
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ HAYATİ BİRİMDİR
Sağlık Müdürü Sayın Dr. FİDAN' la ilgili yazımızdan sonra, birçok e-mail geldi. Ancak bir okuyucunun, " Sağlıkta, o kadar sorun varken, Düzey 3 yoğun bakım üniteleri hakkında bilgi vermişsiniz, diğerlerine değinmemişsiniz. Yoğun bakım üniteleri, diğer sorunlardan daha mı önemli?" sözleri çekti.
Elbette sorunların çözümünde, kurum/kuruluşlarımız veya her hangi bir konuda bilgi edinmede, "İLGİ" çok önemlidir. O nedenle de okuyucumuzun ilgisi karşısında söylenecek söz yok. Ancak Yoğun Bakım Üniteleri, Sağlık sektöründe hayati birimler olup, sorunlarına acilen çözüm bulunması gerekir. Çünkü bu üniteler, bir, ya da birden fazla organın geçici olarak yetersizliği nedeni ile vücudun aksamış olan fonksiyonlarının, esas neden ortadan kalkıncaya kadar desteklenmesi ve bu süreç içerisinde, hastanın hayatta kalmasının sağlanmasını sağlar.
Yoğun bakımlar, kuruluş amaçlarına ve hedefledikleri tedavi yetkilerine göre de ayrıca düzeylere ayrılmaktadırlar.
Düzey 1 Yoğun Bakım Ünitesi: Sadece EKG, nabız takibi, kan basıncı takibi ve oksijen satürasyonu izleyerek hastaların gözlendiği, doktor hizmetini konsültasyon şeklinde alan, servisteki hastalara göre daha yoğun hemşire bakımı verilen ve invaziv olmayan solunum desteği verilebilen yerlerdir. Ara yoğun bakım olarak ta tanımlanırlar.
Düzey 2: Yoğun bakım uzmanlarının tam gün çalıştığı fakat 24 saat sürekli doktor hizmetinin verilemediği, doktorun gerektiğinde çağrıldığı, buna karşın tam gün iyi bir hemşirelik bakımının verilebildiği, gerektiğinde uzun süreli yapay solunum desteğinin uygulanabildiği servislerdir.
Düzey 3: Başında bir sorumlunun bulunduğu, yoğun bakımÿ uzmanlarının sürekli olarak servis içerisinde hizmet verdiği, uzun süreli yapay solunumun tüm yöntemlerinin uygulanabildiği, 24 saat tüm radyoloji ve laboratuar hizmetlerinin verilebildiği, en gelişmiş cihazlarla donatılmış ileri monitörizasyon ( EKG, nabız, invaziv, noninvaziv kan basıncı, SpO2, Et CO2, ısı ) sağlanabilen gelişmiş servislerdir.
Hastalara sunulan yoğun bakım hizmeti de sınıflandırılmıştır.
Yoğun bakım ünitelerinin, kapalı sistem olmaları en idealidir. Çünkü bu konuda yapılmış olan pek çok çalışma sonucunda; hastanın yatış, izlem, tedavi, çıkış kararlarını belli bir ekip tarafından üstlenildiğinde, birçok hastalık grubunda morbitide ve mortalitenin azaldığı ortaya konulmuş, kapalı sistem yoğun bakım ünitelerinin sağ kalımı olumlu yönde etkilediği gösterilmiştir. Ancak en önemli engel, personel ve teknoloji yetersizliğidir.
Türkiye genelinde yaklaşık, 150 yoğun bakım sorumlu uzmanı var. Ancak bu sayı ihtiyacın çok altındadır. Kaliteli bir sağlık hizmeti sunabilmek için, yoğun bakım uzman sayısının daha artırılması gerekmektedir. Türkiye'de aktif çalışan yoğun bakım yatağının 4 bin 183 adet olduğu, bu sayının 7 binin üstünde olması gerektiği de söyleniyor.
Yoğun Bakım Ünitelerinde çalışan, personelin işi kolay değildir. Çünkü Yoğun bakım üniteleri, çok hareketli bir ortamlardır. Hastaların etrafında çok sayıda kablo, plastik tüpler, serumlar, tıbbi cihazlar vardır. Hastanın kalp atımı, kan basıncı, oksijen saturasyonu, solunum sayısı, vücut ısısı gibi yaşamsal bulguları sürekli gösteren monitörler, gerekli durumlarda yapay solunum desteği vermek için ventilatörler, sıvı ve ilaç vermek için perfüzörler tıbbi cihazları sürekli takip ister.
ESOGÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi, Yoğun Bakım Üniteleri, Eskişehir ve komşu iller, hatta ildeki kamu ve özel sağlık kurum/kuruluşları için de bir velinimettir. Eskişehir ve komşu illerdeki Sağlık Kurum/kuruluşlarında, her hangi bir hastanın, bir, ya da birden fazla organın geçici olarak yetersizliği görüldüğü an, ilk akla gelen ESOGÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Yoğun Bakım Üniteleridir. O nedenle de Eskişehir ve bölge olarak, ESOGÜ Yoğun Bakım Ünitelerini, çağdaş normlara, uygun hale getirmek mecburiyetindeyiz.
Rahmetli eşimin rahatsızlığı nedeniyle, çalışmalarını, yakından izledik. Yoğun bakım ünitelerinde çalışan, doktor, hemşire, fizyoterapist, diyetisyen ve diğer yardımcı sağlık personelinin, ne zorluklar içinde çalıştıklarına da tanık oluyoruz. Hasta ve hasta yakınları, hatta ülke olarak, onlara çok şey borçluyuz. O nedenle de yoğun bakım ünitelerinde çalışanların yaşam standartlarını yükseltilmeli, diğer bazı mesleklerde olduğu gibi, yıpranma tazminatı ve daha erken emekli olmak hakkı da verilmelidir. Millet, devlet, Eskişehir ve bölge kentleri olarak, onların çalışma ortamlarını, en son teknoloji donatmak ve çalışanların ücret ve yaşam kalitelerini da daha yükseltmek zorundayız. Çünkü YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİ, HAYATİ BİRİMLERDİR.