Hamid Yüzügüllü bile bile yenildi…

Çok fazla göz önünde olmayı sevmeyen bir başkanlık süreci geçirdi.

Çalışmaları her ne kadar tartışılsa da Sivrihisar’da kabul da gördü diyebiliriz.

Takdir edenlerin sayısı ise yadsınamayacak kadar az.

Sivrihisar’ı dünyaya tanıttı şeklinde abartılı övgü yapanlar da olmadı değil.

Öyle ya da böyle alkış aldı bir kesim tarafından…

Başarıları öyle çok konuşuldu ki…

Odunpazarı Belediye Başkan adaylığında da adı geçiyordu.

Hatta iddialı bulundu.

Alırsa o alır diyenler az değildi.

Tepebaşı Belediyesi’nde çalışan yakın dostları tarafından, “Gel seni Odunpazarı adayı yapalım, gül gibi geçiniriz. CHP- AK Parti fark eder mi, dostluğumuz baki” şeklinde muhabbetler de konusu geçti.

Konusu geçti derken, epey ciddi mevzulardı.

O zamanlar CHP içerisinde böyle barış yok tabi…

“CHP’nin içinden başkan olacağına sen ol gardaşım” denilerek keskin kararlar verildi.

O da bir süre sonra inandı, inandırıldı, “Benden Odunpazarı adayı olur” dedi.

Kabullendi, zaman geçtikten sonra isteklendi.

Ama gel gör ki evren her zaman şaşırtmıştır.

Gel seni Odunpazarı adayı yapalım diyen kişilerle karşı karşıya getiriverdi bizim evren…

Ne alaka dedirtir şekilde Tepebaşı Belediye Başkan adayı oluverdi.

Kendi bile “ne alaka” dedi çoğu zaman ama sorgulamadı.

Sorgulayacak zamanı yokken açıklandı çünkü.

Bana sorsalardı ben anlatırdım evrenin oyunu olduğunu ancak diyorum ya.

Bir an da oldu.

Evren fırsat vermedi.

Kabullendi.

Pes etti.

Kabullenerek pes etmeyi gösterdi, öğretti, yaşattı.

Hatta öylesine pes etti ki bir süre sonra savaşmayı dahi göze almadı.

He kendisini Odunpazarı’na poh pohlayan yakın dostlarına mı ne oldu?

Onlar için fark etmez ki?

İdeoloji mi?

Hak getire…

İki tarafla da iyi geçindiğin sürece sorun yok…

Ama kazanamayacaklarını bildikleri için iki tarafa da yeşil ışık yakma gereksinimi duymadılar o ayrı…

En azından net duruş sergiliyor gibi yapmayı tercih ettiler.

Sivrihisar elindeyken, Odunpazarı hayalini kuran ancak kendisini Tepebaşı adayı olarak bulan Hamid Yüzügüllü ise savaşmadan, uğraşmadan, kabullenerek yenildi anlayacağınız…

Hem Sivrihisar’a yenildi.

Hem Odunpazarı’na yenildi.

Hem Tepebaşı’na yenildi.

Yenilgi büyük gibi dursa da…

Bile bile yenildi.

Göz göre göre yenildi.

Kabullenerek yenildi.

Savaşmadan yenildi.

Hatta 31 Mart gelse de şöyle en şatafatlısından yenilsem diyerek de gün saymadı değil…

Büyük hayal kırıklığına uğradığını sanmıyorum.

Büyük hayalleri olmadı zira…

Diyorum ya beklentiye giren insanın kaybetmişliği zordur, o kaybetmek için girdi bir seçime…

Geçtiğimiz gün de sosyal medyasından Sivrihisar’dan bir fotoğrafını paylaştı.

Uzaklara baktı.

Arkasına “Gönül dağı” yazdı.

Esenlik dolu bir hafta diledi.

İnce bir mesajı var mıdır bilmem ama gönlünün kırık olduğu aşikar…

Belki o yakın dostlarına, belki Sivrihisar’ı kaybetmesine, belki kendisine kırgın…

Bilemiyoruz.

Ancak bildiğimiz tek bir şey var, onu da Müzeyyen Abla söylüyor:

“Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime.

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime.

Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime.

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Özge Zaim Arşivi