6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

MEZHEPLER-1 (GİRİŞ)

Dinin inanç esaslarını veya amelî hükümlerini anlama ve yorumlama konusunda kendine özgü yaklaşımlara sahip düşünce sistemi; bu yaklaşımlar etrafında meydana gelen ekolleşmenin ürünü olan ilmî ve fikrî birikim.
Sözlükte "gitmek" anlamındaki zehâb kökünden hem masdar hem de "gidecek yer ve yol" mânasında mekân ismi olan mezheb kelimesi, terim olarak "dinin aslî veya fer'î hükümlerinin dayandığı delilleri bulmakta ve bunlardan hüküm çıkarıp yorumlamakta otorite sayılan âlimlerin ortaya koyduğu görüşlerin tamamı veya belirledikleri sistem" diye tanımlanabilir. Tanımda yer alan aslî hükümler dinin inanç esaslarını, fer'î hükümler ise ibadetler ile insanlar arası münasebetleri hedef almaktadır. İman esaslarını konu edinen mezhepler itikadî, diğerleri de fıkhî mezhepler diye isimlendirilmiştir.
Hz.Peygamberimiz zamanında mezhep diye birşey yoktu. Çünkü Eshab-ı Kiram inanç ve ibadet konularındaki sıkıntıları Hz.Peygamberimize sorarlar böylece sıkıntılar giderilirdi. İslam dini yapılan zaferlerle geniş bir coğrafya elde edilmesiyle çoğalan müslümanların adediyle inanç, ibadet ve beşeri münasebetler de birçok problemler, sıkıntılar meydana gelmişti. Bunların halli için o devirde yaşayan engin ilim sahipleri ülema dinin kaynağı Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerden hüküm istimbat (çıkarma) yoluyla sıkıntıları çözdüler. Bu hadiseler hicretten 80-100 sene sonra meydana gelmiştir. Yani mezhep faaliyetleri hicri 2.asırda başlamıştır.
Hanefi mezhebinin müctehidi (1) İmam-ı Azam (r.h) Hicri 50 yılında Bağdat'da doğup 150 yılında ebediyete intikal eylemiştir. Yaklaşık aynı asırda Maliki, Şafi Hanbeli mezhepleri de zuhur etmişlerdir. Bu mezhepler ameli, fıkhi mezhepler olup, ibadat-u taat konularını da dile getirmişlerdir. Ayrıca itikadi konuları anlatan Maturidi ve Eşari mezhepleri de vardır.
Mezhepler yeni birer din olmayıp bir dini benimseyen toplumların özellikleri sonucu kazandıkları formlardır. Bunda sosyal çevrenin, siyasi olayların eski inanç ve kültürlerin bazı izlerini görmek mümkündür. İtikadi alanındaki mezhep hareketleri, İslamın inanç ve siyasetle ilgili temel yaklaşımlarının tespitine ve işlenmesine vesile olmuştur.
Mezheplerin tasnifi: İslam mezheplerine dair birinci ve ikinci derecedeki kaynaklarla çağdaş araştırmalar dikkate alındığında yapılan tasniflerin şu esaslara dayandığı görülür.
a) Genel tasnif: İslam mezhepleri temel ihtilaf alanları bakımından itikadi, ameli ve siyasi olmak üzere üç grupta mütalaa edilmiştir.
İtikadi mezhepler, dinin inanca yönelik esaslarıyle ilgili farklı görüşler ortaya koyan gruplardır. Bu gurupların üzerinde durduğu konular aynı zamanda kelam (akaid) ilminin alanına girdiği için bunlar kelam mezhepleri diye de anılır.
İtikadî alanda mezheplerin oluşmasına yol açan temel konular tevhid, kader, iman-amel ilişkisi gibi meselelerdir. Bu esaslarla ilgili olarak Allah'ın sıfatları, zât-sıfat ilişkisi, müteşâbih âyetlerin anlaşılması, rü'yetullah, Allah'ın iradesi, hidâyet ve dalâlet, amelin imandan bir cüz olup olmaması, büyük günah işleyenlerin durumu gibi hususlar ele alınmıştır. Bu konuları en iyi ve en doğru şekilde anlatan Maturidi ve Eşari mezhepleridir.
Ebu Mansur-i Matüridinin adı Muhammed'dir. Semerkand yakınındaki Maturid isimli köyde Hicri 280 tarihinde doğmuş, H: 333 (M:944) tarihinde vefat etmiştir. Aslen bir Türk olan İmam-ı Maturid bozuk fikirli olanlara gereken cevabı vermiştir.
İmam-ı Eşari: H:260 M.875 yılında Basra'da doğmuş, H. 324-M.936'da Bağdat'ta vefat etmiştir. İmam-ı Eşari meşhur bozuk fikirli mütezile alim Ebu Ali el Cübbai'nin hem talebesi hem de üvey oğludur. 40 yaşına kadar Mütezile'yi müdafa etti. İmam-ı Eşari rüyasında Peygamberimizi görüp sünnetinin zaferi için çalışma tavsiyesi alınca hocası Cübbai'den ayrılır. Ümmeti Muhammede sunni itikadı anlatır.
b- Ameli (fıkhi) mezhep: Mezheplerin esasını teşkil eden mezhep imanlı ve müctehid talebelerinin fıkhi faaliyetlerini sürdürdükleri coğrafyanın bu yayılma sürecinde öncelikli bir role sahip olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Kûfe fıkhını tevarüs eden Ebû Hanîfe ve talebelerinin çalışmaları üzerinde oluşan Hanefî mezhebi, II. (VIII.) yüzyılda Irak bölgesinin hem kültürel hem toplumsal açıdan büyük hizmetlerine vesile olmuştur. Hanefi fıkhı mezhebi Osmanlıda büyük rağbet ve bağlılık görmüştür. Günümüz Anadolu halkının %90'ı Hanefi mezhebine bağlıdır. Amelde mezhebimizdir. 11.yüzyılın sonlarında Ortadoğuda Şafii, Maliki, Hanbeli isimli mezhepler de bir kısım halkın ameli mezhebi olarak faaliyet göstermişlerdir.
c) Siyasi mezhepler: Yönetimle ilgili ihtilaflara bağlı şekilde ortaya çıkmışlardır. Hz.Ali (r.a) ve Hz. Ömer (r.a) kaderle ilgili bazı görüşler beyan etmişlerdir.
Ashab-ı Kiram devrinde meydana gelen siyasi ve sosyal olaylar, kader konusunu meydana getirmiş, Cemel ve sıffın savaşlarının ardından birçok kimse bu savaşların kaderle ilgisi etrafında tartışmalara girmiştir.
İlk siyasi mezhep Hariciliktir. Hz.Ali (r.a) Halife Osman'ın (r.a) katillerini bulup kısasen öldürmedikçe Muaviye, Hz.Ali'ye biat etmemişlerdir. Ve aralarında Sıffin Savaşı meydana gelmiş, Muaviye ordusu karşı tarafı Allah'ın (c.c) kitabının hakemliğine çağırmıştır. Ayrıca hilafet konularındaki ihtilaflarda siyasi mezhebin doğuşuna sebep olmuştur.
Devamı haftaya...

(1) Müctehit: Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerden hüküm çıkarma ve yeni hukuki ve dini meseleleri halletme kudretine sahip olan engin ilim sahibi bilgin demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi