1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

CHP'liler buna mı takılmış şimdi?

CHP Genel Başkanının:
-ön seçim ile değil de masa başında, istediği ve kendine yakın isimleri atama yoluyla belirlemesine ses çıkartmayan...
***
-Partinin üyesine ve delegesine sormadan milletvekillerini kendi kararıyla belirlemesini dert etmeyen
***
-Sağ oyları alma gerekçesiyle, hayatını CHP düşüncesiyle  mücadele ederek geçirmiş isimlerin milletvekili yapılmasını iplemeyen...
***
-Partiyle uzaktan yakından alakası olmayan siyasal İslam düşüncesindeki bir ismi Cumhurbaşkanı adayı göstermesine aldırmayan...
***
-Her seçim yenilgisi sonrasında "Başarılıyız" açıklamasını makul bulan...
***
-İl ve ilçe kongrelerinde tek liste olsun dayatmasına tepki dahi gösteremeyen.
***

-Tarihinde ilk kez meclis grup başkanvekillerinin seçimle değil de atama ile belirlemesi kararı üzerinde hiç mi hiç durmayan...
***
-9 kez seçim kaybedip 6 kez genel başkan olmasını gayet normal bulan...
***
-Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı adayı göstermek istemesine kulaklarını tıkayan...
***
İl ve ilçe yönetimlerinin görevden alınmasına, kayyım atanmasına, mahkemelik olmasına ilgi dahi göstermeyen…
***

-Tarihinde ilk kez, 7 Haziran seçimlerinde CHP'yi Eskişehir'de birinci parti yapan il başkanının görevden alınmasına gözlerini kapatan...
***
-Partinin her üyesi, her delegesinin çok kıymetli olduğunu söyleyip, kurultayda "Ama ben bunlarla çalışmak istiyorum" diyerek anahtar liste çıkartıp, diğerlerine güvenmiyor olmasını gayet mantıklı bulan.
***
Kısacası...
CHP'de yaşanmış yukarıda saydıklarımız ve benzeri bir dolu olayın nasıl olabildiğine hayret etmeyen, karşı çıkmayan, eleştirip sorgulamayanlar, şu sıralar tarihinde ilk kez kapalı bir kadının Parti Meclisine girmiş olmasına kızıyor.
“Nasıl olur da türbanlı bir isim Parti Meclisi’ne girer?” eleştirisi yapıyor.
Biz söyleyelim: Hiç tahmin etmediğiniz, uygun görmediğiniz, yakıştıramadığınız isim ve isimler de bal gibi Parti Meclisine girer.
Yukarıda saydıklarımızın olabildiği ve gayet normal karşılandığı partide bu mu çok garip?
Her şey dört dörtlük partide de,  bu mu çok acayip?


.....


İktidarın parlatmaktan başka yaptığı bir şey yok aslında!


-“ürettiğimiz malları limana ulaştıramıyoruz. Acilen demiryolu ile liman bağlantısına ihtiyacımız var. Bu bağlantıyı biran önce yapın” diye sanayicinin dilinde tüy bitti.
Yıllardır gelip giden iktidar yetkilileri, ben diyeyim 155, siz deyin 168 kere “Yapacağız” diye söz verdi.
Ortada bir şey yok.
Fakat aynı iktidar partisinin yetkililerine göre “Eskişehir’e Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımları yapıldı!”

***

-“Sabah işe gidişte, akşam ise işten çıkışta şehrin içinden geçen çevre yolu kilitleniyor. Bu durum da üretimi ciddi oranda aksatıyor. Ne olur şu çevre yollarını yapın” diye yıllardır sanayicinin dilinde tüy bitti…
Yıllardır gelip giden iktidar partisi yetkilileri ben diyeyim 230, siz deyin 360 kere “Güney çevre yolunu da kuzey çevre yolunu da yapacağız. Projeleri bile hazır” diye sözler verdi.
Ortada hiçbir şey yok…
***
-“Yahu arkadaş! Ankara’da canı sıkılan vergi ve SGK müfettişleri, hızlı trene binip soluğu Eskişehir’de alıyor. Ellerindeki liste ile işyerlerimize sık sık denetime geliyor. Onlara evrak yetiştirmekten üretim yapılamıyor. Bizi biraz rahat bırakın” diye yıllardır söylüyorlar…
Gelip giden iktidar aktörleri “haklısınız” diyor…
Ama ortada değişen yine bir şey yok…
***

Sonuç olarak…
İktidar temsilcileri her ağızlarını açtığında “Eskişehir cumhuriyet tarihi’nin görmediği yatırımları gördü” diyor ama içinde sanayicinin istediği tek bir şey yok.
İktidar temsilcileri her ağızlarını açtığında “Eskişehir sanayisi ile parlıyor” diyor ve gidiyor.
Aslında sanayiciyi sözde parlatmaktan başka bir yaptıkları hiçbir şey yok…


.....


Yalpalamak değil de ne?


Nuray Akçasoy’un CHP parti Meclisi’ne, (üstelik genel başkanın anahtar listesinde olmasına rağmen) giremeyişini Yılmaz Büyükerşen ile ilişkilendiren ve “Oh olsun!” diyen çok sayıda partili var…
Sonuçları bu şekilde değerlendirenler; “Kimse partiden büyük değildir. Büyükerşen’in her istediği olmayacak, olmamalı. O yüzden Akçasoy’un Parti Meclisine girememesi umarım kendisine ders olur” diye düşünüyor.
Bu düşünceye sahip olanlara kalkıp da bir şey diyecek halimiz yok.
Ancak…
Bugün bu düşünce içinde olanlar arasında öyle isimler var ki; Yılmaz Büyükerşen’i geçmişte Gaye Usluer’i milletvekili listesinin birinci sırasına koydurduğu gerekçesiyle suçlamıştı.
öyle isimler var ki;
Yine Yılmaz Büyükerşen’i geçmişte,  Kazım Kurt’u önce Milletvekili ardından Belediye Başkanı yaptırdığı gerekçesiyle eleştirmişti.
İşte sözümüz onlara!
***

Yukarıda söyledik yine tekrarlıyoruz.
Partide ayrım yapmadan, kim olursa olsun herkes için “Kimse partinin üzerinde değildir. Hiç kimse genel başkan ile ilişkisini kullanıp,  birilerini hatır gönül ile bir yerlere taşımamalı.” diye düşünenlere eyvallah!
Fakat…
Geçmişte Gaye Usluer’i Milletvekili, Kazım Kurt’u önce milletteki sonra Belediye Başkanı yaptığı için eleştirenlerin, bugün Gaye Usluer ve Kazım Kurt’un yanında mevzi alarak bu konuyla ilgili Büyükerşen’e sallamalarına anlam verebilmek çok zor.
Şimdi diyeceksin ki “Ama onlar partiye emek veren, parti için koşturup çalışan insanlardı. Diğerleri gibi partinin yolunu dahi bilmeyen adamlar değildi”
Doğru!
öyleydiler…
O zaman, Büyükerşen’e geçmişte “bu isimleri listeye koydurdu.” diye niçin salladın ki?

***

Bakın adam sosyal medyasına yazmış;
-“Yeter artık Yılmaz hoca! Senin vitrine çıkarttığın isimlerden bir halt olmuyor” diye.
Nereden yazıyor?
Gaye Usluer ve Kazım Kurt’un, yani geçmişte listeye koydurduğu için yine Büyükerşen’e salladığı isimlerin yanından.
Bu yalpalama değil de nedir…
***
Sonuç olarak…
Büyükerşen’in her seçim geldiğinde birilerini bir yerlere taşıyor olması bana göre de yanlıştır.
Ancak…
Bu yanlışı, geçmişte aynı yanlışla bir yerlere geldiğini söylediğin isimlerin yanından yapıyor olmanın tarif edilir, adı konulur  bir yanı yoktur.
Velhasıl…
“Yanlış” içinde adamına göre “Doğru” aranmaz…

***

Bu arada; “Yalpalama” demişken aklımıza bir fıkra geldi;
Adam çok içer, akşamları evin yolunu bulamazmış.
Yine bir gece evin hanımı kocasını bekliyor. Oğluna “Bak pencereden oğul baban geliyor mu?” diye seslenir.
Oğlan; Geliyor Anne!
Anne; İyi bak oğlum Sağ kaldırımdan mı geliyor? Sol kaldırımdan mı?
Oğul; Her ikisinden de geliyor anne!


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Bir Fransız, İngiliz, Alman, Hollandalı, Rus, İranlı ve Türk bir araya gelmişler ve ülkelerinin özelliklerini anlatıyorlarmış...
Fransız :
- Bizim ülkenin kızları o kadar güzel, o kadar güzeldir ki, bakmaya, öpmeye kıyamazsınız....
İngiliz :
-Bizim ülkenin biraları, içkileri o kadar güzeldir ki içmeye doyamazsınız..
Alman :
-Bizde de öyle güzel, öyle sağlam arabalar var ki inanamazsınız. Hepsi müthişdir.
Hollandalı:
- Siz bizim ülkenin evlerini bir görseniz, içiniz gider..Mükemmel tasarımdırlar
İranlı:
- Bizim oraların halılarını bir görseniz, güzelliğine ve dokuma sanatına hayran olursunuz..
Rus:
- Arkadaşlar bizde bir gizli servis var, KGB, dünyada neler olsa anında haberi olur.. İnanılmazdır...
Sıra Türk'e gelir :
- Bizde öyle delikanlılar vardır ki... İnanamazsınız.
Alır Fransız kızını, atar Alman Arabasına, içer İngiliz içkilerini, gider Hollandalının evine, yatırır İran Halısının üstüne, değil Rusların gizli servisi, kocasının bile ruhu duymaz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi