünyaya göndermiş ve bugüne kadar yaşamışlar. İşte bu yüzden biz insanların ömrü şöyle geçiyormuş: 
1 - İlk yirmi yılı insan gibi yaşıyoruz. 
2 - İkinci yirmi yılı eşek gibi çalışarak geçiriyoruz. 
3 - 40 yaşından sonra, 15 yılımızı köpek gibi eve bekçilik yaparak geçiriyoruz. 
4 - 55 yaşından sonra da torunlarımızı eğlendirmek için; maymun gibi şaklabanlıklar yapıyoruz.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Savunduğun fikre zarar vermek…


 


Aranızda demokrasiye inanmayanlar da vardır muhakkak.
Fakat…
Biz demokrasiye inandığını düşündüğümüz büyük bir çoğunluğa hitap etmek istiyoruz.
Demokrasi’nin vazgeçilmez unsurudur seçimler.
Hatta.
Seçimler demokrasi bayramıdır.
Sandık başında verilen oydan ve sandıklar açıldığında ortaya çıkan sonuçtan ötesi yoktur.
Herkesin, içine sinmese dahi kabullenmesi gereken bir durumdur seçim sonuçları.
Demokrasiye inanan ve demokrasiyi içine sindirebilen her insan, seçimin sonucunda çıkan sonucu da benimsemek durumundadır.
Seçimlere gidilirken, yani demokrasi bayramı süreci içinde elbette herkes fikrini söyleyecektir.
Söylemekte de hürdür.
Yine…
Herkes bu süreçte karşısındakinin ileri sürmüş olduğu fikre tahammül etmek, o fikri saygı çerçevesinde karşılamak durumundadır.
Ama gelin görün ki bu durum bizim ülkemizde kolay kolay kabullenilen bir durum değil.
Demokrasiyi hiç uğraş vermeden çok kolay elde ettiğimizden midir bilemiyorum ama bu ülkede yaşayan insanların kendi düşünceleri dışındaki fikirlere kolay kolay müsamaha göstermediği bir durum var ortada.
İşte bu durum her seçim öncesinde insanların birbirlerine ithamlarda bulunmasına, aşağılamasına ve hatta tehdit etmesine kadar varan boyutlara ulaşıyor.
Tıpkı şu sıralar yaşadığımız referandum öncesi süreçte olduğu gibi.
Kamuoyuna açık yapılan beyanatlardan tutun da sosyal medya üzerindeki yorumlara kadar, farklı düşünenler hakkında aşağılamalar, tehditler, tahrikler adeta havalarda uçuşuyor.
Şu bir gerçek ki, bunları yapanların, bu yaptıklarıyla, savundukları fikre bir gram dahi katkıları olmuyor.
Aksine…
Sergiledikleri tavır ile kendi savunduğu fikre verebilecekleri en büyük zararı veriyorlar.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Biraz da gülmek lazım


Köyde adamın biri ölmüş, camiye yıkamaya getirmişler. Hoca kapıyı kapatmış, herkes beklemeye başlamış. Aradan 15 dakika geçmiş ses yok, yarım saat geçmiş ses yok, bir saat geçmiş ses yok. İki saat sonra hoca kapıdan çıkmış. Merakla sormuşlar:
- Hocam ne oldu, iş neden bu kadar uzadı?
- Ne olacak, adam öbür tarafa gitmemeye ısrar etti. Ondan bu kadar uzadı.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi