6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

Kitaplara, Ahiret'e ve kadere iman

Kitap sözlükte "yazmak ve yazılı belge" anlamına gelir. Terim olarak ise Hz.Allah Teala'nın kullarına yol göstermek ve aydınlatmak üzere Peygamberine vahyettiği sözlere ve bunun yazıya geçirilmiş şekline denir.
Allah (c.c) tarafından indirilmiş olduğu için "Semavi Kitaplar" da denir. Son peygamber Efendimiz Hz.Muhammed'e Kur'an, Hz.İsa' peygambere İncil, Hz.Musa Peygambere Tevrat, Hz.Davut Peygambere de Zebur isimli kitap gönderildi.
Yüce Rabbimiz(c.c) bir Ayet-i Kerime'de şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler, Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam mânasıyla sapıtmıştır" (en-Nisâ Suresi A:136, Sh:99)
İlâhî kitaplar konusu Allah'ın kelâm sıfatı ile ilgilidir, bu sıfatın eseridir. Peygamberlerine vahiy yoluyla bildirildiği mesajının ortaya çıkmış şeklidir.
Tevrat, Zebur ve İncil ise zamanla insanların iyi veya kötü niyetli müdahaleleri sonucu değişikliğe ve bozulmaya uğramıştır. Allah'ın vahyettiği şekilde varlığını korumuş, hiçbir bozulma ve değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar da bu özelliğini sürdürecek olan yegâne kitap Kur'ân-ı Kerîm'dir:
Muhafazası konusunda teminat veren Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik. Elbette onu yine biz koruyacağız" (el-Hicr Suresi A:9, Sh:261)
Hz.Rabbülalemin, mü'min olabilmek için Hz.Peygamberimize indirilen Kur'an'a uymayı ısrarla vurgulamıştır. Önceki peygamberlerden, Hz.Adem'e 10 sayfa, Hz.Şit'e 50 sayfa, Hz.İdris'e 30 sayfa, Hz.İbrahim'e 10 sayfa indirilmiştir. Bugün bu sayfalardan elimizde hiçbirşey yoktur.
Ahirete iman: Âhiret, sözlükte "son, sonra olan ve son gün" anlamlarına gelir.
Terim olarak âhiret, İsrâfil'in (a.s.) Allah'ın emriyle, kıyametin kopması için sûra ilk defa üflemesiyle başlayacak olan ebedî hayata denilir. İsrâfil (a.s.) sûra ikinci defa üfleyince insanlar diriltilip hesaba çekilecek, sonra dünyadaki iman ve amellerine göre ceza ve mükâfat görecek, cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme girecek ve orada kalacaklardır. (İbrahim Suresi A:48, sh:260)
Yuvarlak dünyamız ahirette dümdüz bir şekil alacaktır. (Taha suresi A:105-106-107, sh:318)
Âhirete iman, iman esaslarından olup genellikle Kur'an'da "el-yevmü'l-âhir" (son gün) şeklinde, Allah'a imanla yan yana zikredilmiştir. Bu da ahiret inancının iman esasları arasında çok önemli olduğunu göstermektedir.
Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Fakat siz (ey insanlar) ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz" (el-Ala suresi A:16-17, Sh:591)"...Şüphesiz bu dünya hayatı geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak bir yurttur" (el-Mü'min Suresi A:39, Sh:470) Mealindeki Ayetlerle Yüce Rabbimiz bizleri ikaz ederek ahirete iman etmeye davet etmektedir. Hz.Peygamberimiz (a.s) birçok Hadis-i Şerifleriyle kabir hayatı, mahşer, hesap, mizan, sırat, şefaat, cennet ve cehennemi anlatır. Konu ile ilgili çok sayıda Hadisleri bulunmaktadır.
Kaza ve kadere iman: Kader sözlükte "ölçü, miktar, bir şeyi belirli ölçüye göre yapmak ve belirlemek" anlamlarına gelir. Terim olarak "Yüce Allah'ın, ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, ezelî ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi" demektir. Allah'ın ilim ve irade sıfatlarıyla ilgili bir kavram olan kader, evreni, evrendeki tüm varlık ve olayları belli bir nizam ve ölçüye göre düzenleyen ilâhî kanunu ifade eder.
Sözlükte "emir, hüküm, bitirme ve yaratma" anlamlarına gelen kazâ, Cenâb-ı Hakk'ın ezelde irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı gelince, her birisini ezelî ilim, irade ve takdirine uygun biçimde meydana getirmesi ve yaratmasıdır. Kazâ Allah'ın tekvîn sıfatı ile ilgili bir kavramdır.
Kader ve kazâya iman Yüce Allah'ın ilim, irade, kudret ve tekvîn sıfatlarına inanmak demektir. Bir başka deyişle bu sıfatlara inanan kimse, kader ve kazâya da inanmış olur. Bu durumda kader ve kazâya inanmak demek, hayır ve şer, iyi ve kötü, acı ve tatlı, canlı ve cansız, faydalı ve faydasız her ne varsa hepsinin Allah'ın bilmesi, dilemesi, kudreti, takdiri ve yaratması ile olduğuna, Allah'tan başka yaratıcı bulunmadığına inanmak demektir.
Hz.Allah'ın ezeli manada birşeyi bilmesinin kulun irade ve seçimi üzerinde zorlayıcı bir etkisi yoktur.
Bir başka ifadeyle söylersek biz, Yüce Allah bildiği için belli işleri yapmıyoruz. Bizim bu işleri yapacağımız, O'nun tarafından ezelî ve mutlak anlamda bilinmektedir. Allah, kulu seçen ve seçtiklerinden sorumlu olan bir varlık olarak yaratmış, onu emir ve yasaklarla sorumlu ve yükümlü tutmuştur. Kul çalışır iradesiyle bir işi yapıcıdır. Cenab-ı Hak da onun istediği şeyi yaratıcıdır. Kul kâsip, Mevlâ hâlıktir. Sevgili okurlarıma üç yazım ile en önemli görevimiz imanı yazdım. Mücibiyle amel edile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi