İletişim ve İlişki Üzerine



Sağlıklı bir ilişki, türü ne olursa olsun öncelikle zihinsel ve duygusal yönden tatmin eden bir ilişki demektir. Sağlıklı bir ilişki, insanın yaşamına olumlu yönde katkılar yapan, yaşam sürecinde onu ruhsal olarak destekleyen bir ilişki demektir. Hâlbuki sağlıklı bir ilişki kurabilmek için doğru iletişim kurabilmek gerekir. Doğru iletişimin iki ana amacı var: Anlamak ve anlatabilmek… Bir başka deyişle; anlamak ve anlaşılmak... Buna amaçları olan iletişim de diyebiliriz.

İletişimde temel ilke, öncelikle iyi niyet olmalıdır. Buna karşılıklı olarak anlamak ve anlaşılmak üzere olumlu yakınlaşmak diyebiliriz. Tehdit mesajı içeren iletişim içerikli yakınlaşmanın karşılıklı olarak kapıların kapanmasına neden olacağı açıktır.

Herkes iç dünyasını önce kendine saklamak ister. Daha ilk adımda karşımızdakine tümüyle açılmayı istemeyebiliriz. Bu, son derece olağandır. Ama açık, saydam ve anlaşılır olmaya da niyetli ve hazır olmalıyız. Bir iletişimin, dolayısıyla bir ilişkinin açık ve saydam olmasından, bunun karşılıklı güven yaratmasından daha keyifli ne olabilir ki...

Arkadaşlıkta beklenti olmaması kadar önemli bir diğer konu da karşılıklı güvendir. Aslına bakarsanız güven, tüm birlikteliklerin ana eksenlerinden birisidir. Arkadaşlıkta güven önemlidir. Bir arkadaşlığı doğru değerlendirmek için önce karşılıklı beklentileriniz olup olmadığını doğru kavramalısınız. Daha sonra karşılıklı güven ortamının oluşup oluşmadığından objektif olarak emin olmalısınız. Bu iki koşul sağlanmadan gerçek bir arkadaşlıktan söz etmek zordur.

Bir arkadaşlıkta bir diğer sihirli kavram karşılıklı saygı olmalıdır. Bilgiye saygı, deneyime saygı, emeğe saygı, insana saygı diye çeşitleyebiliriz. Eğer bir arkadaşlık iletişimi saygı ikliminde yapılmıyorsa ortada ciddi bir sorun var demektir. Saygı, önemli kişilik değerlerinden birisidir ve kısa zamanda öğrenilmesi zordur. Arkadaş olarak benimsediğimiz ‘saygı sorunlu’ bir kişiyi, değiştirmek kolay olmadığından ‘kaybetmek’ bazen daha hayırlı olabilir.

Hoşgörü, bir bilgelik özelliğidir. Bunu ‘sonsuz af’ ile karıştırmamak gerekir. Hoşgörü niteliği ile donanmış insanların bir arkadaşlık ilişkisinde çok daha başarılı olabileceklerini düşünürüm. Bir de empati var. Kendini başkasının yerine koyabilme özelliği. Bu da yaşamı doğru sindirmiş insanların güzel bir özelliği. İyi bir arkadaşlıkta paylaşılması gerekli özelliklerden bir diğeridir. Düşük hoşgörü topluluklarında insanlar, kolaylıkla birbirlerini kategorize ederler. Birbirleri hakkında kolayca yargılara varırlar. Ön yargılı olmak, karşımızdakini anlamamak için ‘ideal’ bir başlama yoludur. Böylece daha baştan iletişim kanalları tıkanmış olur.

Bir ilişkiye başlarken ilk yapmamız gereken, hem karşımızdaki insan hem de kendimiz hakkındaki ön yargılardan sıyrılmayı bilmektir. Bunu yapmadığımızda onu anlamak ve onun bizi anlaması bir hayalden öteye geçmeyecektir. Karşımızdakini anlamanın devamında onunla ilgili bazı sorumlulukları yüklenmek gelir. Bir ilişki gönüllü olarak başlayabilir; ama gönüllü başlayan birliktelik, hemen devamında sorumlu birliktelik olarak devam etmelidir.

Daha önce elini sıcak sobaya değmiş olanlar var. Eğer geçmişte olumsuz bir ilişki yaşamış isek ikinci kez girişimde bulunurken geçmişin acı izlerini silebilmek gerekir. Bu bağlamda size söyleyebileceğim en önemli yaklaşım, yaşamınızın öncelikle size ait olduğu ve yaparak veya yapmayarak kaybettiklerinizin de sizin kayıplarınız olduğudur. Tüm beklenmedik ihtimallere rağmen güneş doğudan doğmakta ve yaşam devam etmektedir. Yitirdiğimiz anları geri kazanmak mümkün değildir. Bugünkü zamanı, geleceğe depolamanın mümkün olmadığı gibi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi