Bir Kez Daha Deprem Televole

Halk özdeyişi malumunuzdur: Bir musibet, bin nasihatten iyidir. “Yaşadığımız deprem felaketleri nedeniyle genelde kent ve yapı, özelde konut kalitesi gerçeğinin farkına vardık” diyeceğim ama doğrusu, bundan pek de emin değilim. 1999’dan bu yanda depremden korkmayı öğrendik ama henüz gerekli önlemleri alma konusunda yeterli başarıya ulaştığımız söylenemez. Olup biten de umut vermiyor. Genelde “Büyük İstanbul Depremi” üzerine kurgulanmış korkular ve tartışmalar, ülkenin pek çok yerinde yapı kalitesizliğini adeta gizliyor.


Genelde ‘krizlerle öğrenme’ anlayışında bir toplum olmamamıza rağmen ne geçmiş depremlerin yarattığı krizlerden ne de deprem üzerine yapılan tartışmalardan gerekli vizyon, program, hedef ve uygulamaları indirgeyebiliyoruz. Sonuçta TV kanallarında magazinlerden sonra bir de “Deprem Televole” programlarımız oldu. Depremci öğretim üyeleri de TV kanallarının ünlü yaptığı yüzler arasına katıldı. İzmir’i etkileyen afet sonrası bir kez daha deprem, medyatik konuşmalarla ve uzman toplantılarıyla gündem konusu haline geldi. Biraz daha konuşulduktan sonra ‘yeni deprem afetine kadar’ unutulması muhtemeldir.


Henüz kentleşme ve yapı kalitesi konularında yeterli olgunluk düzeyine varamadık. Ama bir diğer gerçek şu ki; dünya nüfusunun hızla artması, doğal kaynakların insan ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaya başlaması kentleşme ve yapılaşma sorunlarının daha yoğun tartışılmaya başlamasına neden oldu. İnsan yerleşimlerinin kalitesi ve güvenilirliği konusundaki rüzgâr, mutlaka doğru biçimde toplumumuzda da etkili olacaktır. Bu duyarlılığın devletten önce sivil toplum kuruluşları tarafından gündeme getirilecek gibi.


Tüm dünya gündeminde, kent ve yapı sorunları ve buna bağlı olarak yerel yönetimler konusunun ağırlığı giderek artıyor. Dünya kaynaklarının hızlı tükenmekte olduğu gerçeği, sürdürülebilir yaşam kalitesi konusunun daha net hissedilmesine neden oluyor. Bu konudaki tartışmalar 19’uncu yüzyıldan başlayarak daha özenli ve kapsamlı bir şekilde yapılmaya başlandı. Gerçekten dikkatli bir bakış, kentlerde ve kırlarda yaşam kalitesinde ciddi bir sorunlar demeti olduğunu gözleyebilir.


Dünya Kent Zirvesi temalı toplantıların altındaki mantık da bu tartışmalara ve çalışmalara bir yön verebilmek... Bu tür toplantıların beklenen sonuçlarından birisi, başta yoksul kesimler olmak üzere halkın yeterli kalitede ve gerekli miktarda konut ihtiyacının saptanması olmakta... özellikle az ve orta derecede gelişmiş ülkelerde bu sorun, hâlâ yakıcı önemini korumaya devam ediyor. Kaliteli yapı ve herkese konut konusundaki bu gerçeğe ilişkin çözüm vaatleri, ister istemez tüm hükümetlerin programlarında yer almak durumunda oluyor.


Dünya nüfusunun yaklaşık altıda biri, kentlerde yaşayan insan nüfusunun ise yarısına yakını, gecekondu olarak tanımlanabilecek mekânlarda yaşıyor. Bazı Asya ve Latin Amerika ülkeleri ile çoğunluğu az gelişmiş ülkelerde olmak üzere kentsel nüfusun yüzde 60’ı gecekondularda yaşamını sürdürüyor. Dünyada denetimsiz ve sağlıksız mekânlarda yaşayan insan sayısının yaklaşık bir milyarı bulduğu hesaplanıyor. 2030 yılı için yapılan projeksiyonlarda bu değerin, 2 milyarı geçeceği tahmin ediliyor. Bu arada özellikle az gelişmiş ülkelerde kırdan kente göçün yarattığı yeni konut ve yapılaşma sorunları var. Yoğun göç baskısına ne kentlerin ne de hükümet bütçelerinin dayanması mümkün.


Son yıllarda küresel örgütlerin gündemlerinde kentlerde sürdürülebilir yaşam ve sağlıklı yapılaşma olması hiç şaşırtıcı değil. Diğer yandan kentlerle ilgili olarak; yerel yönetimlerin özerkliği ve kaynak sorunları, sağlıklı konutlar için finansman, tarihi ve kültürel kent merkezlerinin yok olmadan ve yok edilmeden korunması ve rehabilitasyonu gibi diğer konu ve sorunlar gündemde yer alıyor.


Diğer yandan yerelde olan gelişmeleri izlediğimizde; olayların ve gelişmelerin pek de zorunlu kentsel gündeme ve ihtiyaçlara uygun oluştuğunu söyleyemeyiz. Yaşadığımız kent özelinde baktığımız zaman dahi kent rantının, insanların sağlıklı ve nitelikli bir kentte yaşama ihtiyaçlarının önüne geçtiğini görüyoruz.


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi