BERGEN

çok sevdiğimi bilirler…
Müslüm Baba ve Bergen…
Geçen gün bir şarkısını seslendirdim sosyal medyada Bergen’in…
‘Şarkı söyleme boşver sen gazeteciyken güzelsin” demeye getirdiler gelen tepkilerle…
çok haklılardı!
Haddimize değildi!
Bir özür yazısını borç bildim bu nedenle Bergen Ablamıza…
 ‘Acıların kadını’ gibi ağır bir yükü neden sırtlandı omuzlarına ki diye düşündüm.
Araştırdım.
öyküsü farklı…
önce bir özet geçeyim sizlere…
Şarkı söylerken sahnelerde Halis adında biri sürekli çiçekler yolluyor Bergen’e…
İsimsiz çiçekler bunlar…
çiçekler değil de her gün düzenli olarak gönderilmesi bir süre sonra ilgisini çekiyor belki de…
Bir gün karta, ‘Tanısan seversin’ yazıyor.
O gün bir şeyler değişmeye başlıyor Bergen’de…
Anlatılan hikaye öyle yani…
Sonra evlenmeye karar veriyorlar tabi…
Bizim o Halis meğer başkasıyla evli,  sahte nikah memuru tutuyor.
Bergen o gün evlendiklerini sanıyor.
Bir süre sonra anlıyor ki her şey yalan tabi…
İnternetten araştırdığım hikayede: ‘Sevgisine yenik düşüyor Bergen, tekrar gidiyor Halis’e’ diye anlatılmış.
Sevginin tanımı tartışılsa da devam edeyim öyküye…
Bu kez sahici kıyıyor nikahı…
Ardından rutine bağlıyor evlilik…
Her gün gönderilen çiçekler yerini kıskançlıklara bırakıyor.
Kavgalara, dayaklara…
Sahnede aşık olduğa kadına, ‘Sahneleri bırakacaksın’ diyor.
Erkek tuhaf o konuda!
Aşık olduğu sahne yüzünü kızartıyor bir süre sonra…
Anlamsız yere…
Bergense kararlı…
‘Ben şarkı söylemeden yapamam’ diyerek kalbinin sesini dinliyor.
çaresizliğine yenik düşen Halis bir adamı azmettirip yüzüne kezzap attırıyor.
Bir röportajın da  ‘Olay kezzap değildi amacım ölümdü” deme cüretini bile gösterebilmiş.
özetle kararından dönmeyen Bergen’in evlerini, arabalarını yakmak da çare olmayınca en son 6 kurşunla hayatına son veriyor…
öyküyü bitirdikten sonra içime bir şey oturuyor.
‘Büyük aşk ölümle bitti’ şeklinde dramatize hikayeler yazmışlar. 
Erkeğin caniliğini büyük aşk gibi gösteren zihniyetler var…
Bazı yerlerde ‘Delirmiş gibi seviyordu’ tabirine bile rastladım.
Delirdiği elbet doğruydu ama sevgi bu olmasa gerek…
Sevgi delirtmez adamı…
Tam tersine sakinleştirir…
Erkeğin şiddetini normalleştirip, işkenceye büyük sevda maskesi takıp, kadına da ‘Senin kaderin bu. Sen acıların kadınısın’  şeklinde dram bir hikaye yazıp çıkmışlar işin içinden…
He bu arada bizim o cani Halis’i 7 ay içerde tutup salmışlar dışarıya…
Hala dışarıda!
Bu yazıyı okuduktan sonra ne düşündüm biliyor musunuz?
Acıya inat gülün…
Erkeğe inat gülün...
Canilere inat gülün…
Düştüğünüz zaman gülün…
Acıların kadını değil kahkahaların kadını olun!
Sokak ortasında yüksek sesle atılan kahkahaların kadını!
Bırak sevmesinler!
Delirenler tarafından sevilmeye kimsenin ihtiyacı yok…
çünkü ‘delirmiş gibi sevmenin’ sonu ölüm…
Kadınlar!
Koruyun kendinizi böyle sevgilerden…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özge Zaim Arşivi