Eskişehir ve Gelecek

 


Eskişehir’in talihsizliklerinden birisi; bu kentin özellikle geçmiş yöneticilerinin, geleneksel kentin yavaş tempolu büyümesine kendilerini alıştırmış olmalarıdır. Eskişehir’de hemen hemen hiçbir altyapı projesi gerekli vizyoner öngörülerle yapılmamış; ancak günün dayatan koşullarında gerçekleşmiştir. Kentin mekânsal kullanımının, elektrik dağıtım şebekesinin, içme ve kullanım suyu altyapısının, kanalizasyonun, trafiğin yıllardır bir sorunlar yumağı olarak sürmesinin nedeni başta yöneticiler olmak üzere ‘şehirli âyanın’ öngörüsüzlüğüdür. Eskişehir’in bugün hallediliyor gibi görünen bazı sorunları ise gerçekte bugüne ait sorunlar olmayıp, yaklaşık 30-50 yıl önce öngörülüp gerçekleştirilmesi gereken sorunlardır.


 


2000’lerin başından bu yana Eskişehir, ülkenin en gözde cazibe merkezlerinden birisi haline geldi. Son birkaç yıldaki hızlı değişimin ana nedenlerinden birisi budur. Gözlenen hızlı değişimin olumlu getirileri yanında olumsuz yanları da olacağına hiç kuşku yok. Bugüne kadar İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Diyarbakır, Adana ve Mersin gibi kırdan kente sosyal göçün olumsuz faktörlerinden etkilenmeyen Eskişehir, önümüzdeki dönemde bu bağlamda yeni sosyal ve yapısal sorunlara aday görünüyor.


 


Günümüzde Trakya, İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi bölgelerin aşırı doluluğa ulaşması ve buralarda yatırım yapmanın artan birim maliyeti, Eskişehir’i yeni bir seçenek olarak gündeme getiriyor. Sayıları giderek artan yerli ve yabancı yatırımcının Eskişehir’e yönelmesi, bugünkü mevcut yönetim anlayışı ve kent altyapısı ile kısa ve orta vadeli gelecekte ‘işlerin hayli zor olacağını’ gösteriyor.


 


Artık bir ‘üniversite kenti’ olarak anılmaya başlayan Eskişehir’in konutlaşma ve mekânsal gelişim sürecindeki hızlı gelişimi, kenti ziyaret eden herkesin dikkatini çekiyor. Diğer yandan Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret eden sanayici, yatırımcı ve değişik amaçlı ziyaretçiler gerek sanayi bölgesinin gerekse şehrin ivmeli gelişimini şaşkınlıkla ifade ediyorlar. özel olarak kentsel altyapı açısından bakıldığında; gerek konutlar, gerekse sanayi olmak üzere Eskişehir’de ikili bir yeni ihtiyaç yapısı oluştuğu görülüyor. Bu ihtiyaç yapısı, 2000’lerin sonrasındaki Eskişehir’in ufku ile yakından ilgili…


 


Bugün Eskişehir ilinin toplam nüfusu yaklaşık 880 bin dolayında ve bu nüfusun yüzde 70-75’i kent merkezini oluşturan ilçelerde yaşıyor. Bu, nüfus yapısı olarak sık görülen bir durum değil. Diğer yandan; başta kent merkezi olmak üzere il nüfusunun bir milyona tırmanması beklenmeli. Bu yönelim kabul edildiğinde ve yatırımların yavaş gelişebildiği düşünüldüğünde; kentin ihtiyacı olan yapısal yatırımlarda daha şimdiden geç kalındığını söylemek şaşırtıcı olmamalı.


 


Eskişehir’in ilk elde sıralanabilecek sorunları arasında stratejik planlama anlayışının gelişmemiş olması sayılabilir. Bu nedenle kentle ilgili gelişim planları yapılırken, çoğunlukla imar planlaması ile yetinilmekte, örneğin sanayinin gelişiminin yarattığı enerji, su, çevre koruma, ulaşım ve diğer altyapı ihtiyaçları yeterli ölçüde dikkate alınmamakta. Benzer biçimde hızlı konutlaşma sürecinde altyapı sorunları gerekli özenle planlama adımlarına dâhil edilmemekte. Kent yönetimlerinin birincil altyapı ihtiyaçlarına karşı duyarsızlığı, bugün kendini kent içi ulaşım, trafik ve enerji sorunlarının geldiği noktada ifade etmekte…


 


Eskişehir, bir ‘üniversite kenti’ olduğu kadar yüksek nitelikli altyapıya sahip sanayi bölgeleri ile bir ‘sanayi kenti’ olma özelliğine sahiptir. Kentin ürettiği katma değer içinde sanayinin payı artmakta. önümüzdeki dönemde sınaî sektörlerin (yeni yatırımlarla) çok daha yüksek miktarlara baliğ olacağına hiç kuşku yok. Sadece Eskişehir açısından baktığımızda bile; böyle bir sanayi yapısının yüzde 70-80 oranında dışa bağımlı, belirsizliklere sahip ve stratejileri olmayan enerji altyapısı üzerine oturtulamayacağını kavrayabiliriz.


 


önemli Avrupa kentlerine baktığımızda; bunların, sadece enerji sistemi bağlamında değil, tümüyle yeni türden bir kentsel yaşam tanımlayan ve buna uygun bir kentsel gelişim gerçekleştiren yerleşimler olduğunu gözlüyoruz. Her anlamda çevre ve doğaya değer veren, canlı yaşamının sürekliliğini sağlayacak olan temiz kentlere odaklanmış ‘güneş kent’ projeleri hızla popüler hale geliyor.


 


Eskişehir açısından bakıldığında; söylenebilecek son söz, “yöneticilerin kentin bir bütün olduğunu anlamaları ve kentin gelişimini (katılımlı olarak) buna uygun olarak planlamaları veya yönlendirmeleri” gereğini söylemek olabilir. Kentteki pek çok eko-sistem de ihtiyacı olan çözümleri bu bağlamda bulacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi