İklim Değişikliği ve Su


Geçmişte yazdıklarımıza geri dönüp bakmak, zihinsel gelişimimizi izlemek açısından yararlı oluyor. Bu, yaşanmış tarihin akışına bakarak “Bak, ben demiştim” gibi kendine pay çıkarıp övünmeden farklı bir şey… Gelişimi ve değişimi izlemek şeklinde düşünmek daha doğru… Çevre duyarlılığım hayli eskilere dayansa da, “Eskişehir’in Şifalı Sıcak Su Zenginliği” kitabımı yazarken su konusuna özel bir ilgi duymuştum. Su konusunda okuma ve yazma yaparken, ister istemez iklim olgusunu da gündeme almak kaçınılmaz oluyor.

Su gerçeğinin peşinde koşarken dünya iklimini etkileyen bazı olgularla karşılaştım. İlk elde onları sizinle paylaşmak isterim. Öncelikle; Birinci Sanayi Devrimi (Endüstri 1.0) ile birlikte sıcaklığın artmasına neden olan sera gazlarının yoğunluğunda yükselmeler oldu. Örneğin (bu yazıyı yazdığım tarih itibariyle) atmosferde 250 yıl öncesine göre karbon dioksit yüzde 30, metan yüzde 14 ve nitrik oksit yüzde 15 oranında arttı. Bu artışta kömür ve petrol gibi fosil temelli yakıtların kullanılması önemli bir faktör oluyor. Bundan başka tarımda kullanılan gübreleme teknikleri ile arazi kullanımındaki değişikliklerin de etkisi var. Önümüzdeki yüz yıllık sürede sıcaklığın 20 C kadar yükselebileceği öngörülüyor.

İklim değişikliğinin insan yaşamı için çok büyük değeri olan su kaynakları üzerinde ciddi etkileri olabileceğinden söz ediliyor. Nedir bunlar?

Tahminler arasında; yağışların alışılmış yerler, zamanlar ve miktarlar dışında öngörüsü oluşabileceği ilk sırayı alıyor. Sıcaklıklarda 2-4 C arasındaki değişimlerin yağışların yüzde 3 ile 15 arasında artışa neden olabileceğinden söz ediliyor.

Yukarıdaki yaklaşıma bağlı olarak yağışların bölgesel dağılımlarında dengesizlikler bekleniyor. Ayrıca dünyanın yüksek enleme sahip bölgelerinde kış aylarında yağış miktarlarında ciddi artışlar tahmin ediliyor. Bu öngörüye rağmen artan sıcaklık nedeniyle buharlaşmanın da artacağından bahisle akarsu rejimlerinde değişimler olması ihtimali doğuyor.

Dünyanın yüksek enlemli bölgelerinde akarsu debilerinde artış beklenirken bazı düşük enlemli bölgelerde (buharlaşma etkileri de eklenince) su akışlarında önemli miktarlarda azalmalar bekleniyor. Bu beklenti, Ekvator kuşağına yakın bölgelerin kuraklaşması (çölleşmesi) ve Ekvator’dan kutuplara doğru yaklaşılması durumunda yağışların aşırı artması biçiminde açıklanabilir. Dünyanın ısınmasındaki benzeri gidişin sürmesi, dünya ikliminde bu tür değişimlere denen olacak gibi gözüküyor.

Yağış rejimlerindeki değişimler ile artan buharlaşma etkilerinin yer altı sularını da net olarak etkileyeceği tahmin ediliyor. Bu durum, içme suyu ve tarımsal sulama suyu tedarik sistemlerini ciddi biçimde etkileyebilir. Bazı yörelerde yer altı sularında artış olurken bazılarında azalmalar ile karşılaşılabilir.

Küresel ısınma ve artan yağışlar ile taşkın ve sel olaylarında artış beklenir. Söz konusu doğal sorunların bazı bölgeler ciddi düzeyli sıklığa ulaşması muhtemeldir.

Yeraltı ve yer üstü su rejimlerindeki değişimler, su kalitesini de beklenmeyen (muhtemelen olumsuz) yönlerde etkileyecektir.

Suyun insanlık için önemi yadsınamaz ama önümüzde giderek büyümekte olan bir gizil sorun olduğu da ortadadır. Ülkemizin bu değerli ve giderek kıtlaşan kaynaklarını yitirmeden önce gerekli plan ve programları yaparak önlemleri almamız gerekmektedir. Bugünün “petrol savaşları”, yarının “su savaşları” olarak karşımıza çıkabilir. Hazır mıyız? İçme ve kullanma su fiyatlarındaki artış, akarsuların ve göllerin kuruması, yeraltı sularının kirlenmesi, obruk oluşumlarının artışı gibi olaylarla görünen mevcut durum, bunun aksini söylüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi