Siyaset ve Sosyal Değişim

Siyasetin karmaşık labirentini iyi bilmeyenlar için siyaset, biraz şaşırtıcıdır. Siyasetin garip dünyasında şaşırmak için bu konuda deneyimsiz bir kişi olmak şart değildir. Çoğu zaman yaşamını devletin üst kademelerinde geçirmiş bürokratlar, işinde çok başarılı olmuş iş insanları veya toplumda başarısı ile alkış almış aydın, sanatçı ve sporcular için de geçerlidir. Öyleyse nedir bu şaşkınlığın ardındaki konu?

Pek çok başarılı insan –özellikle bunlar arasında güncel siyasete yeni girmiş olanlar, toplumun objektif ihtiyaçlarının, sorunlarının, sıkıntılarının dile getirilmesi ile toplumun harekete geçeceğine inanırlar. Örneğin yeni kurulan partinin genel başkanı, sosyal ve ekonomik gerçekleri dile getirince, halkın o partiye ilgisinin yöneleği ve oy verme yönelimi oluşacağı düşünülür. Bu durum, Türkiye’de siyasetin en yanıltıcı varsayımlarından biridir. Çünkü halkın objektif ihtiyaçlarının yüksek sesle dile getirilmesi; bu durumun, halkın subjektif davranış modeline yansıyacağı anlamına gelmez. Bu nedenle medyada veya başka iletişim ortamlarında yoğun ilgi gören pek çok siyasal parti, seçimlerde oy oranı olarak büyük başarısızlıklara uğramaya adaydır. Gerçekten Türkiye’nin siyasi tarihi, bu yanılgıya düşerek kaybolup giden sayısız iyi niyetli insan ve siyasi kahramanla doludur.

Toplumumuzun kültürü, pek çok konuda kişiyi inanmak ve ikna olmak için hiza önderlerine dikkat etmeye yöneltir. Tüm modern değişime rağmen hâlâ ilgili konuda hiza önderinin ne dediğine önem verilir. Evde babanın, okulda öğretmenin, işte patronun, köyde ise muhtarın, imamın, yöreye bağlı olarak ağanın ne dediği dikkate alınır. Benzer bir yaklaşımla siyasi partiler de genel başkana göre ölçülür biçilir. Bu nedenle belediye başkan adaylarının hitap edilen seçmen topluluğuna uygun bir karizmaya sahip olması öngörülür. Ama bu da, genel başkanın doğruları yüksek sesle dile getirilmesi gibi, işin gereklerinden olmakla birlikte yeter şartı sağlamaz. Gücü ele almak için; sağlam ve inanılır bir söylem ile bunu ifade edecek yeterli deneyim ve birikimde bir genel başkana ek olarak, mutlaka güçlü bir örgütlenme gerekir.

Ülkemizdeki siyasi partilerin birincil eksiklerinin başında, siyasal söylem sorunları gelir. Siyasetin içinin boşalmaya başlaması ile –ki şu sıra yaşadığımız süreç budur, söylemin siyasetçiler açısından değeri kalmamıştır. Neredeyse tüm siyasi partilerin programları, yavan ve taklit bir liberalizm görüntüsüne bürünmüştür. Siyaset gündemi, seçime girmeyi düşünen partilerin “Söylemi boşver, oyunu ver, gerisini merak etme sen” çığlıkları ile dolmuştur. Farklılık yaratabilecek bir söyleme sahip olanlar varsa, bunlar da halka ulaşmaktan çok uzaktırlar. Özetle; halk, partilerin söylemlerine bakarak bir ayırt etme olanağına sahip değildir.

Söylem kadar önemli bir diğer konu ise partinin örgütlenmesidir. Teşkilatlanma diye de isimlendirdiğimiz bu konu, genelde il / ilçe / belde teşkilatlarının oluşturulması ve denetlenmesi gibi dar bir kapsamda ele alınır. Yerel siyasi gündemin bu konularla dolu olması hiç şaşırtıcı değildir. Yeni kurulmuş bir parti, seçime girebilecek sayıda yerel örgütü kurduğunda bu durum, teşkilatlanma açısından yeterli bulunur. Bir partinin yaptığı en önemli hatalardan bir diğeri budur. Bu hata, ülkemizde iktidar partisinden marjinal olan topluluklara kadar tüm siyasi partilerin paylaştığı klasik bir olgudur.

Hâlbuki siyasi söylemin güç olmasının yolu, örgütlenmeden geçer. Örgütlenme ise yukarıda sözünü ettiğim gibi yasal olarak zorunlu yerel birimleri kurmak olmadığı gibi; haftada bir kez basına açıklama yapılarak başarılı olunabilecek bir konu değildir.

Ülkemizde gerek siyasi partilerin, gerekse sivil toplum kuruluşlarının önemli sorunlarının başında, örgütlü ve eğitimli kitlesel bir topluluk olamamak gelmektedir. Hâlbuki eğitim ve kitleselleşme, siyasi veya sivil örgütlenmenin vazgeçilmez, olmazsa olmaz unsurlarından biridir. Baştan beri sıraladığım bu gerekleri yerine getiremeyen siyasi toplulukların başarılı olamadığını yaşayarak görüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi