Farklı kimliğe geçit yok

Bu ülkede farklı olmak konusunda ilk dikkat çeken nokta; kentlerimizin pek çoğunda farklı bir kimlikle yaşamanın zorluğu… Özel yaşam veya kişisel yaşam tercihi konusunun henüz içimize sindirebildiğimiz bir olgu olduğunu söylemek zor. Dolayısıyla kişisel seçimlerin, bireysel yeteneklerin veya ilginç tahayyüllerin gerçekleştirilmeye çalışılması, kolaylıkla ötekileştirme saldırılarına uğruyor. Sıklıkla dile getirdiğimiz hoşgörü ikliminden pek çok yerleşimde eser yok. Ya bize anlatılan hoşgörü iklimi hiç olmamış ya da bir biçimde unutturulmuş. Kanımca incelenmeye değer bir konu…

Bir diğer nokta ise toplumun gerçekten ciddi anlamda sorunlu noktaları var. Bunların belli başlıları arasında ayrımcılık geliyor. Ayrımcılığın temellerinde ise etnik köken, kültür, din, inanç ve cinsiyet öne çıkıyor. Hiç kuşkusuz; her toplumda sıkıntılı noktalar olabilir.

Ayrımcılığın yarattığı sorunlar da farklı toplumlarda değişik düzey ve içeriklerde yaşanıyor. Ama acılı olan, toplumun pek çok konuda duyarsız kalmayı tercih etmesi… Bu duyarsızlık örnekleri arasında özellikle kadın-erkek ayrımcılığı ile resmi din-mezhep ile diğer inançlar arasındaki ayrımcılık öne çıkıyor. Araştırma raporu, toplumumuzun bir kolaycılık ve ilgisizlik ortamında bu sorunlara karşı kayıtsız yaşamayı tercih ettiğini ifade ediyor.

Ayrımcılık olan ülkelerde dikkati çeken unsurlardan bir diğeri, vatandaşlar açısından eş başlangıç ve eş fırsat olanaklarının sağlanmamasıdır. Bunun en belirgin örneklerinden biri istihdam alanında sağlanır.

Toplumumuzun ayrımcılığa uğrayan kesimlerinin bu sorunu çözme yaklaşımları da ilginç bir diğer örneği oluşturuyor. Ayrımcılık mağdurları kendileri için fırsat ve imkân yaratabilmek için yozlaşmış siyasetin patronaj, kayırmacılık vb gibi mekanizmalarını kullanmaya çalışıyorlar. Bir başka deyişle; toptan çözüme olan inançsızlık, herkesin kendini kurtarma uğraşına dönüşüyor. Kendini kurtaranlardan bazıları, yönetsel mekanizmalarda rant birikimlerini elde eder duruma geldiklerinde; ‘sistemden beslendikleri’ için sistemin toptan iyileşmesine de karşı duruyor ve engeller oluşturuyorlar.

Raporun bir diğer işaret ettiği nokta ise siyasetin ülke sorunlarını çözme modeli ile ilgili. Siyasetin varlık nedeni vatandaşa hizmet etmektir. Dolayısıyla problem çözmek, siyasetin işidir. Bu çerçevede siyasal yarışın da çözüm sayısı ve kalitesi üzerine olması beklenir. Ama bir başka kolaycılığın siyaset alanında yaşandığı da bir diğer gerçek olarak karşımızda duruyor.

Siyaset işi, değişik kesimlerin bir araya gelerek büyük ölçekli sorunlara ortak çözümler araması şeklinde gelişmiyor. Aksine karşı tarafı yok etmek üzerine kurulmuş bir siyasal kültürümüz var. Bu nedenle günlük gündemler oluşturularak rakibi alt etme şeklinde bir politik gürültü sürüp gidiyor.

Çoğu zaman bilinçli olarak oluşturulan politik gerginlik ortamı, toplumun psikolojisini de bozmuş görünüyor. Bu gerginlik devletin işleyişinden kişiler arası ilişkilere kadar yansıyor. Bu nedenle günlük yaşantımızda –kimi ‘siyasetçilerin’ kadın bacağı gibi takıntıları yanında– “Ya sev, ya terk et”, “Seni sevmeyen ölsün” veya “Bizden olmayan ötekidir” gibi karşıtlıkları sıklıkla yaşıyoruz. Sonuçta; bu gerginlik süreci bir sarmal haline geliyor ve hem bireysel hem de sosyal yaşamı sevimsiz hale getiriyor.

Olmasını umut ettiğimiz ise şudur: “Yapılması gereken, kendi yandaşlarına devletin imkânlarını sunan iktidarlar yerine her kesime eşit mesafede duran şeffaf bir yönetim anlayışını sağlayacak yapısal değişimlere gidilmesi, iktidar-muhalefet ilişkilerinin normalleştirilmesinin yollarının aranması, hak ve özgürlüklerin genişletilerek bireyin güçlendirilmesi, iyi vatandaş bilincinin geliştirilmesi, sosyal devlet politikalarının yaygınlaştırılarak düşük gelirli kesimlere hizmet sunulması, farklı kimliktekilerin karşı karşıya kaldıkları ayrımcılık ve baskının ortadan kalkması için bir yandan eğitim, diğer yandan siyasi projeler kanalıyla ayrımcılığa karşı mücadele edilmesi…” Mevcut duruma bakılırsa kolay olmadığı besbelli…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi