Dışımızda Bir Dünya Var - 1

Bizim dışımızda, düşünce ve duygularımızdan bağımsız bir evren mevcut. Kendi bildiği gibi akıyor. Böyle bir dünyada bizim sübjektif niyet ve isteklerimizin dışında objektif olgular ve kurumlar var. Bunlar bizim beklentilerimizin veya özel niyetimizin farkında bile olmadan, yaşamın akışı içinde gelişiyor. Piyasa da böyledir.


 


Piyasa değişik unsurların bir araya geldiği bir sistemdir. üreticiler, satıcılar, alıcılar ve mekânlar gibi unsurlar bu sistemin öğelerini oluştururlar. Piyasada mevcut öğeler arasında müşteri ile satıcı arasındaki alışveriş gibi çeşitli ilişkiler vardır. Piyasanın amacı ise kısaca bu sisteme katılanların ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.


 


Aralarında bir ilişkiler kümesi olan, karşılıklı etkileşim içinde belli bir amaca yönelmiş öğeler topluluğuna “sistem” denir. Bir sistemde öğeler, bunlar arasındaki ilişkiler, en az bir amaç ve tüm bu saydıklarımın bir bütün oluşturması olgusu bulunur. Bu şartları yerine getiren tüm topluluklara “sistem” diyebiliriz.


 


Model


çok değişik sistem türlerinden söz edebiliriz. Canlı-cansız, soyut-somut, doğal veya insan yapısı, hareketli-hareketsiz, uyumlu-uyumsuz sistemlerden söz edebiliriz. Gerçek yaşamın kendisi çok karmaşıktır. Bu nedenle evreni anlamaya çalışırken, gerçek durumu temsil eden örnekler kullanırız. Bunlara “model” denir. Gerçek, dışımızda var olandır; model ise aklımızdaki ve algımızdaki görünümü…


 


Model, duruma göre karmaşık olabilen gerçek dünyanın daha anlaşılabilir bir resmidir. Bir başka deyişle; model, bir gösterimdir. örneğin bir organizasyon şeması, bir şirketin modelidir. Bir plan veya maket ise bir yapının modelidir. örneğin “Bir direnç üzerindeki elektriksel gerilim, direncin değeri ile akımın çarpımına eşittir” dediğimizde bir elektrik sistemi konusunda sözel modelleme yapmış oluruz. Kadınların ve erkeklerin algı biçimlerinin farklı olduğunu söylediğimizde de; kaba hatlarıyla dile getirdiğimiz konu, bir sözel modeldir.


 


Gerçek yaşamın karmaşıklığı, sosyal ve fiziksel bilim dallarında modelleri sıklıkla kullanmamıza neden olur. O ünlü “arz-talep yasası” olarak bilinen önerme, iktisat alanında yaygın olarak bilinen modellerden birisidir. Bu yasaya göre; bir malın arzı arttığında fiyatı düzer; arz miktarı azaldığında ise fiyatı yükselir. Diğer yandan bir mala talep arttığında fiyatı yükselir; talep azaldığında ise fiyatı düşer. Arz ve talebin birbirine eşit olduğu durumda oluşan fiyata “denge fiyatı” denir.


 


Dünyayı ve Yaşamı Modellemek


Modelleri belli başlı iki amaçla oluştururuz. Birincisi; modeller, karmaşık dünyayı ‘doğru veya yanlış’ anlamak için kolaylaştırma görevini yerine getirirler. Model üzerinde çalışarak adeta ‘dünyanın kendi gerçekleri konusunda deneyler yapmış’ oluruz. Ama üretilen modelin gerçeğe ne kadar yakın olduğu, elde edilen sonuçları etkilemesi açısından önemlidir.


 


Konuyu daha anlaşılır kılmak için modeli daha sade ve basit yapmaya çalışmak, bazı unsurların gözden kaçması sonucunu getirebilir. Bu nedenle modelin karmaşıklığı amaca uygun olmalıdır. Basit bir model iş görmüyorsa, ihmal edilen unsurlar ilave edilerek daha karmaşık bir yapıya geçilmelidir.


 


Bazı kişiler model kurmak için derin geçmişten gelen ‘ezberlerini, alışkanlıklarını ve korkularını’ kullanırlar. Bunlar için dünyanın ve yaşamın özü geçmişte kesin olarak belirlenmiştir; dolayısıyla ürettikleri modele de statiklik, hatta bağnazlık yapışır kalır. Günlük yaşamlarında sergilemeye kalktıkları ‘açıklık ve yenilikçilik’ görüntüsüne kanmamak gerekir.


 


(Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi