
Gazi Özdemir
ZEKAT VE İNFAK-1
Yayınlanma:
Allah, verdiği nimet her ne ise mutlaka, bir pay ayrılmasını ve ayrılan bu payın da mutlaka ihtiyaç gidermek üzere verilmesini muhkem-kesin birer hüküm olarak birden fazla ayette emretmektedir. Çünkü temel hedef, servetin belirli kişilerde birikmemesi olmaktadır (Mearic-18. Cehennem'in ateşi, Sırf kendi çıkarı için servet yığan ve imkânlarından muhtaçları yararlandırmayan kimseyi kendine çekip duracaktır. Haşr-7. Allah'ın o şehir halkından alıp elçisine savaşmadığı halde ver-diği mallar, Allah'ın bildirdiği dinin yayılması için ve ayrıca elçiye, akrabalarından ihtiyacı olanlara, yetimlere, diğer muhtaçlara ve yolda kalmışlara paylaştırılsın diye verdiği mallardır. Böyle paylaştırın ki o mallar, yalnız zenginlerinizin arasın-da dolaşan bir güç haline dönüşmesin).
Zekât, asırlardır sadece maddi ve genellikle para şeklinde ihtiyacı olana yardım edilmesi olarak tanımlanmış ve Kur'an'da yaklaşık 30 kadar ayette vurgulandığı halde İnfak kelimesi hiç gündeme getirilmemiştir. Halbuki verilen herhangi bir nimetten, ayrılacak olan paya, Kur'an'da zekât veya nifak deyimleri kullanılmakta ve her ikisi birden "sadakalar" deyimi altında toplanmaktadır (Tevbe-60. Kaldı ki sadakalar /sosyal yardımlar /zekât ve infaklar, Allah'tan bir farz /yükümlülük olarak sadece fakirlere, düşkünlere, sadakanın dağıtımında çalışan görevlilere, İslam'a sempati duyan muhtaçlara, kölelerin özgürlüğüne, ödeme durumu olmayan borçlulara ve Allah yolunda göç edip yolda kalmışlara destek amacıyla verilmelidir. Bu usul ve uygulama Allah'ın farzıdır /emridir. Şüpheniz de olmasın ki Allah, her şeyi bilen ve her şeye hâkim olandır).
Altı yüz yirmi yedi yılında yapılan son büyük savaş olan Hendek savaşına kadar, Hz. Muhammed'in başkanlığında, belirli bir devlet yapısı henüz yoktu. Bundan sonra başlayan, devlet gibi yapılaşmaya paralel olarak, temel gayrimenkulleri dışında 80 gram kadar serveti olanlardan başlamak üzere, her gücü olandan 1/40 oranında Zekât karşılığı vergi alınmaya başlandı. Çünkü kamu görevlileri ve sabit ordu oluşturulma zorunluluğu ortaya çıkmıştı ve bunların karşılanması için de Devlet Bütçesine ihtiyaç vardı. Bu nedenle de, vergi olarak Zekât verilmesi, bütün inananlara muhkem-kesin bir hüküm olarak farz kılınmıştır (Fussilet-7. Şirk-ortak koşan düşüncelerden ve riyakârca ibadetlerden uzak durmayanların /küfre sapmışların, Ahreti inkâr edenlerin ve elde ettikleri imkânlardan toplumu yararlandırmak üzere zekât olarak /vergi olarak vermeyenlerin" vay haline!).
Hz. Muhammed ve Kur'an'a iman edip, bildirilen muhkem-kesin hükümlere uyan toplum genişleyip, devlet yapısı da geliştikçe, Zekât'ın da bütün toplumun faydalanacağı aktivitelere de pay ayırma demek olduğu gerçek anlamına kavuşmaya başlamıştır. Örneğin daha Hz. Muhammed Fatiha ile İslâm dinini ve Kur'an'ı ilan etmeden önce 3 ncü sure olan Müzzemmil-20 nci ayette, Kur'an'ı öğrenenlerin, bu öğrenme nimetinin zekâtı olarak, başkalarına da öğretmeleri istemi, Allah'a borç verdirecek önemli muhkem-kesin hükümlerdendir (Müzzemmil-20. Vaktiniz elverdikçe ve zorlanmayacak şekilde, fırsat buldukça Kur'an'ı anlayarak, düşüne düşüne okuyun, salâtı uygulayın ve zekâtı verin, böylece de bu iyi ve güzel davranışlarınızla Allah'a da borç vermiş olun).
Müminun-4 ncü ayette, mümin olanların önemli amellerinin, bir zekât olmak üzere, Allah'ın yarattıklarına katkı sağlamak olduğuna değinilmiştir (Müminun-4. Mümin olanların her işlerinde Allah'ın yarattıklarına katkı "zekât olarak" ve diğer olumlu /salih ameller ön plandadır).
İşte Allah'ın yarattıklarına, toplumsal bir katkı şeklinde yapılması istenen Zekât muhkem-kesin hükmü, resmî devlet vergisi dışında okul, kütüphane, öğrenci yurdu, yaşlılar bakım evi, çocuk yuvası, yol, çeşme, mescit-cami yaptırma veya kitap, konferanslar şeklinde toplumu bilgilendirme yöntemlerinden herhangi biri de olabilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla günümüzde de, vergiyi ihmal etmemek üzere, saydığım bu girişimlerden herhangi birini yerine getirmek, zekât hükmünü yerine getirmek demektir. Ancak ilk ve en önemli Zekât vergi olmakta ve bu nedenle de vergi vermek, kutsal bir vatan görevi de olmaktadır.
Tevbe-71 nci ayete baktığımızda, hiçbir muhkem-kesin hükmü birer ibadet olarak yerine getirmesi engellenmemiş ve erkek ile aynı iman sorumluluğuna tabi tutulan kadının da erkek ile aynı şekilde zekât vermesi istenmektedir (Tevbe-71. Buna karşılık mümin erkekler ve mümin kadınlar ise birbirlerinin destekleyicisidirler. Ve onlar insanlara iyilikleri ve güzellikleri öğütlerler, kötülükten ve çirkinliklerden uzaklaştırırlar, salâtı ikame ederler, zekâtı verirler ve Allah'ın buyrukları ile O'nun buyruklarını bildiren elçisinin bildirdiklerine uyarlar. İşte Allah, bunlara rahmet eder. Allah üstündür /Aziz ve her şeye hakim olandır).
Sadakalardan diğeri olan İnfak ise, toplumsal olmayan ve bir veya birkaç kişiye sınırlı olan, diğer bir ifade ile Allah'ın vermiş olduğu herhangi bir nimetten, bireysel olarak ve muhtacın ihtiyacını gidermek üzere pay vermek demektir (Yasin-47. Şirk-ortak koşmakta olanlara, "Allah'ın size verdiği imkânlardan, muhtaç olanları yararlandırın yani infak edin" denildiğinde de onlar; "Allah'ın dilediği takdirde doyurabileceği o iman etmişleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten iyice azıtmışsınız" diye karşı çıkarlar).
İnfak'ın, muhkem-kesin bir hüküm olması nedeniyle, önemli bir ibadet olarak uygulanması başlıca Kalem-24, Duha-9-10, Yasin-47, Zariyat-17, Nahl-90, İbrahim-31, Hakka-34, Mearic-25, Bakara-3, Enfal-3-17, Hadid-7-11-24, Muhammed-38, Ra'd-22, İnsan-8, Hac-35, 78, Münafikun-10 ve Teğabun-16 ncı ayetlerde belirtilmiştir (Zariyat-19. Ve kendilerine verilmiş nimetlerden, ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını gidermek üzere de pay ayırırlardı. İbrahim-31. Ya Muhammed! İman etmiş olan kullarıma da, "Onlara verdiğimiz nimetlere dayanan hiçbir alış-ve-rişin ve dostluğun yarar sağlamayacağı hesap günü gelmeden önce, salâtı ikame etmelerini, ken-dilerine verdiğimiz rızklardan (maddi, manevi destek, bilgi vs den) gizliden veya açıktan, muhtaç olanlara birer pay vermelerini /infak etmelerini" söyle).
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi "SON DAVET KUR'AN (Kısa tefsirli Tercümesi)" ve "İSLM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL" kitaplarında bulabilirsiniz.
NOT-2: 8 Ekim Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde (Kanatlı AVM arkasında eski MİT merkezinde) Halka açık "KUR'AN SOHBETİ" nin 11 ncisine inşallah devam edeceğim.