6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

DEVLET VE REJİM

Hanefi müctehitle-rine göre Türkiye İslam vatanıdır. ülkemizde rejim İslam’a aykırı olarak değişmiş olsa bile devletin diğer unsurlarını (halkı, toprağı, kamu düzenini, bağımsızlığını...) korumak yine müslümanların vazifesi olur.


Daha açık bir ifade ile devleti bir gemiye benzetebiliriz. Geminin kendisi toprak unsuru (vatan), yolcuları insan unsuru (halk, millet, ümmet) mülkiyet ve idaresinin yalnızca içindekilere ait bulunması unsuru İstiklal (bağımsızlık) kaptan ve yardımcılarının seyir planı ve rotası ise rejimdir. Yönetim biçimidir. Geminin seyri, yolcularının çoğunluğunun isteği doğrultusunda olur. Diğerleri de buna müdahale etmezlerse mesele yoktur.


Ya yolcular iki veya daha fazla gruba ayrılır, her biri rotaya müdahale etmeye kalkışırsa yahut da bir azınlık hi-leye veya güce dayanarak geminin yönetimini ele geçirirse bir-den fazla mesele var demektir.


Yolcuların gruplara ayrılıp yönetimi ele geçirebilmek için aralarında mücadele etmeleri geminin yapısına ve istiklaline zarar vermedikçe normal karşılanabilir. Mücadele gemiye zarar verecek boyutlara vardığında bütün grupların ellerinin arasına başını alıp derin derin düşünmeleri gerekir.


Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.) gemi benzetmesini de ihtiva eden bir hadis-i şerifi konumuza ışık tutmaktadır. Efendimiz şöyle buyururlar:


Hz. Allah’ın (C.C.) koyduğu sınırları (hukuku, düzeni) koruyanlarla korumayanların misali, kura çekerek bir geminin farklı katlarına (kimileri üst kata kimileri alt kata) yerleşen yolcu gruplarıdır. Alt katta bulunanlar suya ihtiyaç duydukça üst kata çıkıp buradakileri rahatsız etmemek için geminin dibinden bir delik açarak su ihtiyaçlarını buradan karşılayalım dediklerinde, üst kattakiler buna mani olurlarsa hepsi (gemiden) kurtulur. Mani olmazlarla tamamı batar, helak olurlar.


Bu hikmetli benzetmeden çıkan sonuca göre devlet gemisi içinde yer alan bütün siyasi ve ideolojik grupların gemiyi gözleri gibi korumaları, devletin toprak, insan ve İstiklal unsurlarına bir zarar gelmemesi için işbirliği yapmaları din, akıl ve maslahat gereğidir. Toprak, insan ve İstiklal-ümmete ait bulunan-milli servet ve değerlerdir; dinin başlıca amaçları içinde işte bu değerleri korumak ümmetin görevidir. Koruma da önceliği, yöneticilere verelim demek de makul değildir. çünkü gemi batarsa yönetim de olmaz.


Yolculara (millete) rağmen geminin yönetimini ele geçiren ve dümeni istedikleri yöne kıran kaptan ve yandaşlarına karşı ve-rilecek mücadelede bu düstur geçerlidir. Yönetim ve rejim unsuru yabancıların eline geçti diye gemi ve yolcular (toprak, insan ve istiklal) değerini kaybetmez unsur olma vasfını muhafaza ederler. Yani bu takdirde devlet başkalarının devleti olmaz, yolcuların “yönetimi gasbedilmiş” gemisi gibi olur.


Bu durum ve şartlar içinde yolculara düşen gemilerini gözleri gibi korumak ve fırsat bulduklarında -gemiye zarar vermeden- yönetimi ele geçirmek ve gaspları (çalanları) işten uzaklaştırmaktır. Bir de yolcuların, doğru rotada olan bir gemi bulduklarında gemilerini terk ederek ona taşınmaları seçeneği düşünülebilir. Ancak bu seçenek de -gemiyi bir daha geri olmamak üere tamemen- terk etme niyetiyle kullanılamaz. çünkü gemi, yolcuların en değerli varlıkları arasındadır. Onu başkalarına bırakma hakları yoktur.


Sonuç: Devlet gemisi (insan, toprak ve istiklal) korunacak, rejim bunlara zarar verilmeden meşrulaştırılacaktır. Cenab-ı Hak’tan ülkemizi korumasını, sevinip memnun olacağımız günler nasip etmesini niyaz ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi