Dinimiz İslamın korunmasını, muhafazasını emrettiği beş ana esası herkesin bilmesi zaruru görülmüştür
1- Dinin muhafazası: Dinin muhafaza edilmesi demek onun aslı, hakikati akıllara ve gönüllere ışık tutan sadeliği ve güzelliği ile öğrenilmesi, bilinmesi ona iman edilmesi ve ameli olarak hükümlerinin yaşanması ve insanlara tebliği demekir. İslam dini özet olarak "Hz.Allah'ın (c.c) buyruklarına tazim etmek, onun yarattıklarına (mahlukatına) şefkat ve merhamet etmektir. Kutsal dinlerin son halkası İslamdır. Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde şöyle buyurur:
"Allah katında (makbul) din İslamdır" (Ali İmran A:19)
"İslamdan başka din arayan kimsenin aradığı, bağlandığı din makbul olmaz. İslamdan başka dine mensup olanlar ahirette büyük zarardadır"(Ali İmran A:85)
İnsanın huzuru, hakiki medeniliği iman ve irfan ile İslamın emirlerini yerine getirmekle gerçekleşmiş oluyor. Ve böylece dünya ve ahiret saadeti kazanılmış olur.
Din, insanları en mukaddes duygu ve düşünceler ile kardeşliği, milli vicdanı vücuda getiren en köklü en kuvvetli bir amildir. İslam dininin emirlerinin yerine getirilmesinden uzak bir hayat sürerek yaşayan ahirete imansız gidenlerin ahirette ebedi cehennem azabına mahkum olacakları asla unutulmamalıdır.
2- Aklın korunması: Aklın korunması demek ona zıt olan ve zarar verecek şeylerden insanın sakınması ve uzak durmasıyla mümkündür. İnsanın insanlığı, şahsiyeti, sorumluluğu akl-ı selimi iledir. Bunun için İslamiyette akla zarar veren alkol, esrar, kokain v.s. gibi şeylerin yenilmesi içilmesi haram kılınmıştır.
Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurur:
"Ey İman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (anıtlar) fal ve şans okları pisliktir, şeytan amelidir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz" (Maide Suresi A:90, Sh:122)
İnsandan akıl kaldırıldığı takdirde o yeryüzündeki canlıların bulunduğu seviyeden daha aşağı bir dereceke indirilmiş olur. Bunun için aklın muhafaza edilmesi, gerçek bilgi, isabetli bir eğitimledir. 1 Mart Yeşilay Haftası'nda yapılan konuşma ve açıklamalara dikkat edip söylenenlerin tutuması gerekmektedir. İnsanın şerefi, haysiyeti, dindarlığı akılla kaimdir. Aklı olmayanın dinide olmaz. Alkol bir zehirdir. Ona bağımlı olanların yıktığı yuvalar, öldürdüğü insanlar trafikte sebep olduğu kazalarla işlediği cinayetler, yetim- öksüz bıraktığı yavrular hergün yazılı basında, TV. ekranlarıda üzüntüyle seyredilmektedir.
3- Neslin mufafazası: Bunun muhafazası için aile esastır. Aile hayatına zıt olan herşeyi İslam dini haram kılmıştır. Nikah, insan neslinin bakasına muhafazasına imkan veren en temiz yol, en doğru ve adil esastır. Nikah dışı her çeşit ilişkinin, zinanın haram kılınmasının başta gelen hikmetlerinden biri de insan neslinin muhafaza edilmiş olmasıdır. Zina ve zinaya sebep olaak şeylerden uzak kalınması ile nesil mufaza edilmiş olur.
Yüce Rabbimiz (c.c) Kelam-ı Kadiminde buyuruyor ki; "Zinaya yaklaşmayın. O yol hayasızlık ve çok kötü bir yoldur" (İsra Suresi 32-Shf:284)
Ayet-i Celilede zinaya yaklaşmayın buyurulması flörtün yasaklığını ifade eder. Kadın ve erkek başbaşa kalınca şeytan onları zinaya götürmek için vazifelidir. Fuhuş, fert ve toplum sağlığını tehdit eden afetlerdendir. İlahi bir hikmettir. Zina cürmü (suçu) işleyenlerin ömürleri genellikle kısa olur. Yüzlerindeki manevi nur silinir. Rızıkları geçimleri daralır. Basiretleri (gönül gözleri) kapanır. Çünkü haysiyet ve şerefleride yıkan fuhuş kişi için her fesadın ve musibetin sebebi olur.
4- Nefsin (hayatın) muhafazası: İnsanın muhteremliğinin bilinmesi hayatın korunmasıyladır. İslamiyet insan canına kıymayı, onun hayatını söndürmeyi şirk ve inkar gibi ağır bir cürüm saymıştır. Nefsin korunması, insana onun hayatına şahsiyet ve hukukuna azami saygıyı (Allah'ın buyruğuna uyarak) göstermekle olur.
Hz.Allah (c.c) Kur'anında buyuruyor ki; "Kim bir insanı bir kimseye veya yeryüzünde çıkardığı bir fesadın karşılığı olmadan öldürürse o kimse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir insanı ihya eder (onun hayatını kurtarırsa) o kimsede bütün insanlara hayat vermiş gibi olur" (Maide Suresi Ayet 32)
5- Malın korunması: Malın korunması, onun meşru yollardan kazanılması ve yine meşru yerlere harcanması ile olur. Malın muhafazası cimrilik ve israftan uzak kalmak suretiyle ve malı insan ihtiyacına yerinde ve usulüne uygun olarak sarfetmek mümkün olur. Cimrilik yapıp onu elde tutmak veya helal haram demeden mal derlemek, malı korumak değil Cehenneme hazırlıktır.
Sevgili Peygamberimiz (a.s) bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurur: Kıyamet günü Ademoğlu, Rabbinin huzurunda beş şeyden sorulmadıkça ayağını olduğu yerden ayıramaz. 1- Ömrünü nerede tükettiğinden 2- Gençliğini nerede çürüttüğünden 3- Malını nereden kazandığından (helalden mi haramdan mı)
4- Malını nereye sarf ettiğinden 5- Bilgisi ile nasıl amelde bulunduğundan. Bilgisiyle kimleri hidayete kurtuluşa çağırıp çağırmadığından sorulacaktır.(Tirmizi cilt4, saife 612 Hadis No:2416. Kahire 1962)
Hoşçakalınız.