Kentte Mekânı Geliştirmek ve Değişim



Kent rantına odaklanan düşünce; caddeleri, sokakları, meydanları ve parkları önemsiz ve değersiz görür. Bu tür düşünceler, sadece yapılardan kaynaklanan rantın çoğaltılmasına odaklanır. Boş bulduğu ya da eskinin yıkıldığı her alana çok daha yüksek ve yoğunluklu binalar yapmak ister. Planlamanın tarihten süzülüp gelen bir anlayış haline dönüşmediği yerleşimlerde kentin soluk alma yerleri olan yeşil açık alanlar ise –mümkün olabilirse– ancak binalardan arta kalan boşluklarda oluşur.

Yapılar ve Açık Alanlar
Günümüzde iki tür kentsel değişim izliyoruz. Bunlardan birincisi, ekonomik ve sosyal albenisini kaybeden, mekânsal ve demografik yenilenme enerjisini yitirip küçülen kentlerdir. İkincisi ise yaşadığı hızlı kentleşme süreci nedeniyle dikey ve yatay eksenlerde değişip büyümekte olan kentsel yerleşimlerdir.

Hızlı kentleşmenin yaşandığı yerleşimlerde yeni binaların yapımı nedeniyle caddelerin, sokakların ve boş alanların hızlı değişimine tanık oluyoruz. Az ve orta gelirli topluluklar için yapılan toplu konut kümeleri, kentin konut sorununu çözmeye çalışırken, diğer yandan da farklı toplum kesimleri arasındaki boşluğu ve ayrışmayı büyüterek yeni sorun kaynakları yaratıyor.

Geleneksel yerleşim bölgeleri bir seferde yıkılıyor; yerine birbirinden uzun mesafelerle ayrık düzende çok yüksek gökdelen tipi yapılar alıyor. Toplu konut düşüncesindeki mantık, kentteki okullar ve resmi kurumlar için de yürütülerek adeta surlarla çevrilmiş özel bölgeler olarak düzenleniyor. Sayıları giderek artan ‘zengin gettoları’ bu konuda zaten en seçkin örneklerden birisini oluşturuyor.

Buradaki temel sorun, kentsel yaşamı girişimli bir bütün haline getirmek yerine kentte ayrışmış bölgeler ve topluluklar yaratma yanlışıdır. Yapılan hata, kentin konu ve sorunlarına tek tek ve ilişkisiz biçimde yaklaşmaktan kaynaklanıyor. Kent bir bütündür. Dolayısıyla geliştirme sürecinde de kent; ayıran, ayrıştıran değil, bütünleştiren olmalıdır.

Kentsel Değişim ve Gelişim
Her kentin kendine has özellikleri var. Bu nedenle hangi tür mimarinin ve planlamanın kendi özüne ve biçimsel dokusuna uygun olduğu üzerinde bütüncül olarak düşünülmesi gereken bir konudur. Ama her durumda tercih edilen yapılaşma anlayışının kentte kamusal alanların oluşmasına, varlığına ve sürdürülebilirliğine imkân vermesi gerekir.  Kent, bütünü ilgilendiren konularda –makamları ve unvanları her ne olursa olsun– kişilerin beğeni tercihleri ile yol alamaz.

Cadde ve sokak bağlamında geliştirilen mimari, kentin ‘kumaşı’ diyebileceğimiz mevcut dokusuna ve insan ölçeğine uygun olmalıdır. Kent daha yoğun biçimde bir arada yaşamak anlamına geldiğine göre kentsel gelişim komşuluğun ve birlikte yaşamanın canlılığına da saygı göstermek zorundadır.

özellikle ‘artifakt’ olarak isimlendirebileceğimiz kütüphane, müze, kongre salonu veya ‘devlet kapısı’ büyük yapıların yapılmasında kentsel birlikte yaşamın canlılığının ve akışkanlığının engellenmemesine özen göstermek gerekir. Bu tür büyük yapıların oluşturulmasında kentsel canlılığı sürdürülebilir kılmak için çok amaçlı kullanımın göz önünde bulundurulması beklenir. Bu kuralların çiğnenmesi durumunda kentin ve nüfusun bölümleri görünür veya görünmez duvarlarla –bir kez daha– ayrılmış ve ayrıştırılmış olur.

Gelenek ve Kentsel Gelişme
Kentlerde önemli alanlardan birisi, tarihten süzülüp bugüne erişebilmiş olan geleneksel semtlerdir. Bu tür alanların bölgenin tarihi yapısı ile uyumlu bir şekilde geliştirilmesi gerekir.

Kentin değişik alt bölgelerini bütünsel kimliğe uygun geliştirirken diğer yandan tek tek fiziksel mekânların da bu anlayışa uyumlu olması gerekir. Binalarda uygunsuz renklerin, uzantıların, süslemelerin veya dışarıdan görülen aksesuarların kullanımın önüne geçilmelidir. Genel kabul görmüş ‘kimliğin korunması anlayışı’ çerçevesinde yurttaşlar, fiziksel mekânın içini kendi ihtiyaçlarına uygun olarak düzenleyebilmekle birlikte dış görünümde bütünsellik kuralına uygun olmak zorundadırlar. Belli bir tarihe sahip çağdaş kentlerde izlediğimiz durum budur.

(Devamı var.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi