Artan Güvenlik İhtiyacı

Medya haberlerinin ağırlıklı bölümü kentsel mekânlarda gerçekleşen çatışmalar, kadın cinayetleri, mekân kurşunlamalar, çeşitli gruplar arası çatışmalar gibi olaylardan oluşmaya başladı. Böyle bir durumda birkaç unsurdan şüphelenebiliriz. Ya güvenlik zafiyeti vardır ya hukuk işlemediği için her birey kendi adaletini yaratmaya çalışmaktadır ya da toplumsal düzen ve sağlıklı yaşam ortamı bozulma yolundadır.

Bir Fransız atasözü “Suçun kendine yararı yoktur” der ama ne yazık ki, yazılı basın ve görsel medyadaki haberler bunun aksini söylüyor. Hırsızlık, gasp, insan kaçırma, bağımlılık yapan madde ticareti, kamunun kaynaklarını kendi çıkarına kullanma ve benzeri gibi suçların sosyal yapısına baktığımızda günümüzde “suçun kendine ciddi düzeyde yararları” olmaya başladığını görüyoruz. Hele ki suçun ve suçlunun peşine düşecek nitelikli ve yeterli güvenlik ve adalet sistemlerinin eksikliği duyuluyorsa... Anlaşılıyor ki bugün suç, bazı kişi ve kesimler için giderek gelişen bir yaşam türü ve meslek haline dönüşmüştür. Bu öyle bir sosyal dönüşümdür ki, bazı örneklerde gördüğümüz gibi içine siyasetçilerle bürokratları da çekebilmektedir.

Suçun, toplumun bazı kurumları ile yakından etkileşim içinde olduğunu biliriz. Örneğin ekonomi, eğitim, din ve ahlak gibi toplumsal kurumlar (ve bu kurumlardaki değişiklikler) genel anlamda suç üzerinde dolaylı ve dolaysız etkiler yapar.

Bugün toplumumuzda insanların canına mal olacak düzeyde artan suçun nedenleri üzerince ciddiyetle durmamız gerekir. Karşımızdaki yükselen suç tablosunun arkasındaki bazı sosyo-ekonomik faktörler şunlardır: Denetimsiz nüfus artışı, sosyal göçler, yoksulluk ve istihdam sorunları, eğitim sisteminin yetersizliği ve eğitimin kalitesizliğindeki süreklilik, kent yönetimlerindeki başıbozukluk ve yozlaşma, yazılı ve görsel medyanın özellikle gençlik üzerindeki olumsuz etkileri, bağımlılık yapan madde kullanımındaki artış ve siyasal iktidarların bu konulara olan duyarsızlık ve ilgisizliği… Bunlar ilk elde aklıma geliverenler… Bu faktörlerde iyileştirme yapılmadığı sürece hiç kuşkusuz, toplumsal suç olaylarında nicelik ve nitelik artışı sürecektir.

Yukarıda saydığım ve suçun oluşması için gerekli altyapıyı hazırlayan unsurlara ek olarak, doğrudan sistemi ilgilendirmesi nedeniyle iç (mikro) faktörler olarak isimlendirebileceğim güvenlik ve adalet sistemindeki yetersizlik ve zafiyeti ekleyebilirim. Güvenlik ve adalet sistemlerinde yeniden yapılanmalara ihtiyaç olduğu izlenimi içindeyim. Bu değişiklikler var olan sistem üzerinde yapılabileceği gibi, toplumun yeni ihtiyaçlarına uygun olarak sistemin tümüyle değiştirilmesi biçiminde de olabilir.

Türkiye, toplumsal yapısı ve gelişimi açısından Batıdan bazı farklı özelliklere sahiptir. Bu nedenle bunları da dikkate alan suç analizinin ve yeniden yapılanmanın gereği kanısındayım.

Açıktır ki, Türkiye çok yönlü bir ‘sosyal kriz’ döneminden geçmektedir. Bu krizi futbol maçlarındaki terörden sokaktaki gasp olaylarına kadar pek çok alanda gözlemek mümkündür. Eğer suçun önlenmesi konusunda gerekli çalışmalar acilen yapılmazsa ilk karşılaşacağımız görüntü artan can ve mal kayıpları olacaktır. Bunun birinci sorumlusu ise görevde bulunmasının ana nedenlerinden birisi iç güvenlik olan siyasal iktidar ve ilgili bürokrasi olacaktır.

Güvenlik güçlerinin ve adaletin suç karşısında etkisiz kalmaya devam etmeleri, muhtemelen kişilerin kendi güvenliklerini sağlamak üzere yasal olan veya olmayan yollarla silahlanma eğilimi içine girmelerine neden olacaktır. Geçmişten hatırladığım çalışmalardan birine göre Türkiye’de 6-7 kişiye bir silah düşmektedir. Artmış olması muhtemeldir. Bireysel silahlanmanın maddi kaynak savurganlığı olması dışında, toplumun dibine her an patlamaya hazır yüksek güçlü patlayıcı yerleştirme anlamına geldiği fikrini, sanırım herkes paylaşır.

Güvenlik ve adalet sistemlerinin zafiyetinin sürmesinin bağlı sonuçlarından bir diğeri ise sokak çeteleri ve benzeri örgütlenmelerin daha sık görülmeye başlamasıdır. Bu sosyal gelişmeye geçit verilmesi, özellikle gençliğin sokak ilişkileri yönünde olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Okula gitmeyen, bir işe sahip olmayan, gelecek umudu beslemeyen bir gençlik kesimi giderek büyümektedir. Önlem almanın, dur demenin zamanı çoktan gelmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi