Uzak ve Yakın Yaşam Çevremizde Sorunlar

Olagelen olumsuzluklar asla sürpriz değil. Ama büyük felaketlerle karşılaştığımızda nereden çıktığını anlayamadığımız bu sorun karşısında şaşkınlık yaşarız. Kimi sorunlar, deprem sonrası dev bir deniz dalgası dizisi gibi aniden gelir. Bu tür bir darbeleri önceden öngörmek için yeterli zaman yoktur. Bir başka tür sorun var ki; onun ilerlemesi belli belirsizdir, ağır ve derinden gelir. Ancak sonuçları ortaya çıktığı zaman anlaşılır. Bu sonuçlar da sorunun ilerleyişinin zamanında öngörülememesi nedeniyle çoğu zaman ağır bedellere mal olur.


Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliği, dünyanın yaşadığı yavaş gelişen ama hızla ağır sonuçlara doğru ilerleyen bir tehlikedir. Bu tehlikeyi yavaş gelişen diyerek kestirip atmak, sorunun boyutlarını küçümsemek anlamına gelir. Dünya canlı yaşamı dikkate alındığında; tehlikenin dönemler boyu yavaş geliştiğini söyleyebilmemize rağmen; son iki yüzyılda ivmelenen büyümesini de itiraf etmeliyiz. Küresel ısınma ve iklimsel sonuçları, bugün için dünyanın yaşamakta olduğu en büyük ve ciddi tehlikedir.


Yaşamda kimi zaman ‘piyango gibi’ beklentilerimiz var. Ama yaşam sadece bizim isteğimize göre şekillenmiyor. Canlı yaşamına toplam olarak baktığımızda; bizim dışımızda gelişen bir temel ekseni var gibi. Bu eksen değiştirilebilir mi? Buna “Evet” diye vermek kolay değil. İnsan ölçeğinin çok ötesinde büyük olan doğal, ekonomik ve sosyal yaşamı, bireyler olarak etkilememiz hiç de kolay değil. Ama dünyanın yaşadığı ciddi tehlikeye baktığımızda; hepimize düşen görevler ve işler olduğunu görüyoruz. Çünkü dünya yaşamı artık “Bana ne” diyebileceğimiz bir noktanın ötesinde bir tehditle karşı karşıya. İçinde var olduğumuz yaşamı, bir kader unsuru gibi anlamak yerine aşırı tüketimin yarattığı bu yaşam modelini değiştirebilmek için gönüllüğün ötesinde yerine getirmemiz gereken ödevler var.


Kentlerdeki bozulma ve yozlaşma nedeniyle yüksek gelir dilimindeki ailelerin duvarlarla çevrili zengin gettolarına sığınma eğilimini gözlemişsinizdir. Kapısında bekçiler olan, yüksek duvarlarla çevrilmiş lüks yaşam alanlarında kendilerini yeni dünyanın tehlikelerinden koruyabileceklerini sanıyorlar. Ama küresel ısınmanın ve ona bağlı iklim değişikliğinin sonuçlarından kaçmak mümkün değil. Bu tehlike, Avrupa’da, Asya’da ya da Kutuplarda ama her yerde sizi her yerde bulabiliyor.


Uzmanlar, sıcak havanın yeni hastalıklar ve bugüne dek pek görülmemiş sağlık sorunları açtığını ifade ediyorlar. Dünyada var olduğu halde önlemler alınabilmiş bazı sorun türleri, küresel ısınmaya ve sonuçlarına bağlı olarak şekil değiştiriyor; yepyeni sorun odakları olarak karşımıza çıkıyor. Değişen virüsler, öldürücü sıcak dalgaları, beklenmedik hava olaylarında artış, gıda ve su kaynaklarını yok eden kuraklık giderek sıradan olaylar haline dönüşüyor.


Şimdi kendinize şunları sorun. Giderek bir karabulut gibi üstümüzü örtmekte olan bu küresel sorun yumağına karşı reçeteniz nedir? Sizin ve çocuklarınızın geleceğini güvence altına almak için elinizde hangi önlemler paketi var? Ailenizle, komşularınızla ve arkadaşlarınızla paylaşıp ortak olarak uygulayabileceğiniz bir ortak programınız var mı? Konu, yönetim kararları vermeye geldiğinde; mangalda kül bırakmayan kent ve ülke yöneticileriniz sizin ve geleceğinizin sürdürülebilir kılınması için ne yapıyorlar? Yapıyorlar mı? Yaşadığınız şehrin yöneticilerinin bu konuda size öğütleri veya yaptırımları nelerdir? Bunlar var mı? Dünyanın gündemindeki sorunların pek çoğunu, biz yaratmadık. Ama geleceğimizi tehdit eden bu sorun karşısında birlikte mücadele etmek zorundayız. Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri konusunda ilk kavramamız gereken gerçek budur.


Dünya kaynakları üzerine yapılan savaşları yaşamaya devam edebiliriz; bu olumsuz ihtimal, her zaman var. Sonuçta; kullanılabilir suyun, kıt kaynaklar arasında katılmasıyla birlikte yeni bir çekişme alanı daha doğdu. Azalan ve kirlenen su kaynakları nedeniyle; geleceğin gerginlik nedenleri arasında kullanılabilir su kaynaklarına sahip olmanın olacağı artık bir gizem değil. Dünya üzerinde küresel aşırı kirlenme gibi nedenlerle iklim bölgelerindeki özelliklerin değişmekte olduğu, acımasız bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Dünya’nın Ekvator’a yakın bölgeleri hızla kuraklaşırken kutup bölgelerinde buzullar çoktan erimeye başladı. Tehlike, ayrımsız olarak herkesi kâbusu içine alıyor.


Dünya nüfusunun hızlı artışı, içilebilir ve kullanılabilir su kaynaklarının durumunu da bir insanlık sorunu haline getirdi. Özetle; petrolün ardından su ve gıda kaynakları ile yaşanabilir çevre üzerine kurgulanmış savaşlar pek uzakta değil. Daha iyi yaşamak için yok etmek fikri, insanlığın kaderinden hiç eksik olmadı.


Ülkemizin temiz su kaynakları açısından giderek daha az şanslı ülkeler arasına doğru ilerliyor. Akarsularımızın ve baraj haznelerimizin değişimi bunu doğruluyor. Bugüne kadar su kaynaklarımıza gereken önem ve değeri vermekte pek başarılı olamasak da; mevcut durumu gerekli düzenlemeler ile desteklememizin zamanı gelmiş, geçiyor.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi