Odunpazarı'nda Hamam Müzesi

21 Ekim 2022 cumartesi günü, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Hamam Müzesi’nin resmi lansmanı yapıldı. Eskişehir kent kültürünün önemli bir parçası olarak değerli bir proje olduğu kanaatindeyim. Doğru bir seçimle Odunpazarı’nda gerçekleştirilen bu müze, yerel turizm yönünden de katma değer yaratacaktır. İlk baskısı 2002’de yapılan “Eskişehir’in Şifalı Sıcak Su Zenginliği” isimli kitabımın bir beklentisi de bu vesile ile bir yönüyle gerçekleşmiş oldu.

Eskişehir, bir su kentidir. Yerüstü ve yer altı su sistemi ile adeta bunu kanıtlamaktadır. Kızılinler dışında çok veya az bilinen çeşitli termal su potansiyeli değerlendirilmeyi beklemektedir. Sakarılıca ve Çardak gibi henüz değerini bulamamış başka termal su kaynaklarımız da vardır.

Eskişehir’de sıcak su kaynaklarını ele veren pek çok ipucu bulunmaktadır. Bu konuda birkaç gözlemimi sizinle paylaşmak isterim. Uzun ve yaygın bir yaşam ve kültür tarihi olan Eskişehir’de sıcak su kaynakları eski çağlardan beri kullanılmaktadır. Kızılinler örneğinde görüldüğü gibi sıcak su ile birlikte tarihi ve kültürel varlıkları aynı bölgede bulmak mümkündür.

Bölgemizde sıcak su kaynaklarının şu özelliklerle çakıştığını uzmanlar da doğrulayacaktır. Eğer bulunulan yer, Doğu-Batı Fayı ve/veya Kızılinler Fayı gibi bir doğal özellikle yerüstü suyu bir arada bulunduruyorsa orada termal su bulmak mümkün oluyor. Yeraltında bu suyu bir havuz gibi barındırabilecek geçirimsiz bir katmana ihtiyaç oluyor. Eskişehir yöresinde sıcak su kaynaklarının neredeyse tamamı bu özelliğe sahip… Eskişehir’de bilinenler dışında daha pek çok kaynağın bulunup kullanılabileceği izlenimindeyim.

Termal kaynakların değerlendirilmesinde olduğu gibi Eskişehir’in genel anlamda yerel envanterinin kullanılması da bir projecilik sorunudur. Ne yazık ki, ne sosyal sorumluluk anlamında ne de iktisadi girişimcilik anlamında projecilik kentimizde yeterince gelişmiş değildir. Bu konuda yönlendirici ve özendirici ciddi çalışmalara gerek vardır. Sivil örgütlerin, meslek odalarının, üniversitelerin ve kamu birimlerinin projecilik konusunda oluşturacakları eğitim çalışmalarının önemli ölçüde yararlı olacağına inanıyorum.

Odunpazarı demişken geleneksel yapı konusuna da değinmemek olmaz. Geleneksel Anadolu kentinde –Doğan Kuban’ın dediği gibi– “yapılar, apartman değil evdir.” Kanımca bu ifade, bir imalat tarzı farklılığından daha fazla bir içeriğe, öze işaret ediyor. Geleneksel ev özgündür, özeldir, anlamlıdır. Apartman ise tüketim kültürünün etkisi ile aynılaşmış, monotonlaşmış yaşamın ifadesi…

Geleneksel kentte evler genelde bahçelidir. Bahçe, doğa ile iç içe olmak demektir. Doğa ile birlikte yaşama, modern kentin beton duvarlarından ve cadde adı verilen koridorlarından uzaklaşabilip soluklanabilme anlamına gelir.

Geleneksel kentte sokaklar kaldırımsızdır. Çünkü sokaklar yürüyen insan içindir. Geleneksel evde ve Türk kentinin sokağında yaşam, insana göre biçimlendirilmiştir. Ölçek, insandır.

İşte; ölçeği insan olan bu kent, yavaş yavaş elimizden kayıp gidiyor. Kapitalist rant üzerine garip bir uzlaşma, kenti eritip yok ediyor. Kaybettiğimiz kentin yapı ve anıtları yerine beton kuklalarını koyarak ‘işi idare’ etmeye çalışıyoruz.

.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi