KUR'AN'A GÖRE KUR'AN-1

Son haftalarda Peygamberlerle ilgili yaptığım açıklamalarda, bütün Peygamberlerin aslında birer görevli olarak ve insanlara Dünya Okulunda eğitim görecek Ruhlar ile uyacaklarına dair 7 konuda yaptıkları anlaşma maddelerini hatırlatmak amacıyla birer yol gösterici /hüden /mehdi /mürşid olarak zaman zaman gönderilmiş olduklarına değinmiştim (Bakara-38. Hepinizin alt Cennet'ten çıkarılıp Dünya'ya gönderilmenizi söyledik ama, zaman zaman Benim buyruklarımı size anlatan yol gösterici /hüden /mehdi elçiler /peygamberler gelecektir. Göndereceğim bu yol göstericilere uyanlar ve bildirdiklerimi kabul edenler için bir korku olmayacak ve onlar üzülmeyeceklerdir).  Yine son Peygamber olan Hz. Muhammed de dahil bütün Peygamberlerin insanlara hitap etmek üzere birer yol gösterici /hüden /mehdi /mürşid olarak görevlendirildiklerini ve zamanlarının toplumsal gelişmişlik ve bilinçliliği ile sosyo-ekonomik yapılarına uygun muhkem /değişmez ana kurallar yanında müteşabih /değişken araç yöntemleri içeren önceleri sahifeler, sonra da kitaplar şeklinde tebliğ ettiklerini açıklamıştım.


       Son Peygamber olan Hz. Muhammed gibi, bütün insanlara sunulan ve sorumlu tutulup sorgulanacakları Kur'an son vahiy kitabı olmuştur (Ahzab-40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirisinin öz babası değildir. O, Allah'ın elçisidir /resulüdür ve nebi olanların sonuncusudur ve şunu iyice bilin ki Allah, her şeyi de en iyi bilendir. Zuhruf-44. Ya Muhammed! Şunu da bilesin ki bu Kur'an, Sana ve toplumuna anlayıp düşünecekleri bir uyarıcıdır /bir zikirdir ve hepiniz O’ndan sorumlu tutulacaksınız. Hesap günü de onun muhkem /değişmez ana mesajlarını uygulayıp uygulamayışınız yönünden değerlendirilip sorgulanacaksınız). Ancak Casiye-28 nci ayette Mahşer'de, herkesin kendi iman etmiş olduğu kitaptan sorgulanacağına vurgu yapılmıştır ve bu duruma göre hiç kimsenin bir başkasını inanmakta olduğu kitap nedeniyle eleştirmesi veya düşmanca davranması değil, hatta ötekileştirmesi bile yasaklanmış olmaktadır (Casiye-28. O gün her toplumu diz çökmüş halde görürsün. Ve her toplum önce tabi tutuldukları kendi vahiy kitabı ile çağrılacak ve hesaba çekilecek).


       İnsan olarak Hz. Muhammed son Mehdi, Mesih ve Mürşid olduğuna göre, geriye kalan Kur'an, aynı zamanda ebedî ve tek yol gösterici özelliği ile beklenen değil, her zamanın tek hüden /mehdi /mesih ve mürşid demektir ve böyle olduğu Yunus-111 nci ayette belirtilmiştir (Yunus-111. Yemin olsun ki, daha önceki elçilerin ve halkların hikâyelerinde /kıssalarında, ilim sahipleri için ders alınacak pek çok ibretler vardır. Bu Kur'an, uydurma ve iftira dolu ve boş bir hadis /söz değildir. Aksine bu hadis /Kur'an, kendisinden önce gelen kitapları onayl­ayıp doğrulayan, her şeyin ayrıntılı açıklaması ve inananlar için de bir yol gösterici /hüden /hidayete erdirici /mehdi ve Rahmettir).   


       Zaten Hz. Muhammed'e indirilen ve insanlara tebliğ etmesi istenen Kur'an, Peygambere verilen tek mucize olmuştur (Ankebud-51. Bu kitabı Senin aracılığınla indirmiş olmamız ve kendilerine tebliğ etmen bir mucize olarak onlara yetmez mi?..... Ra’d-7. Küfre sapmış olanlar yine akıllanmıyor ve "Muhammed eğer peygamber ise, Rabbinden bir mucize ile gelmesi gerekmez miydi?" diyerek küfürleri için bahaneler arıyorlar. Hâlbuki Senin asıl görevin sadece uyar­mak ve doğru yolu bildirmekten ibarettir. Ve her toplumun Senin gibi mutlaka bir uyarıcısı ve yol göstericisi olmaktadır).


       Bu duruma göre, Hz. Muhammed ile bir kişi aracılığı ile Din denilen kuralların vahyedilip insanlara tebliğ edilmesi uygulaması bitmiş, yine din adamı denilen kişilerin varlığına da son verilmiş ve din kurallarının artık her insanın doğrudan Kur'an'dan öğrenmesi dönemi başlamıştır. Bunun bu şekilde olacağına Al-i imran-103 ncü ayette vurgu yapılmıştır. Al-i İmran-103 ncü ayete baktığımızda, son vahiy kitabı olması nedeniyle, Allah'ın son tutunulacak ip olarak sadece Kur'an'a, dolayısıyla da O'nun aracılığı ile bildirilmiş olan muhkem /değişmez ana hükümler bütünü demek olan İslam dinine sımsıkı sarılmamızın istendiğini görüyoruz (Al-İmran-103. Birlik halinde Allah'ın ipine (tek ilâhlı İslâm dinine ve son ders ve dine davet  kitabı olan Kur’an’a) sımsıkı sarılın ve bu konuda anlaşmazlıklara saplanıp gruplara bölünmeyin). Bu ayete dayanarak Mevlana şu sözü ile konunun önemine dikkat çekmiştir (Ey inatçı! Sende yukarı çıkmak arzusu olmayınca Allah’ın ipi olan Kur’an’ın suçu yoktur (Mesn-3, 4210),  Ayıp ve noksanı din ayetlerine yükleme, ayıbı ve kusuru kendinden bil (Ms-4:3746).


       Fatır-32 nci ayette, bir mehdi, mesih ve mürşid olarak tutunulacak tek ip olan Kur'an'ı anlatmak veya ana dilleri ile topluma sunmak üzere "Kur'an Mirasçıları" olacağı belirtilmiştir (Fatır-32. Ya Muhammed! Senden sonra da Kur'an'ı, kullarımızdan seçtiğimiz bazı kimselere miras bırakmışızdır. Fakat Kur’an’daki buyruklarımızı bilmelerine rağmen, kimi yanlış yola sapıp kendi nefslerine zulmedecekler, kimi orta yolu tutacak, kimi de Allah'ın izniyle en iyisini yapmada örnek olacaklardır. İşte Allah’ın en büyük lütfü bunlara olacaktır). Ayette, Kur'an mirasçısı konumunda olacakların 3 farklı davranış gösterecekleri belirtildiğine göre "Kur'an'ı kim anlatırsa anlatsın, ilgili ayet istenecek. Mirasçı konumunda olan, Kur’an dışı konuşmayacak ve dini kural eklemeyecek, gizlemeyecek veya değiştirmeyecek, Kur’an’ı ana dil ile anlatacak, tercüme edecek ve hiç kimsenin iman değerlendirmesini yapmayacak, Kur'an'ın muhkem ve müteşabih olmak üzere iki tip mesajlı olduğunu açıklayacak". örneğin En'am-114-115 ve Maide-3 ncü ayetlerde Kur'an ile din kurallarının tamamlanmış olmaları nedeniyle artık ek kurallara gerek kalmadığına, yoksa şirk koşma sayılacağına değinilmiştir (En'am-114. Ey Peygamber! Olumsuzluklar yolunda olanlara de ki; "Allah size kitabı /Kur'an'ı okuyup düşünebilesiniz diye en ayrıntılı /mufassal bir şekilde indirmişken, O’nu ve Kur’an’ın yol gösterici mesajlarını bırakıp, başkasının gerçeğe uymayan sözlerine mi uyayım?". Kendilerine kitap verdiklerimiz /Yahudiler ve Hıristiyanlar, Kur'an'ın gerçekten Rablerinden indirildiğini çok iyi bilirler. Bu bilgilerine rağmen, hala söylemekte oldukları inkâr edici yaldızlı sözlerine kanarak, sakın şüpheye düşenlerden olma. 115. Rabbinin kelimeleri /buyrukları /din kuralları sadakat ve adalet yönünden şaşmayacak bir şekilde Kur’an ile tamamlanmıştır. Şunu da iyice bil ki, Allah'ın vaad ettiklerini değiştirebilecek hiçbir güç yoktur. çünkü Allah, her şeyi işiten /Semi' ve her şeyi bilen olarak tek söz verendir /Aliym).


       Muhammed-30 ncu ayete göre, insanların yüzlerine bakarak imanlılık düzeylerinin anlaşılabileceğini, ancak Hz. Muhammed'e bile böylesi bir yeteneğin verilmediği ve imanı değerlendirme yetkisinin sadece Allah'ta olduğuna değinilmiştir. Buna göre, Peygambere bile verilmemiş olan böylesi bir yetkinin, biz insanlar tarafından kullanılmaya kalkışılması ve insanları az, orta veya çok imanlı diyerek sınıflandırmanın bir nevi Allah'a şirk koşma olacağı açıktır (Muhammed-30. Ya Muhammed! Eğer Biz isteseydik, bu münafıkları /ikiyüzlüleri yüzlerine bakarak tanıma özelliğini verir ve Senin onları kolayca fark etmeni sağlardık. Yine onları konuşma tarzları ve sözlerinden de tanırdın. Ey insanlar! Siz tanıyamazsınız ama, şunu iyice bilin ki, Allah tüm yaptıklarınızı /amellerinizi bilir).


       Haftaya inşallah devam edeceğim.


NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi "SON DAVET KUR'AN (Tercüme)" ve "OKU! KONULARINA GöRE KUR'AN AYETLERİ" kitaplarında  bulabilirsiniz.


NOT-2: 6 Eylül 2017 çarşamba günü saat 17.30-19.00 da özdilek Sanat Merkezinde (Kanatlı AVM arkasında eski MİT merkezinde) Halka açık "KUR'AN SOHBETİ" nin 83 üncüsüne inşallah devam edeceğim.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi