1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yöneten, olayları kapatmak için değil, açığa çıkartmak için vardır...

 


Eskişehir’in tüm kurumları son derece değerlidir.


Her ne kadar bazı kurumlar kötü yönetiliyor olsa da o kurumların tamamı Eskişehir’in gözbebeği kurumlardır.


çoğu zaman bu kurumları koruma ve kollama adına birçok olayı sırf “Kurum yıpranmasın” düşüncesiyle görmezden geldiğimiz olmuştur…


Pek çok kez “Bu kurum bu şehre lazım” düşüncesiyle hareket edip, çoğu olay karşısında bir gözümüzü kapadığımızı da biliriz…


Kısacası…


Olumsuz bir haberi kamuoyuna ulaştırma uğruna, koskoca bir kurumun mahvedilmesine yol açmamayı tercih ederek, meslek ilkelerini bile görmezden geldiğimiz olmuştur…


Neticede…


Bir çalışanın, bir yöneticinin ya da kurumun başındaki kişinin karıştığı olumsuz bir olayı “Bu kötü olay yüzlerce-binlerce kişinin çalıştığı kuruma mal edilir. O kurumun ve o kurumda görevini layığı ile yapan o insanların günahı ne?” endişesiyle dile getirmemişliğimiz vardır…


Bu tavrımız doğrudur-yanlıştır elbette tartışılır…


Ancak bizim bazı olaylar karşısında, istemeden de olsa bir gözümüzü kapatmamızın tek nedeni, bu kurumların bu şehrin birer gurur kaynağı olarak yıpranmasına neden olmama hassasiyetinden başka bir şey değildir…


xxx


Geçtiğimiz Perşembe günü bir haber geldi kulağımıza…


üniversite öğrencileri, kendilerine sürekli sözlü tacizde bulunduğunu iddia ettikleri bir hocalarından yakınmaya başlamışlar…


Sözlü tacizlerin ardı arkası kesilmeyince de durumu dekanlığa ve üniversite yönetimine bildirmişler…


üniversite yönetimi bir dekan yardımcısını soruşturma için görevlendirmiş.


Görevlendirilen kişi de öğrencilerin ifadelerini almış.


çoğunluğu kız olan öğrenciler sözlü tacize uğradıklarını ifadelerinde belirtmişler…


Osmangazi üniversitesi Tarih bölümünde yaşandığı iddia edilen bu olayı duyduğumuzda, yukarıda ifade ettiğimiz endişeler çerçevesinde uzun uzadıya düşündük “Bunu yazalım mı?” diye…


Bir tarafımız, tıpkı yukarıda bahsettiğimiz gibi “Yazdığımızda ister istemez kurumu da yıpratır mıyız?” hassasiyeti içinde düşünürken, diğer tarafımız da “Yazmalıyız ki iddialar daha ciddi araştırılsın. Sümen altı edilmesin. Eğer iddialar doğru ise gereği yapılsın. Bir kişi yüzünden koca bir kurum daha fazla yıpranmasın” diyordu…


Neticede yazmaya karar verdik yaşandığı konuşulan ve söylenen bu olayı…


xxx


 


Tam klavyenin başına geçip yazmaya başlayacaktık ki, aynı üniversite’de yaşanan katliamın haberleri düşmeye başladı haber merkezimize…


Böylesine feci bir katliamın yaşandığı gün sözünü ettiğimiz bu olayı yazmamızın çok da şık olmayacağını düşünerek bu güne bıraktık yazıyı…


özellikle, birilerinin korunması, bir şeylerin üzerinin örtülmesi ve şikâyetlerin soruşturulmaması yüzünden yaşandığı anlaşılan bu elim olay sonrasında yönetici olan herkes, görevinin olayları kapatmak değil, açığa çıkartmak olduğunun farkına varır…


Umarız sözünü ettiğimiz üniversitemizde, sonucu nereye ve kime varırsa varsın her iddia ve şikâyet, en kısa sürede soruşturulup, neticelendirilir…


.....


 


Neden? Niçin? Nasıl?


 


Bir insan, yüzünü dahi görmediği insanları niçin “Fetöcü” diye ihbar eder?


Niçin 100’n üzerinde insan hakkında “Bu fetöcü” diye şikâyet dilekçesi verir?


Böyle bir davranış içinde olan bir insanın ihbarları nasıl ciddiye alınır?


Ciddiye alınan ihbarlar nedeniyle birçok günahsız insan nasıl mağdur edilir?


Normal olmadığı her halinden anlaşılan böyle bir insan nasıl olur da hala görevde olur?


Herkes hakkında asılsız ihbarlarda bulunduğu için hakkında yapılan şikâyetler niçin dikkate alınmaz?


Böyle bir insan neden korunur?


Bu insana karşı niçin hiçbir işlem yapılmaz?


Neden bu insanın bu saçmalığı sürdürmesine göz yumulur?


İşte kafamızda bu sorulara cevap ararken bir dostumuz zihnimizde başka bir pencere açtı…


-“Rusya büyükelçisin nasıl medya ve insanların gözleri önünde öldürüldüğünü hatırlıyorsun değil mi?” diye sordu önce…


Ardından da…


Bunun bizzat fetö örgütü tarafından organize edilmiş bir eylem ve bu eylemle verilmek istenen bir mesaj olduğunu hatırlattı.


Osmangazi üniversitesi’nde yaşanan olayın da aynı örgüt tarafından organize edilmiş ve mesaj içeren bir eylem olarak gördüğünü söyleyip:


“Bizzat fetöcü olmasına rağmen, herkes hakkında “fetöcü” suçlaması yapılarak ortaya bir mağduriyet çıkartılır. Bunun ardından da ‘Bak biz makamınıza kadar gelip gereğini yaparız’ mesajı verilir. Ben bu elim olaydan bunu anlıyorum” dedi…


.....


 


En doğru tahlil bu galiba…


 


Osmangazi üniversitesi Eğitim Fakültesinde meydana gelen ve ülkeyi ayağa kaldıran katliama ilişkin çok şey söylendi, çok şey yazıldı…


Hemen hepsini dinlemeye, hemen hepsini okumaya özen gösterdik.


Bize göre yaşanan o acı olayın arka planının tahlilini en iyi Mustafa Balbay yapmış…


Kısaca şöyle özetlemiş meseleyi;


"üniversiteler kan kaybediyor, zehirleniyor, erozyonda. Akli dengesi yerinde olmayan, bugün üniversiteleri yönetenler. Şimdi üniversiteler cinayetlerin konusu oldu. Bugün Eskişehir Osmangazi üniversitesinden kalkacak cenaze eğitimin cenazesidir, üniversitelerin cenazesidir.”


 


 .....


 


Bir psikopatın 4 cana kıymasının da ötesinde…


 


Osmangazi üniversitesi’nde yaşanan elim olay, bir psikopatın 4 cana kıymasının da ötesinde, ne yazık ki bugüne kadar yapılan tüm yanlışlıkların ortaya çıkmış bir sonucu adeta…


Bu olayın altında neler mi var?


örneğin, bir sözde cemaatin devleti ele geçirmesi var…


Devleti ele geçiren bu sözde cemaat sayesinde, yurtdışı eğitimlerine devletin burslarıyla gitme var…


Bu sözde cemaat sayesinde, hak edenlerin hakkı yenerek, akademisyen olabilme imtiyazı var…


Bu olayın altında başka neler mi var?


örneğin “komşunuzu ihbar edin” söylemleri var…


Her isteyenin rahatlıkla silah edinme saçmalığı var.


Birilerinin korunması, başka birilerinin ateşe atılması var.


Bu olayın altında daha başka neler neler var biliyor musunuz?


üniversite yönetimlerinin kayıtsızlığı var.


Göz göre göre gelen ihmal var…


Yaşanan olayları bu hale gelmesine kadar hiçbir şey yapmadan seyretme acizliği var.


Kısacası…


Yaşanan bu elim olayın sürecinde yapılması gerekip de yapılmayan ne arasan hepsi var…


Tüm bunlar varken ne yok biliyor musunuz?


Sağlıklı bir yönetim anlayışı yok…


Yerinde müdahale yok


Hakkaniyet yok…


Liyakat hiç yok…


Kısacası, bu kadar olması gereken nitelikten hiçbiri yok…


İstifa mı?


O da yok!


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi