Küçük Esnaf Olmak Şimdi Daha Zor...


 


Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünyada iş-işletme ekosistemleri ciddi zararlara uğradı. Pek çok sektörde iş hacmi daraldı. Salgının etkileri sanayiden hizmetler sektörlerine kadar pek çok alanda derin olumsuz etkiler yaptı. Sayısız insan kalıcı veya geçici olarak işlerini kaybetti. çalışanlar ve emeklilerin geçim yükü arttı. EN büyük zarara uğrayan kesimler arasında küçük ve mikro işletmeler, bir başka deyişle değişik büyüklüklerdeki esnaf ve zanaatkârlar ön sıralarda yer aldı.


 


Yaşadığımız salgın gibi kapsamlı bir kriz oluştuğunda, esnaf ve zanaatkâr sorunları için alışılmış birkaç önlem gelir akla… Kamunun ilk aklına gelen, sabun köpüğü misali olan ‘nefes kredisidir’. Meslek odaları ise sadece ‘ondan bundan’ şikâyet etmekle yetinirler. Hâlbuki küçük veya mikro işletmenin, esnafın önceliği ise iş yapabilmektir. Her zaman mesleği temsil ettiği iddiasındaki odalar ve sivil toplum kuruluşları ise bu işletmelere ‘iş yapabilme’ için yardımcı çözümler üretmekten çok uzaktadır. Hatta kendi üyeleri ile etkileşime geçip ortak çözümler ve paydalar bulma çabasında bile olmazlar. örgütlerimizin en usta becerisinin ‘laf üretmek’ olduğu bu gibi durumlarda bir kez daha doğrulanır.


 


İşletme ekonomisi büyük bir hızla değişiyor. Küreselleşmenin etkilediği alanlardan bir başkası küçük ticaret oldu. Bu bağlamda; son yıllarda Türkiye’de açık olarak görünen değişimlerden birisi, perakende ticaretin yapısında olmakta… Franchise denilen markalı yetkili satıcılık, zincir mağazalar ve büyük alışveriş merkezleri gibi organize perakendecilik türleri giderek yaşamımızda daha fazla yer tutmaya başladı. Buna karşılık küçük tüccar veya esnaf olarak isimlendirilen kesimlerin perakende ticaret içindeki payları giderek düşüyor.


 


ülke ekonomisinde yaşanan krizler ve bunların bugüne uzayan sonuçları, istikrarın dışarıdan gelecek paraya bağlı olması ve uygulanan ekonomik program nedeniyle küçük ticaret kesiminin pek rahat olmadığını biliyoruz. ‘Geleneksel’ alışkanlıklarından kurtulma zorlukları çeken küçük ticaret mensupları, organize perakendeciliğin yoğun atakları ile birlikte kendilerini tam bir çıkmaz içinde hissediyorlar. Bu kesimde bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaşandığını söylemek, bir kehanet sayılmaz.


 


Geleneksel perakendecilik olarak tanımlanan küçük tüccar ve küçük esnafın yaşadığı olumsuzlukları hatırlayalım. Bu işletmelerin ürün gamı olarak isimlendirilen mal ve hizmet çeşitliliği zayıf… Artan müşteri isteklerini karşılayacak ölçü ve hızda ürün çeşitliliğini sunamıyorlar. Tanıtım, teşhir, dükkân düzenleme ve benzeri konularda neredeyse sıfır performans düzeyinde. Genelde aile üyelerinin hizmet verdiği bu işletmelerde çalışanların nitelik ve eğitim düzeyleri düşük. Pek çoğunda bilgi çağının gerektirdiği bilişim, iletişim araçları ile iş modelleri kullanılmamakta Bu özelliklere sahip bir küçük perakende kesiminin, organize perakendecilik devleriyle savaşması mümkün değildir.


 


Küçük perakendecinin bu ağır sorunların oluşturduğu yükün altından kendisinin kalkmasını beklemek haksızlık olur. Bu sektörün yeniden yapılanmasında başta devlet olmak üzere meslek odalarına da ciddi görevler düşmektedir. Ama ne yazık ki, devletin küçük perakende ticarete bakışı ve algısı, bu işletmelerin vergi kaçakçıları olduğu yönündedir. Devletin denetim ve vergi toplama birimlerinin son yıllardaki tutumları, bu anlayışın bir ispatı niteliğindedir. Kamu, bu sektörde bir iyileştirme sağlayıp daha yüksek vergi almayı hedefleyeceğine, kayıt dışı ile mücadele iddiasıyla uyguladığı baskıcı rejimle adeta bu sektörü yok etmeye yönelmektedir. Diğer yandan vergi kaçağının büyük delikleri, katlamaya devam ediyorlar.


 


Esnafa ilişkin meslek odaları ise ah-vah türündeki şikâyetlerin ötesine geçip sektörün yapılanması konusunda adım atamıyorlar. Sektörün hiza önderleri sayılabilecek meslek odalarına şu an gerçekleştirdiklerinden –yani ağlayıp sızlanmaktan– daha fazla görevler düşmektedir. Küçük perakendeciliğin yaşamımızda alacağı bir yer her zaman vardır. Ama gerçek şu ki, küçük ve mikro işletmelerin, esnafın reel anlamda acilen yapılanmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Bu yapılmadığında ise sadece ülkedeki işsizliğe katkıda bulunuyor olacağız.


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi