Sahi ne yapmak istiyor olabilir ki

‘’Merkez sağın temsilcisi olma’’ iddiasında bulunan partilerin sayısı oldukça fazla…

Aralarında toplumda ‘’merkez sağın temsilcisi’’ olarak kabul edilip benimseneni yok.

Ciddi bir dağınıklık söz konusu…

Bu dağınıklığı gidermek amacını taşıyan bir oluşum var.

Milli Merkez Hareketi…

Başkanı tanıdık bir isim… TBMM eski başkanlarından Hüsamettin Cindoruk…

Hareketin sözcüsü de eski bakanlarda Ufuk Söylemez…

Milli Merkez Hareketi, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekledi.

Seçimler sonrasında onlar da hayal kırıklığına uğradılar.

Dahası Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı ‘’güven kaybı’’ da yaşadılar.

‘’Yanlış’’ buldukları çok şey var.

Açıkça ortaya koyuyorlar da…

Hareketin sözcüsü Ufuk Söylemez’in yaptığı değerlendirmeler oldukça dikkat çekici

“KILIÇDAROĞLU’NUN SAHŞINA DEĞİL DEMOKRASİYE DÖNMEK İÇİN OY KULLANDIK"

28 Mayıs seçimlerinin sonucunda ortaya çıkan manzara toplumda büyük bir hayal kırıklığı ve moral bozukluğu yarattı maalesef. Yirmi beş milyona yakın oy esasında laik, demokratik hukuk devleti ve parlamenter rejimine dönmek amacıyla verildi. Yani bu oyları biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun şahsına değil, rejimin demokrasiye dönmesi adına oy kullandık.

Sayın Cindoruk’un kararı ve tavsiyesiyle seçimlerden yaklaşık iki sene önce Cumhuriyetin kurucu partisi olması nedeniyle, CHP'nin göstereceği adaya destek vereceğimizi açıklamıştık. Daha sonra Millet İttifakı kuruldu. Biz buna rağmen tavrımızı değiştirmedik ve Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vereceğimizi açıkladık. Ama Millet İttifakı'nın herhangi bir partisine oy verme taahhüdünde de bulunmadık hiçbir zaman.

Çünkü Millet İttifakı'nı oluşturulan partilerin birçoğuyla demokrasi ve Cumhuriyet değerleri anlamında ciddi farklılıklarımız ve ayrılıklarımız vardı maalesef. Biz Sayın Cindoruk’la birlikte merkez sağın dağınık, cumhuriyete ve demokrasiye bağlı kesimlerinin bir araya getirilmesi konusunda çaba sarf ettik.

Bu konuda sayın Kılıçdaroğlu'yla hem sayın Cindoruk’la hem de bizzat son iki üç sene içinde beş altı kez görüşme yaptık. Her defasında merkez sağın ana gövdesinin yani Cumhuriyetçi Demokrat gövdesinin Millet İttifakı'nın kapsama alanı dışında kaldığını ve o nedenle Kılıçdaroğlu'nun bir Türkiye İttifakına bunu dönüştürmek için çaba sarf etmesini bu dağınık gruplarının bir araya getirilmesi konusunda yardımcı olmasını tavsiye ettik kendisine.

Kendisi her defasında bizi sabır ve nezaketle dinledi ama bu konuda ısrarla hiçbir adım atmadı maalesef. Biz buna rağmen sözümüzü tuttuk. Ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rejime, demokrasiye sahip çıkmak adına oy verdik.

KILIÇDAROĞLU VAZOYU ÇATLATTI

Ancak sayın Kılıçdaroğlu vazoyu çatlattı ve hepimizi yanılttı.

Demokrat dede adıyla bir propaganda yapılıyordu. Biz kendisini gerçekten demokrat zannediyorduk. Ama dünyanın hiçbir demokrasisinde görülmedik bir şekilde bu ağır seçim yenilgisine ve AKP’ye ülkeyi beş yıl daha teslim etmesine rağmen tırnak içinde söylüyorum, “Dünyanın sonu değil. Ne olacak” diyecek kadar da umarsızca konuşmalar yaptı.

“Ben gemiyi limana götüreceğim” diyor. Liman çoktan kaçırıldı. Şu anda gemisini açık denizlerde pusulasız bırakmış halde.

Böyle ısrar ederse, kaotik bir durumun çıkacağından endişe ediyoruz.

Çünkü CHP ülkenin kurucu partisi ve ana muhalefet olarak tüm muhalefet için de bir pusula niteliğinde ve CHP'deki gerçek bir değişim, Kuvayi Milliye ruhuna uygun Cumhuriyetçi Demokrat bir değişimin tüm muhalefete de tekrar moral verip toparlanmasına katkı vereceğini düşünüyoruz.

Kılıçdaroğlu'nun ben aday olmam ama aday gösterirlerse ne yapabilirim istemem yan cebime koy gibi tavrını siyasi etik olarak uygun görmüyoruz.

İttifaksız, iş birliksiz bu sistemde başarının olmayacağını gördüğümüz için CHP seçmeniyle gönül birliği içinde, Doğru Yolcular olarak iş birliği ve güç birliği yapmaya hazırız.

Ancak Kılıçdaroğlu genel başkan olarak kaldığı sürece bu iş birliğinin olması çok zordur. Endişe ediyoruz. O nedenle bu açıklamayı yapmak zorundayız.

Kılıçdaroğlu'nu sağa açılmakla suçlayan bazı solcular var. Bakın merkez sağın Demokrat ve Atatürkçü unsurlarıyla iş birliği yapmayı Kılıçdaroğlu reddetti. Tam tersine sağın en gerici unsurlarıyla, FETÖ muhipleriyle, HDP muhipleriyle iş birliği yapmaktan çekinmedi.

Türkiye'de bağımsızlıktan yana, cumhuriyetten yana, demokrasiden yana dünyayla barışık ve üretim ekonomisinden yana bir muhalefete ekmek kadar su kadar ihtiyacımız var. O bakımdan bunları kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. CHP'deki gelişmeleri tabii ki yakından izleyeceğiz. Ama biz merkez sağın en köklü, en geniş tabanlı unsuru olarak Kılıçdaroğlu’yla yapılacak bir ittifakla artık başarılı olunamayacağını ve buna yeşil ışık yakmayacağımızı söylüyoruz.

Ben inanıyorum ki CHP kendi içinde bu sorunu aşacak. Kemal Kılıçdaroğlu ve On Aralıkçı ekibini demokratik yollarla tasfiye edecektir. Bu Türkiye'nin de önünü mutlaka açacaktır.’’

Milli Merkez Hareketi sözcüsü Ufuk Söylemez’in değerlendirmeleri böyle…

Seçimlerden bu yana geçen süreçteki gelişmeler ortada…

Kemal Kılıçdaroğlu’na şu veya bu nedenle oy verenler arasında ‘’güven kaybı’’ yaşamayan yok…

CHP bünyesindeki önemli bir kesim güvenmiyor, ‘’değişim’’ istiyor… CHP seçmenleri partiden hızla kopuyor.

İttifak yaptığı partiler arasında da kendisine güven diye bir şey kalmadı. Aralarında ağır suçlamalar yöneltenler de var.

Sosyalist soldaki partiler de hayal kırıklığı ve güven bunalımı yaşıyor.

Tüm bunlara karşın Kemal Kılıçdaroğlu hala genel başkanlıkta kalmayı sürdürüyor. Dahası kalkmayı da düşünmüyor.

Merak etmemek elde değil…

Kemal Kılıçdaroğlu ne yapmak istiyor ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Vedat Alp Arşivi