6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

ADALET 2

İnsanlık aleminde adalet ve dürüstlük bütün faziletlerin başında gelir. Tarih boyunca ve bütün toplumlarda devletin işlevleri içinde en önemlilerinin adalet ve dürüstlük olduğu düşünülmüştür. İlgili islami kaynaklardan yönetimde adalet ve dürüstlük konusu üzerinde önemle durulmuştur.
Kur'an-ı Kerim'in 453 sahifesinde "Sad" suresinin 26.ayetinde Yüce Allah (c.c) şöyle buyuruyor; "Ey Davut! (peygamber) Biz seni yeryüzüne halife yaptık.O halde insanlar arasında hak ve adaletle hükmet. Heva ve hevesine uyma, yoksa bu seni Allah (c.c) yolundan saptırır. Doğrusu Allah yolundan sapanlar hesap gününü unutmalarına karışlık çetin bir azap vardır"
Her insan yaptığı işi doğru dürüst yapmalıdır. Özellikle hakla ve adaleti gözetmekle gafil ve ciddiyetsiz davrananlar ahiretin hesap gününü ve önemini unutanlar ilahi azaba mahkum olurlar. İslam ünyasının önde gelen siyaset düşünürlerinden Farabi'nin ifadesiyle "toplum sevgiyle kaynaşır adaletle yaşar" toplumun bekasının teminatı olan adalet öncelikle bir devlet işlevidir.
Devlet her vatandaşına hakkı olan geçim imkanılarını şeref ve itibarını,sağlığını, eğitimini, huzur ve güvenliğini vermekle mükelleftir. Maverdi'nin belirttiği gibi (Edebü dünya veddin, Sh:141)herkesi kucaklayan bir adalet uygulaması, fertleri kaynaşmaya ve her bakımdan saygıya sevk eder. Ayrıca ancak kapsamlı bir adaletle ülke mamur olur. Maverdi, "Bir ülkeyi zulüm kadar tahrip edebilecek başka hiçbir şey yoktur."diyerek zulmun vahşetini felaketini anlatır.
Osmanlıda adalet; Osmanılının ilk Şeyhulislamı (en yüce dini makam görevlisi) Molla Fenari'nin Bursa kadısı olduğu zamanlardır. Bir adam pazardan bir at satın aldı. Fakat alışverişin hemen arkasından atın hasta olduğunu fark etti. Geri vermesi gerekiyordu. Ama satın alıdğı adam atın hastalığıın kabul etmez diye önce kadıya (hakime) gidip resmi kanaldan işi sağlama bağlamak istedi. Mahkemeye gittiğinde kadıyı yerinde bulamadı. İşini ertesi güne bıraktı. Fakat at o gece öldü.
Adam ertesi gün olanları kadıya anlattı. Mağdur olduğunu ne yapması gerektiğini sordu. Molla Fenari, "Senin zararını ben ödeyeceğim" dedi.
Adam hayretle kadıya baktı.
-Niçin siz ödeyeceksiniz? konuyla hiçbir ilginiz ve suçunuz yok ki" dedi.
Molla Ferani (asıl adı Şemseddin Fenari)
- Evet öyle görünüyor ama aslında benim suçum büyük. Eğer sen dün makamıma geldiğimde ben yerinde olsaydım olaya müdahele eder atı baytara gösterip hastalığı tespit ettirirdim. Atı gerir verir paranı iade ettirirdim. At da sahibinin elinde ölmüş olurdu. Bu imkan şimdi yok olmuştur. Senin zarar görmene benim yerimde bulunmamam sebep olduğu için zararını ben ödeyeceğim" dedi ve ödedi. (Şakayık-i Nu'maniyeden)
İşte görev şuuru (bilinci) vazifeliyi mesul tutan ahiret hesaplaşması Yüce Rabbimiz bir ayeti celilesinde şöyle buyurmuştur;
"Biz kıyamet günü adalet terazisi kurarız. Artık kimseye hiçir şekilde haksızlık edilmez." (Enbiya Suresi Ayet 447, Sh:3)
Bir başka ayeti celile şu mealdedir; "Gerçekten Allah (c.c) size emanetleri ehil olanlara veriniz ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder." (Nisa Suresi Ayet 58, sh:86)
Bu ayeti kerime emanet ve adalet riayet emri genil bir düstur olmakla beraber bizlerin riayete mecbur olduğumuz en önemli bir görevimiz bildirin. Hz.Rasülü Ekrem Efendimiz emir, görev ehliyetsiz kimselere verilirse kıyameti bekleyin buyuruyor. (Müslim)
Adalet görevi evvela yuvada başlar. Baba evladları arasında adil olmalı.Öğretmen öğrencilerini arasında adil davranmalı. Mahkemede hakim adalete canı gibi önem vermelidir. Hakimlerin ahirette hesapları çok zor olacaktır. Hakim iş adamı memur, müftü herkes adalete riayet etmekle yükümlüdür.
Devlet memurlarından bir kimse zaman zaman Mevlana Celaleddin Rumi Hazretlerini ziyaret eder vazifesinden ayrılarak devamlı onun hizmetiyle şereflendirmek istediğini bildirirdi. Mevlana da ona aşağıdaki menkıbeyi anlatarak vazifesini bırakmamasını ister;
Abbas Halifesi Harun Reşid zamanıhda bir zabıta amiri vardı. Hızır Aleyhüsselam ile hergün görüşüp sohbet ederlerdi. Zabıta amiri vazifesinden istifa etti. Zahit olup insanlardan ayrı yaşamaya tek başına ibadet etmeye başladı. Fakat istifa ettikten sonra Hızır aleyhisselam kendisine hiç uğramaz oldu. Bu duruma zabıt amiri çok üzüldü. Her gece sabahlara kadar Cenab-ı Hakka gözyaşı döküp tevbe der. Bir gece Hızıraleyhisselam'ı rüyasında görüp yalvardı.
-Ey vefalı dost, ben seninle devamlı olarak sohbet etmek maksadıyle dünya makamlarından istifa ettim. Yalnız başıma ibadete başladım. Böylece sana kavuşurum sandım. Halbuki tam tersine artık seninle hiç görüşemedim acaba bunun hikmeti nedir?
Hz.Hızır (a.s) cevabı:
-Ey aziz dostum! Benim sana görünüp sohbet etmem, yaptığın ibadetler değildi. Senin o mühim vazifeni yapıp müslümanların işlerini hak ve adalet ile idare ettiğin için gelip seninle sohbet ediyordum. Halbuki sen Müslümanları adaleti olmayan biriyle baş başa bıraktın. Sadece kendi mefaatin için bir köşeye çekildin. Şu anda müslümanar sıkıntı ve üzüntü içindeler. Buna sen sebep ldun. Uzlete çekilip ibadet etmeyi herkes yapabilir. Fakat adalet makamında hizmet etmeyi herkes yapamaz. Bunun için artık yanına gelmiyorum.
Zabıta amiri uyanınca istifa etmekle büyük bir hata yaptığnı anladı. Sabah oluncu hükümdarın huzuruna çıkın derhal eski görevine dönmeyi istedi. Hükümdar anlayışla karşılayıp onu tekrar eski vazifesine tayin etti. Bu menkıbe anlayana çok büyük bir mesajdır.
Hoşçakalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi