6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

FETİH HAZIRLIĞI

II. Sultan Murad Han,bir gün sabah namasını kılmış, seccadesinde Kur'an-ı Kerim okuyordu. Sure-i Muhammed-İ bitirip, sure-i Feth'e başlamak üzereydi. Kapısı çalındı. İçeriye giren yakını, "Bir oğlunuz dünyaya geldi" diye müjdeledi. Murad Han Gazi: "Ravda-i Murad da bir gül-i Muhammed-i açtı" dedi ve sevinçle şükür secdesine kapandı.
Hicretin 835. yılıydı. Ve Recep ayının 12. Cuma günü, vezirlerin ve alimlerin hazır bulunduğu bir toplantıda iki rek'at şükür namazı kıldıktan sonra kucağına verilen kundaktaki bebeğin kulaklarına tekbir ve ezanla üçer defa "Mehmed" diye seslendi:
"Şu Şehzade Mehmed'in kudumu (gelişi) alemlere gülab-ı meserred (sevinç) saçılsın" dedi: "Mehmed" Arapçadaki "Muhammed" kelimesinin Türkçe'deki karşılığı olup iki cihan peygamberinin adıydı. Ve "Gül" Peygamber Efendimizin remziydi. Şehzade Mehmed'in doğum ebesinin adı da "Gülbahar"dı. Eşlerinden birinin adı da yine Gülbahar'dı. Ve dünyanın en güzel gülü onun ellerinde açtı: İstanbul.
Fetih bize nasip olur mu? Sultan II. Murad zamanında Ankara'da bulunan Hacı Bayram Veli'yi, vezirlerinden biri Sultan'a şikayet eder. "Ankara'da biri çıkmış, etrafına bir çok mürid toplamış, sizin makamınıza göz dikmiş" derler. Bunun üzerine padişah iki asker gönderir: "Ellerine kelepçe vurup getirin" der. İki asker Edirne'den yola çıkarlar.
Hacı Bayram-ı Veli bundan manen haberdar olur. Yanına bir müridini alır, padişahı ziyaret için Ankara'dan yola çıkar. Askerlerde Ankara'ya yaklaşırlar. Ankara yakınlarında karşılaşırlar. Selamlaştıktan sonra Hacı Bayram-ı Veli sorar: "Nereye gidiyorsunuz?" Onlar da Ankara'ya. Orada biri çıkmış, Sultanın makamına göz dikmiş, onu alıp padişaha götüreceğiz derler.
Bunun üzerine Hacı Bayram-ı Veli: "O benim. Buyurun elime kelepçe vurun gidelim" der. Askerler: "Aman efendim, biz sizin gibi bir zatı götüremeyiz. Seni bulamadık diyelim, biz dönüp gidelim" derler. Veli: "Hayır, padişahın emrini yerine getirmelisiniz" der. Beraberce Edirne'ye gelirler, padişahın huzuruna çıkarlar.
Padişah onun konuşmalarından, hal ve harekatından söylendiği gibi bir olmadığını anlar. Bu esnada kötü niyetli vezir Hacı Bayram-ı Veli'yi zehirlemek ister ve Hacı Bayram'ın şerbetine zehir koyar. Şerbeti sırasıyla verir. Sıra Hacı Bayram'a gelince alıp, yanındaki müridine verir.
"Oğlum, bunu vezir niyetine iç" der. Mürid içer ve vezir ölür. Bunun üzerine Hacı Bayram-ı Veli derki: "Padişahım, şerbeti ben içse idim siz ölecektiniz, mürid içince vezir öldü." Padişah, Hacı Bayram-ı Veli'ye sorar:
Veli cevap verir:
"Babam İstanbul'u fethetmek için çok çalıştı müyesser olamadı, acaba bize müyesser olacak mı?
"Şu beşikteki yavruya nasip olacak" Beşikte henüz altı aylık olan Fatih Sultan Mehmed vardır.
İstanbul'un Fetih Kararı: Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'un muhasarası ile alakalı Edirne'de yaptığı konuşmasında:
"Dünya devleti ebedi değildir, fani cihanda hiç kimse de ölümsüz değildir. İnsanın dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır. Yaratılıştan gaye, kişinin Hakk Tealayı bir bilip imkan bulduğu nisbette, ecelden mühlet buldukça onun dergahına yaklaşmaya çalışmaktır".
İnsanı Cenab-ı Allah'a yaklaştıran amellerin en faziletlisini bize Ashabı güzinden Ebu Daid El Hardi (r.a.) Hazretlerinin rivayet ettiği, şu hadis-i şerif bildiriyor.:
Efendimize (a.s.) bir kişi gelip: "İnsanların en faziletlisi kimdir?" deyince Peygamber Efendimiz (a.s.): "İnsanların en faziletlisi, canı ve malı ile Allah yolunda gaza (savaş) eden mü'mindir." buyurdular. (Buhari, Müslim)
Şu fani alemde Ashab-ı Kiram ömürlerinin sonuna kadar küfür ve sapıklığa karşı cihat ve gazayı fırsat bilip çalıştılar. Ben de dilerim ki, "Onlar, Allah'ın hidayete eriştirdiği kimselerdir, sen de onların gittiği yoldan yürü" mealindeki ayeti celilesine bağlanarak ruhum bedenden ayrılıncaya kadar gücümü "Allah'ın yüce ismini yaymak ve Rasülünün sünnetini ihya etmeye" sarf edeyim ki, dünyada iyi bir hatıra, ahirette de sevap kazanayım.
Sözün kısası Konstantiniyye'ye sefer açmaya niyet etmiş ve himmetimi bu noktaya çevirmiş bulunuyorum. İstanbul'un fethi benim için şu an birinci meselemdir. Bu mevzuda sizin de bir görüşünüz varsa arz ediniz. Mecliste bulunanların büyük bir kısmı fethin yapılmasını kabul ettiler.
Modern silah ve topların hazırlanışı: Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethe karar verip 1452 senesi sonunda Edirne'de Macar Urban Ustaya ve Mimar Muslihiddin ve Sarıca Paşa'ya gayet büyük toplar döktürürken bir yandan da dik yörüngeli havan topları ve roketler hazırlattı. Adına havan topu denilen bu topun ateşi çok başarı sağladı. Başarı ve zaferin iki önemli şartı vardı. Maddi sebepler; silah ve techizat, askeri eğitim, Fatih Sultan, tarihte ilk defa o zamana göre en büyük topu elde ederek savaşa girmiştir. Manevi sebepler; kesin niyet ve kararlı olmak. Sultan Fatih'in "Ya ben İstanbul'u alırım, ya da İstanbul beni" sözü meşhurdur. İyi bir hazırlık, kesin kararlılık Fatih Sultan'ı başarıya götüren fetih nasip olmuştur.
Hoşçakalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi