Gecelerin en yücesi Kadir Gecesidir. Kadir Gecesi hakkında Yüce Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de özel bir sure indirmiştir. Buyuruyor ki, "Biz onu (Kur'an-ı) Kadir gecesinde indirdik. (1) Kadir gecesinin ne olduğnu sana haber veren oldu mu? (2) Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır (3) Zira o gecede her iş hakkında bir takım emirler alarak Rablerinin izniyle Melekler ve Ruh (Cebrail) yeryüzüne inerler (4) O gece selamettir, esenliktir. Fecrin doğuşuna kadar devam eder (5)" (97.Sure, Sh:597)
Bin aydan (83 seneden) hayırlı olan Kadir Gecesinin Ramazan ayında olduğu kesindir. Hz.Allah (c.c) buyuruyor ki: "Ramazan ayı ki Onda Kur'an indirildi" (Bakara Suresi- Ayet 185- saife 27)
Rasulüllah Efendimiz buyuruyor ki, "Kim Kadir gecesini inanarak ve sevabını Allah'dan bekleyerek ihya (ibadetle) geçirirse geçmiş günahları affolur." (Buhari Müslim)
Rahmet Peygamberi Efendimiz, "Kadir Gecesini Ramazan ayının son on günün tek gecelerinde arayınız" buyuruyor. (Buhari) Bu geceler: 21-23-25-27-29 hatta 17-19 geceleridir. İslam toplumu 27.geceye kafayı takmışlardır.
Kadir Gecesi her sene 27.gecesinde olmaz. Bu yanılgı ve gafletten uyanmalı ve aymalıyız. Kendimizi kandırmayalım. Cenab-ı Hakkın bu mübarek geceyi gizlemesi, Ramazan ayının son yarısının her tek gecesini Kadir Gecesi bilerek o geceleri bol bol ibadet ederek Rabbimizin rızasını elde etmeye çalışmak içindir.
Kadir Gecesi kader gecesidir. Önümüzdeki bir yıl içinde meydana gelecek doğacak, ölecek olanların, meydana gelecek savaşların, kıtlığın, bolluğun ve önemli hadiselerin kararları Rabbimiz tarafından bu gece hükme bağlanır. Tahakkuku ve infazı için görevli meleklere (Cebaril, Azrail, Mikail ve İsmail) (İsrafil değil) verilir.
Ramazan ayının onbir ayın sultanı yapan, Kadir Gecesi'nin Ramazan ayında bulunmasındandır. Kadir gecesini bin aydan (83 seneden) faziletli olmasının sebebi, Kur'an-ı Kerim'in bu gece indirilmeye başlamış olmasındandır. Öyle ise tek mesele Kur'an-ı Kerim'in kutsallığı ve önemidir.
Müslaman Kur'ana teslim olmalı, hayatını ona göre düzenlemeli. Yüce Rabbimiz buyuruyor ki; "Bu Kur'an, Rabbinin izniyle insanları, zulumattan (delaletten, karanlıklardan) aydınlığa yani herşeye galip ve övgüye layık olan Allah'ın (c.c) yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kapdır. (İbrahim Suresi Ayet1, S: 254)
Kur'an-ı Kerim'deki ilahi emirler insanlığın selamet ve saadeti içindir. Ona inanan onunla amel eden ve hayatını ona göre düzenleyen insan, şu fani dünyada huzura, ahirette de ebedi saadete erer. Kur'an'a karşı ilk vazifemiz, Onun ilahi son kutsal kitap olduğuna inanmak, onunla amel etmek, onu öğrenmek, okumak aslından okumaktır.
Kur'an Arap lisanı üzeredir. O Latin harflerle yazılmaz. Çünkü Kur'an harflerinin bir kısmı Latincede yoktur. Örneğin Kur'an da (sin) ve peltek okunan üç noktalı (se) harfi, birde (sad) harfi vardır. Bu üç harfin Latincede karşılığı sade (s) harfi vardır.
Bu harfler bulundukları kelimede ayrı ayrı manalar ifade ederler. Mesela "isim" kelimesi Kur'an harflerinden (sin) harfiyle yazılırsa ad, isim anlamı ifade eder. Aynı kelime üç noktalı peltek (se) ile yazılırsa günah manasına gelir. (sad) harfiyle yazılırsa bir başka mana çıkar. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Sözün özü: Kur'an-ı Kerim Latin harfleriyle yazılmaz, okunmaz vebali vardır. Allah'ın kelamı kadimi ancak kendi lisanı üzere yazılır ve öyle okunur.
Rasülüllah Efendimiz (a.s) "Sizin en hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir.' (Buharî)
Müslüman onları mutlaka öğrenmeli ve ezberlemelidir. Örnek; Fatiha Suresi, İhlas Suresi, Ayetel Kürsi (Sh:41) ve sabah ve akşam namazlarının arkasından okunan Sh:547 deki Haşir Suresi'nin sonundaki üç ayet (Hüvallahüllezi) diye başlar. Bir Hadis-i Şerifte bu üç ayeti sabahleyin okuyan kimseye Hz.Allah (c.c) akşama kadar bağışlanmasını dileyen yetmiş bin melek görevlendirir. O kimse o gün ölürse şehit olarak ölür. Akşamleyin okursa yine böyledir. (İzahlı Kur'an Meali Sh:547)
Hoşçakalınız.