Dinimizde hak olarak öne çıkan iki hak zikredilir.
a) Allah hakkı b) İnsan hakları. Allah hakkı; O'nun varlığına, birliğine inanmak O'na şirk, ortak koşmamak. Verdiği nimetlerine şükran kulluk borcu olarak ibadet ve taatte bulunmak. Allah'a hamd ve şükretmek.
İnsanların Hakkı:
1- Yaşama Hakkı: Kuşkusuz insan haklarının en başında yaşama hakkı gelir. İnsan hayatına kıymanın (öldürmenin) ne kadar büyük bir suç olduğu Kur'an-ı Kerim'de şöyle dile getirilmektedir.
".... Bir cana kıyan kimse sanki bütün insanları öldürmüş gibidir".
Ayni Ayetin devamında "Birine hayat veren kimsede bütün insanlara hayat vermiş gibidir" (Maide Suresi, Ayet 32, Sh:112)
Müslümanlarla savaş halinde bulunmayan diğer toplumlara mensup insanların hayatları da ilke olarak dokunulmazdır. (Buhari Cizye5)
İnsanın bizzat kendi hayat hakkına da saygı göstermesi gerektiğini emreden dinimiz 'intihar' ı kesiklikle yasaklamıştır.
2- Kişilerin şahsiyet ve onurlarının korunması:
Bu da temel bir hak olup İslam dini müslümanlara birbirlerinin ırz, namus, şeref ve haysiyetlerine saygılı olmayı emretmiştir. İslam ahlakında insanlarla alay etmek, küfür ve hakaret, gıybet, haset, iftira, işkence baskı gibi onur ve haysiyet kırıcı tutum ve davranışların yasak oldğunu gösteren pek çok Ayet-i Kerime ve Hadis'i Şerifler mevcuttur. Bunlarla kişilerin şahsiyet ve onurlarının koruması amaçlanmıştır.
3- özel hayatın gizliliği:
İnsanların birbirleri hakkında kötü zan beslemelerini ve birbirlerinin gizli durumlarını araştırmalarını yasaklayan (El hucurat Suresi'nin 9'uncu ayeti ve ayni şekilde evlere izin alıp selam vererek girmeyi emreder (nur Suresinin 27-28'nci ayetleri ve bir çok Hadis-i Şeriflerde insanların mahremiyetine saygı göstermenin bir görev olduğunu ifade eder.
İnsanları arkadan çekiştiken ve özel hayatlarını deşifre etmeye çalışanları ağır bir dille eleştiren Hz.Allah (c.c) bunları kıyamet günü rezil, rusva edeceği uyarısında bulunmuştur. (Hümeze Suresi Saif 600, Müsned: IV, 421)
4- Din ve vicdan hürriyeti:
İman, içten benimseme ve gönüllü inanma meselesidir. Asla baskı konusu olamaz. Nitekim İslamın ortaya çıkışı gerçek anlamda bir vicdan hürriyeti mücadelesi şeklinde olmuştur.
Kuşkusuz İslam, insanları imana davet etmekle birlikte bundan da önemlisi vicdanlar üzerine baskı yapılmasını şiddetle eleştiriyordu.
Müslümanlık karşısında baskıları anlatan Ayetlerin birinde; zorbaların insanlara "Bu Kur'an-ı dinlemeyin, okunuşu sırasında gürültü çıkarın, böylece belki ona galip gelirsiniz. (kuru gürültüyle Kur'an-ın sesini boğarsınız)" Fussilet Suresi, Ayet 26, Sh:478) diyorlardı.
İslamın ilk yıllarında gittikçe ağırlaşan bu baskılar karşısında Müslümanlar öncek iki defa Habeşistan'a sonra da Medine'ye göç etmek zorunda kalmışlardır.
Günümüzde ise komşumuz Suriye'de onbinlerce müslümanın öldürülmesine Arakan'da Muyanman'da yoksul, masum Müslümanlara yapılan işkence ve ölümlere, Orta Afrika'da alenen katledilen yüzlerce müslümanın öldürülmesine AB, BM ve ABD alenen seyircidirler.
21.yüzyılda inançları sebebiyle öldürülen onbinlerce müslümanın din ve vicdan hürriyeti yokmudur? Maalesef günümüzde dindarlarla haçlıların savaşları soğuk savaş olarak devam etmektedir. Birgün gelecek bunların hesabı ilahi huzurda görülecektir.
Hoşçakalınız.