6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

Tuvalet adabı (istibra ve istinca)

İslâmî öğretiler bütün hayatı kuşatıcı nitelikte olduğu için, bu öğretilerde zaman zaman şahısların en özel ve mahrem görünen durumlarıyla ilgilenildiği ve bu konuda bazı emir ve tavsiyelerde bulunulduğu da olur. Tuvalet âdâbıyla ilgili olarak hadislerde ve fıkıh kültüründe birtakım kural ve öneriler vardır.
Küçük ve büyük abdest bozduktan sonra yapılması gereken maddî temizlik, gerek bunun akabinde yapılacak hükmî temizliğin ve ibadetlerin sıhhati gerekse ferdin sağlığı, beden ve elbise temizliği açısından önemlidir. Küçük abdest bozduktan sonra idrar yolunda kalabilecek idrar damla ve sızıntılarının tamamen kesilmesi için bir süre bekleme, bundan sonra vücuttaki idrar sızıntılarını temizleme işlemine fıkıh dilinde "istibrâ" denilir.
Şayet özür hali söz konusu değilse vücuttan idrar sızıntısı olduğu sürece abdest geçerli olmaz. Bunun için de idrarın vücuttan iyice çıkmasını beklemek, bu amaçla biraz hareket etmek, yürümek veya öksürmek gerekebilir. İdrar sonrası abdest alınmayacak olsa bile, temizlik iyi yapılmadığında geriye kalan idrar sızıntısı elbiseye bulaşacağından bu temizliğe dikkat edilmesi her zaman önemini korumaktadır. Çünkü idrar, kan gibi mayi olan necis, pis şeyler çamaşır ve elbisede el ayası kadarı af, fazlası namaza manidir.
Hz. Peygamberimiz (a.s) idrardan sakınmayı emretmiş, kabir azabının çoğunun idrardan sakınmama sebebiyle olacağını haber vermiştir (Buhârî, "Vudû", 55; İbn Mâce, "Tahâret", 26).(İslam İlmihal 1 saife 193-194)
Beden ve elbise temizliği gerek kişinin sağlığı ve beşerî ilişkileri gerekse ibadet hayatı için önem taşıdığından literatürde "istincâ" terimiyle ifade edilen temizlik yani büyük abdest bozulduktan sonra dışkı ve idrar yollarında yapılacak dışkı, idrar vb. temizliği de müslümanın hayatında ayrı bir önem taşır. Aslolan bu temizliğin su ile yapılmasıdır. Su ile temizliğin Batılılar tarafından da hayranlıkla ifade edildiği biliniyor.
Büyük taharetin sadece tuvalet kâğıdı ile temizlenmenin yetersiz olduğunu, su ile temizlik yapıldıktan sonra avret yerinin bez veya tuvalet kâğıdı ile kurulanmasının sağlık ve temizlik açısından daha uygun hatta gerekli olduğunu belirtmek gerekir.
Dışkı önce bir parça tuvalet kağıdıyla temizlenir. Sonra sol elle pisliğin çıktığı yer bol su ile yıkanır sonra kurulanır. Tuvaletten çıktıktan sonra eller bol su ile yıkanır ve şu dua ile rahatlatan Mevlaya şükredilir.
Tuvaletten çıkınca okunacak dua; "Elhamdülillahillezi ezhebe anne feza" (Bize eza, sıkıntı vren şeyi gideren Mevlaya hamdolsun) Bu dua ile Allah'a hamd edenler, barsak, kabızlık ve basur hastalığından korunmuş olurlar.
Eskilerin ifadesiyle 'defi hacet' tuvaleti yapmak anlamına gelir ki bu çok önemli bir hldir. Tuvaleti yapmak, idrar sıkıntısından kurtulmak büyük bir nimettir.

LALELİ BABA'NIN DUASI
Laleli Baba, İstanbul'un 18.asırda yaşamış ve kerametleri ile maruf velilerindendir. Padişah 3. Mustafa'nın hayır eseri olan ve tabii olarak bu padişahın adını taşıması gereken camiye adını vermiş, vefatında caminin yanındaki üstü açık mütevazi türbesine defnedilmiş, önünede bir çeşme yaptırılmıştır. İstanbul halkının rağbet ettiği ziyaretgahlardan olan bu türbe ile çeşme 1957'de yol genişletme işinde yıktırılmıştır.
Padişah 3. Mustafa ileride Laleli Baba Cammi yada Laleli Camii olarak maruf olacak binayı ve çevresindeki diğer hayır eserlerini inşaa ettirdiği esnada Laleli Baba'nın şöhretini duyar ve kendisini saraya davet ederek görüşmek ve hayır duasını almak ister.
Huzuruna girdiğinde padişahın bir hayır duada bulunmasını rica etmesi üzerine Laleli Baba; Padişahım hayatın müddetince afiyetle ye içi ve hacetini gör' diye dua eder.
Saray teşrifatına pek uygun düşmeyen bu garip dua Hünkarın hoşuna gitmez ve Laleli Baba huzundan uzaklaştırılır. Bu esnada Lalebi Baba "peyi öyleyse yiyin için lakin asla hacet etmeyin" manasında ikinci bir niyazda bulunur.
Bu hadiseden sonra Padişah III.Mustafa'nın karnı hergün biraz daha şişmeye başlar. İstanbul'da hazakatine (tabipliğine) itimad edilen ne kadar hekim ve nefesinin gücüne inanılan ne kadar hoca varsa sırayla saraya çağrılır, ancak hiçbirisi padişahın sıkıntısını def etmeye muvaffak olamaz. Sonunda bu durumun Laleli Baba'nın kalbinin kırılmasından kaynaklandığı anlaşılır.
Ve hazret tekrar saraya davet edilir. Padişah kendisini affetmesini ve acilen bu sıkıntıdan kurtarmasını rica eder. Laleli Baba da ancak bir şartla padişahı şifaya kavuşturacağını söyler yaptırılmakta olan camiye kendi adı verilecek ve yanına bir türbe inşaa edilecektir. Padişah can havliyle bu şartı hiç tereddüt etmeden hemen kabul eder ve sağlığına kavuşur.
Ömrünün sonlarına doğru yakınlarından biri padişaha vefatından sonra adı hayırla yad edilmesini sağlaması için kendi adına bir camii inşa ettirme tavsiyesinde bulununca III. Mustafa "üç cami yaptırdım. Fakat gelgelelim birini ecdadımıza hediye eylemek icap etti (Fatih camii) birinin adını keşişler zaptetti. (Ayazma Camii), birinin adını da meczüba kaptırdık. (Laleli Camii) cevabını verir.
Bu tarihi kıssadan iki hisse çıkar. Biri Evliyaların kalbinin kırmamak gerekir. Diğeri de 'defi hacetin' ne kadar önemli olduğu görülmektedir.
Hoşçakalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi