Seçmek ya da Seçmemek

Seçmek ya da Seçmemek

Bilerek veya farkında olmayarak seçimler yaparız. Bazen seçtiğimiz, en iyisi olmasını düşündüğümüzdür. Bazen seçtiğimiz, neleri seçmediğimizdir. Eh, biraz seçmediklerimizi de ‘dışarıda bırakmaktır’.

Seçim yaparken hiç kuşkusuz, iç dünyamızın derin etkileri vardır. Başka faktörlerin seçimlerimizi etkilediği de olur.

Ailemizi seçemeyiz ama arkadaş seçerken, işimizi ve aşkımızı belirlerken biraz daha özgür seçim şansımız olabilir. Yaptığımız seçimlerin bazıları, bize özgü psikolojik ve sosyal değerlerin etkisiyle olur. Seçimlerimize etki eden bu faktörlere öz değerlerimiz diyebiliriz.

İyi seçim yapabilmenin ilk ölçütü, iyi değerlendirme yapabilmektir. Tabii ki bu değerlendirme öz değerlerimiz aracılığı ile gerçekleşecektir. Eğer baskıcı unsurlar nedeniyle bir tercihte bulunuyorsak bunun gerçek anlamda bir seçim olduğunu söylemek zordur. Seçilecekler arasında eğer bir tek seçenek varsa bunu da bir seçim sayamayız.

Önceliklerini belirleyebilme yetisine sahip ve belirlediği öncelikleri çerçevesinde kendi duruşunu sınayabilen ve denetleyebilen bir kişi, kendi öz değerlendirmesini yapmada daha tutarlı bir noktada olacaktır. Özetle; iyi seçimler için iyi kişisel ölçütler, bir başka deyişle kişisel öz değerler gereklidir.

Kişi, kendi öz değerlendirmesini yaparken pek çok özelliğini dikkate almalıdır. Örneğin eğitimini, ne kadar sonuç veya süreç odaklı olduğunu, kişisel gelişime verdiği önemi, uzmanlaşma eğilimini, rekabet ortamının kendi motivasyonunu nasıl etkilediğini sayabiliriz. Bunlara pozisyon ve statüye ne kadar önem verdiğini, güce ulaşma arzu ya da istekliliğini, zorluklardan yılmama düzeyini, liderlik dürtüsünü, takım ruhu oluşturmaya yatkınlığını, ayrıntılara verdiği önemi ekleyebiliriz.

Ayrıca zaman karşısındaki tutumunu, sıradan işleri düzenli olarak yürütme istekliliğini, farklılık arz eden işleri bir arada yürütebilme yetisini, yaratıcılığın motivasyonuna etkisini, hızlı tempoya verdiği tepkisini, bağımsızlığına verdiği önemi, güven ihtiyacını, maddi olanaklara verdiği önceliği, etik ve ahlaki değerlere bakışını, dostluğa gösterdiği özeni, dengeli yaşama gösterdiği eğilimini, toplumsal katkı oluşturmadaki sorumluluk anlayışını da dikkate almak durumundadır.
 
İnsan kendi başarı ölçütlerini de bilebilmelidir. İnsan hangi konularda kendini başarılı bulduğunu bilinçli bir şekilde algılayabilmelidir. Özetle; kişi, “Başarı (ya da performans) nedir?” sorusunun kendince iyi bir cevabına sahip olmalıdır.

Böylece kendi geçmiş performansını değerlendirme imkânına sahip olacaktır. Bu değerlendirmeyi yapmalıdır da. Kendi öğrendikleri, yaşadıkları ya da yaşananlardan edindiği bilgi ve deneyimleri gözden geçirmeye değer bir kaynaktır. Gerçekçi olarak hangi beceri ve yetilerinin geliştiği veya köreldiği konusunda bilgi sahibi olmalıdır.

Kendi özellikleriyle değerlerini ve yetkinliklerini belirleyen kişi potansiyelini, tercihlerini doğru yapmada daha özenli davranacak, doğru seçim yapmada verilen emek yaşama farklı lezzet katacaktır. Aramızda buna ‘mutluluk’ diyenler de vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi