Hedeflerimiz olmalı mı?

Hayatı çoğu zaman akıl ile duygu arasında yaşıyoruz. ‘Çoğu zamandan’ kalan kısmı ise kayıtsızlık veya boşvermişlikle geçiyor. Bir üniversitede yapacağım sunumu hazırlarken önem verdiğim noktalardan birini kişinin vizyonu ve hedefleri olması şeklinde öngörmüştüm. Ama yine de cevap alınması en zor sorulardan birinin, “Hedefin nedir?” olduğunu söyleyebilirim. Bu tespitime itiraz edebilirsiniz. Çünkü pek çok kişinin bu sorunun cevabı olarak söyleyeceği bir hedefi vardır. Ama bu cevap, gerçekten bir hedef midir, bundan kuşku duyarım. Çünkü akıllı olmayan bir hedef, bence gerçek bir hedef sayılmaz.

İnsanın akıllısını bilirdik de; hedefin de akıllısı mı varmış?” dediğinizi duyar gibiyim. Gerçekten bir hedefin akıllı olabilmesi için o hedefin sağlaması gereken bazı koşullar var. Bu nedenle; bizim hedef diye saydıklarımız, çoğu zaman niyet olmanın ötesine geçemiyor.

Örneğin hedefinizi iyi bir yaşamınızın olması biçiminde ifade edebilirsiniz. Ama ne yazık ki, bu ifade, ne sizin için ne de başkaları için pek anlaşılır değildir. Akıllı bir hedefin öncelikle özgül olması gerekir. Yukarıdaki hedef çerçevesinde söylersek; iyi bir yaşam beklentinizin nelerden oluştuğunu öncelikle kendinize açıkça anlatabilmelisiniz.

Eğer daha somut bir hedeften söz ediyorsak, bununla ilgili sayısal kriterlerimiz olmalıdır. Örneğin “Çok param olmasını istiyorum” demek yeterli değildir. Önünüzdeki dönemde şu anki durumunuza göre adım adım nasıl maddi iyileştirmeler yapabileceğinizi önünüze sayısal olarak koyabilmelisiniz. Örneğin “Bu yıl gelirim şu kadar. Önümüzdeki yıl bunu yüzde şu kadar artırmak istiyorum” diyebilmelisiniz.

Kişisel yaşamımızda olduğu gibi, iş dünyamızdaki hedeflerimiz de ölçülebilir olmalıdır. Ölçülemeyen bir büyüklük yönetilemez. Bu nedenle en iyi, en büyük, en güzel gibi hedefler ölçülebilir olmadığından; genellikle belirsiz ve bulanık olarak kalır. Aşkı, sevgiyi veya tutkuyu nicel olarak ölçemezsiniz; ama yaşamdaki pek hedef ölçülebilir niteliktedir. Genellikle ölçmenin, sonraki kararlarımız için önemli bir veri birikimi sağladığını unutmamalıyız.

Piyangonun büyük ikramiyesinin size çıkması için bilet almanız gerekir. Piyango bileti almayı inançlarınız gereği doğru bulmuyorsanız veya bilete ayıracak paranız yoksa büyük ikramiye sizin için erişilebilir değildir. Anlaşıldığı gibi; bir hedefi yakalayabilmek için onunla ilgili kaynaklara sahip olmanız gerekir. Bu kaynaklar sizin için erişilebilir değilse, hedefi yakalamanız da mümkün değildir.

Ne güzeldir hayal kurmak… O hayal âleminde dolaşmak ne eğlenceli, elimizi uzattığımız her şeyi zahmetsizce alıvermek ne kolaydır. Ama gerçek dünya, düşlerden çok farklıdır. Hedeflerimiz de yaşadığımız dünyanın gerçeklerine uygun olmak zorundadır. Özetle; hem kendimiz gerçekçi olmalıyız hem de hedefimiz gerçekçi olmalı.

Kahve falı baktırmasanız da, fincanın dibinde kalmış kahve taneciklerinden geleceği okuyanlara kulak misafiri olmuşsunuzdur. Balıklardan kısmetler, horozlardan adaklar nasıl da doluşuvermişlerdir o minicik fincanın içine. Kehanette bulunmak bir yana; fal bakmak, bakılan insan için bir tür ruhsal tedavidir; iyi sözler kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlar. Bir hayal dünyasına saplanıp kalmadığı sürece, hiç kuşkusuz…

Kahve falında zaman kavramı, daima “iki vakte kadar” gibi netsiz biçimde ifade edilir. Kahve falında “yarın, üç gün sonra, iki hafta içinde” gibi kesin zaman belirlemeleri yoktur. Çünkü fal, bir hayaldir. Ama gerçek dünya, kahve falına benzemez. Gerçek yaşamdaki hedefler, gerçek zaman ile ifade edilmelidir. Çünkü ancak zaman olarak da ayakları yere basan hedefler gerçekleştirilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi