Kişisel Gelişim ve Yaşam


Farkında olarak ya da olmayarak dünyayı, yaşamı, doğal veya sosyal gerçekliği anlamaya, açıklamaya ve öngörmeye çalışırken modeller kullanırız. Bir mimari proje veya maket gerçek bir yapının modelidir. İktisadi yasalar, toplumun, bir örgütün veya bireyin davranışlarının modellenmesidir. Fiziksel teoriler veya deneyler gerçek dünyanın modelleri olarak iş görürler.


 


Modelleme yaparken bazı kabuller yaparız, kimi varsayımları benimseriz. örneğin iklimin ortalama değerlere uygun gideceğini, doların yüzde 1’den fazla değer kazanmayacağını, nüfus artış oranının değişmeyeceğini varsayarız. Böylece çok karmaşık bir gerçekliği varsayımlarımız sayesinde basite indirger ve kendi kavrama kapsamımız içine sokarız. Modelleme sayesinde elde ettiğimiz ‘sonuçları’ değerlendirirken baştaki varsayımlarımızı iyi hatırlamak zorundayız. çünkü varsayımlar değiştiğinde elde ettiğimiz sonuçlar da değişebilir.


 


örneğin bir üçgenin iç açıları toplamının 180 derece ettiği gibi bir ezberi okul sıralarından hatırlarsınız. Bu ezberin arkasındaki varsayım bu gerçekliğin düzlem üzerinde var ve geçerli olduğudur. Eğer üçgeni bir küre üzerine çizerseniz (yani düzlem varsayımından vazgeçerseniz) üçgenin iç açıları 180 dereceden daha büyük olur. Dolayısıyla varsayımı değiştirdiğimizde elde ettiğimiz sonuç da değişir, değişebilir.


 


Her kişisel gelişim yaklaşımının ve programının da insana ilişkin bazı varsayımları olur. Bireyi bir konumda daha ‘iyi ve doğru’ bulunan bir konuma taşımak için programın kendine uygun bir ‘kişi – birey’ tanımlaması yapması gerekir. İnsan gibi çok karmaşık bir yapıdan söz ediyorsak, böyle bir tanımlama doğal olarak bazı varsayımlar içerecektir. Herhangi bir kişisel gelişim programını olumlamak veya eleştirebilmek için onun varsayımlarını bilmek zorundayız. Benzer şekilde programın (uygulamanın) başarı veya başarısızlığından söz edeceksek gene bu varsayımların mevcut duruma uygunluğunu ya da uygunsuzluğunu görmemiz gerekir.


 


Kişisel gelişim programları ile ilgili en önemli problem kaynağı, programın öznesinin insan gibi çok karmaşık bir sistem olmasıdır. Bir diğer zorluk ise (tüm aynılaştırıcı etkilere rağmen) her insanın değişik şartlarda, farklı etkilenmeler altında kendi ‘varoluş hamurunu’ şekillendiriyor olmasıdır. İnsanlar ne denli birbirlerine (ya da ortalama profile) benzeseler de kendilerin özgü farklılıkları barındırırlar. Bu da insanlar ile ilgili genel geçer varsayımlar yapmayı zorlaştırır.


 


Eski çağlardan düşünceler ve duygular, felsefenin ana konularından birisiydi. Felsefe kendini aynı zamanda ‘insan ruhunun’ sorunlarına eğilmek, bunları tartışmak ve tatmin edici çözümler üretmekle de yükümlü sayıyordu. O dönemlerin fizik veya metafizik konuları dışında cevap aranan sorular arasında “Nasıl yaşamalı?” sorusu önemli yer edinmişti. Ahlaklı yaşam, hazcı yaşam veya sadeleştirilmiş yaşam gibi tarzların temelleri felsefenin o görkemli çağlarında atılmıştı. Antik felsefenin yaşamla ilgili tartışmalarına baktığımızda orada kişisel gelişimin köklerini bulmamız mümkün olacaktır.


 


özellikle bilimin öne çıktığı çağlara geldiğimizde psikoloji felsefeden ayrıştı. İnsan davranışlarının kökleri, insanın iç derinliklerinde araştırılmaya başladı. Adeta insanın iyi yaşamı meselesi bir psikoloji konusu olarak anlaşılmaya başladı. Kişisel gelişim de bu sürecin damıtılmış özü halinde toplumun ve bireyin önüne geldi.


 


İnsana yalın bir gözle baktığımızda aynı anda dış ve iç nedenlerden etkilendiğini görüyoruz. Davranışlarının bir kısmı ‘mahalle baskısı’ ile oluşurken, bunların bireyin iç derinliklerinde saklı nedenleri de bulunabiliyor. Dolayısıyla insanının anlaşılmasını, açıklanmasını ve değiştirilmesini öngörürken basit ve kolay varsayımlara savrulmamak gerekiyor. İnsan, modellenmesi en zor gerçekliklerden birisidir. İnsanı konu alan her yaklaşım bunu dikkate almak zorundadır. Günümüzde kişisel gelişimi düşünürken, bu çağın yeniliklerine eski çağın bütünsel felsefi yaklaşımını eklemlemeyi gerekli görüyorum.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi