6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

Hz.Peygamberimiz Muhammed (a.s) Aleyhisselam(II)

Rasülüllah Efendimizi dedesi Abdülmuttalip, oğlu Ebu Talib'e emanet ettikten sonra ebediyete irtihal etti. Hz.Ali'nin (k.m) babası, yeğeni Muhammed'i evladlarından çok severdi. O'nu gözünden ayırmak istemezdi. Ebu Talip Suriye'ye bir ticaret kervanı tertiplemek istiyordu. Bu uzun ve yorucu bir yolculuktu. Yeğeninin yorulmasını istemiyordu. Nedense genç çocuk bu seyahate merak etti. İsteğini amcasına iletince Ebu Talip onu kıramadı, yanına aldı onuda götürdü.
Otuz gün süren bir yolculuktan sonra Şam'ın güneyinde Havran Bölgesinde Busra namındaki kasabaya geldiler. Burası bağlık bahçelik güzel bir yerdir. Burada bir Hrıstiyan manastırı vardı. Orada Bahira isminde bir rahip oturuyordu. Bahira, Hz.Muhammed'i görünce O'nun simasından son Peygamber olacağını sezdi. Eski alimlerin anlattıkları son peygamber hakkında söylenen vasıfları ve alametleri onda gördü. Hz.Muhammed'i yanına alıp ona:
- Sana birşeyler soracağım Lat ve Uzza hakkı için doğru söyle! dedi. Hz.Muhammed'de:
- Lat ve Uzzaya yemin verme, zira benim en nefret ettiğim şeyler putlardır. Ve Allah namına yemin verdi. Bahira soracaklarını sordu aldığı cevaplar sezdiklerine uygun düştü. Bahira, Ebu Talib'e;
- "Adın nedir ve bu şeref ve saadet fidanı kimdir?" diye sordu. O da: "Bana Ebu Talib derler. Bu da oğlumdur" diye cevap verdi . Bahıra: "Yok yok... Onun şekil ve haline bakılırsa bir yetim olması gerekir" dedi . Ebu Talib, "Evet, benden inmiş olan bir oğul değildir . Fakat kardeşimin oğludur. Anası babası öldüğü için ben bakıyorum, dedi. Bahira bunun üzerine şu tembihte bulundu;
- Bu çocuk peygamberlerin sonuncusudur. Şam Yahudileri içinde onun vasıfları bilir ve işaretlerini tanır kahinler vardır. Bakarsın hıyanet etmeye kalkışırlar. İyisi mi, sen onu Şam'a götürme. Buradan geri çevir" dedi. Bunun üzerine Ebu Talib 12 yaşındaki yeğeni ile alışverişini burada yapar geri döner. Hz.peygamber (a.s) on yedi yaşında da amcalarından Zübeyr ile Yemen'e gitti. Ebu Talib gibi Mekke'nin zengin kadınlarıda ticaretle meşguldüler. Ebu Talip, Hatice isimli bir tacirin Şam'a bir ticaret kervanı göndereceğini duyunca Hz.Peygambere bir fikir teklif etti. Hatice ortaklıkla ticaret için sermaye veriyor sen de ticaretten anlarsın onunla konuşayım mı? Efendimiz derhal cevabını verdi. Hatice'nin cevabı müsbet oldu. Hz.Peygamber, Hatice'nin kölesi Meysere ile Suriye'ye ticaret için büyük bir kervanla yollandılar.
Şam'a yaklaşıp Busra'ya geldiklerinde Efendimiz 13 sene evvel buradan amcasıyle geçtiğini hatırladı. Şimdi ise 25 yaşındaydı. Üç ay süren bu ticaret yolculuğu çok karlı olmuştu. Neticeden çok memnun olan Hatice ortağının verdiği hesaptan fazlasıyle memnun kaldı. Onun dürüstlüğü ve sadakati karşısında Hz.Muhammed'e gönlünü vermişti.
Hatice bu gönül sırrını samimi arkadaşı Nefise'ye açtı. Nefise de Efendimize gelerek, evlenmen için mal, cemal ve kemal sahibi bir kadın bulursan onunla evlenir misin? dedi. Efendimiz de; "Kimdir bu kadın?" diye sordu.
Nefise de;
-Ticaret ortağınız Hatice'dir, cevabını verdi. Rasülüllah Efendimiz onunla evlendi. Efendimiz 25, Hatice de 40'a yakın bir yaşta idiler. Bu evlilikten dört kız, iki oğlu oldu. Kızları; Zeynep, Rukiye, Ümmügülsüm ve Fatime'dir. Oğulları; Kasım ve Abdullah'tır.
Rasülü Ekrem Efendimiz yaşları 35 civarında iken sel sularından yıkılan Kabe'nin tamirine şahit olmuştu. Neticede "Hacer-ül esved"in" yerine konmasınıda niza (anlaşmazlık) çıkmış, niza kavga halini almış, iş kılıç çekmeye dayanmıştı. Kureyş'in en yaşlı zatı bir teklifte bulundu. Ertesi sabah Safa kapısından gelecek ilk zatın hakem olarak kabülü bunun hepsi yerinde buldu. Sabahleyin Kureyş'in ileri gelenleri toplanmış ilk gelecek zatı gözetliyorlardı. Hz.Muhammed'in geldiğini görünce hepsi sevindiler. Çünkü O'nun dürüstlüğünde asla şüpheleri yoktu.
Efendimiz Hacer-ül esvedi yaygın bir kilim üzerine koydu ve kabile reislerininde yaygının etrafından tutmalarını rica etti. Böylece taşı yerine taşıma şerefine hepsi nail olmuştu. Hacer-ül esved'i yerine kadar yükseldikten sonra onu yerine Efendimiz eliyle yerleştirdi. İşte böylece kan dökülmeside önlenmiş oldu. Efendimizin bu hareketi büyük bir takdire şayan oldu.
Müşrik Kureyş'inin Kabe'de 360 adet putları vardı. Bunlara tapıyorlardı. Bir kısım insanlarda putperestti. Bunlar hak dini arıyorlardı. Son peygamberin zuhuru bekleniyordu. Bunu önceden haber veren, Sük-i Ukaz'da bir deve üzerinde bir hutbe okuyan Kuss b. Saide olmuştur. Toplanan halka şöyle diyordu;
"Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz! İbret alınız! Yaşayan ölür, ölen fena bulur! Hadiselerin ardı arkası kesilmez. Dikkat ediniz, gökte haber var. Yerde ibret alınacak şeyler var. Allah'ın gelecek bir peygamberi vardır ki gelmesi pek yakın oldu. Ne mutlu o kimseye ki ona iman ede.. (uzun bir hutbe) Ne gariptir ki O hatibi dinleyenler arasında Sevgili Peygamberimiz (as) de vardı. Rasülüllah Efendimizin yaşı 40'a yakındı. Peygamber olmadan önce gördüğü rüyalar aynen meydana geliyordu. Ramazan ayı gelmişti. Zaman zaman Nur Dağı'ndaki Hira Mağarası'na gider orada tefekkürle Hakka ibadet ederdi. Ramazan 27. gecesi yine Hira Mağarası'nda idi. Bir Melek ona 'Oku' diye emir veriyordu.
(Devamı haftaya)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi