4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

KURAKLIK KAPIDA

   Ülkemizin, büyük bölümünün olağanüstü, çok şiddetli ve şiddetli, kuraklık yaşadığı görülüyor. Küresel ısınma, tarımda yüzde 75-80’in üzerinde vahşi tarımsal sulama kullanımı, baraj-göletler, zirai ilaç kalıntıları, evsel ve sanayi atıklar, nedeniyle kirletilmesi gibi nedenlerle, tatlı su kaynakları ve göllerin, hızla yok olduğu, son yıllardaki yağışların giderek azalmasıyla da büyük bir kuraklık tehdidi yaşandığı kaydedildi.


            Ülkemizde,  bir çok ilde yaşanan su sıkıntısı ile ilgili, bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar sonucu, yeraltı sularında her yıl düzenli azalmalar tespit edilirken kuraklığın önümüzdeki yıllarda, giderek artacağına dikkat çekildi.


             Küresel ısınma, Akdeniz yerine, Karadeniz’i öne çıkaracak. Kar yağışı, giderek azalacak. Hatta kış mevsimi, ortadan kalkacak. İklim değişiklikleri, göçlere neden olacaktır.


           Türkiye’de, yaşayanlar, kuzeye yerleşmeye çalışacak. Araştırmalara göre, 2030’da Türkiye’nin, büyük bir kısmı, oldukça kuru ve sıcak, bir iklimin etkisine girecek, sıcaklıklar 2-3 derece artacaktır.


            NASA uzmanlarının, yaptığı araştırma sonuçlarına göre de Türkiye’de, toprakların bilinç dışı kullanımıyla, 2040 yılında, çölleşme tehlikesi yaşanacaktır


              Bilim İnsanalarının, 3 yıldır Gravite ve İklim Değişikliği Uydusu GRACE verilerine dayalı gerçekleştirdikleri analizlerde, zemin suyu bütçesinin her yıl ortalama 4 milimetre azaldığını gösteriyor. Bilim insanları, bu durumdan, en çok Marmara, Batı ve Orta Karadeniz bölgelerinin etkileneceğine dikkat çekiyor.


               Bilimsel araştırmalar, kuraklığın önümüzdeki yıllarda da giderek artacağını.. kuraklık ve kirlilik tehdidinin arttığı göl, baraj gibi, su kaynaklarında, siyanobakteri artışının yaşanacağını,  bu bakterilerin siyanotoksin de üretterek ve insan sağlığına zararlı olacağına dikkat çekiyorlar.


          Doğanın, insan faaliyetleri yüzünden gün geçtikçe daha fazla zarar görmesi, kuraklığın en önemli sebeb olurken, tüm canlıların, yaşamı için ciddi tehdit oluşturuyor. Çevrenin kirlenmesi, ekosistemin dengesini bozarak küresel ısınmaya yol açıyor.


                 Çağımızda,  fosil yakıtların kullanımındaki artış, insanlığın çevreye verdiği zararların başında geliyor. Fosil yakıt kullanımıyla atmosfere salınan sera gazı yoğunluğunun giderek artması, gezenin daha fazla ısınmasına neden olurken, küresel sıcaklık artışı da canlı türleri için tehlike arz eden iklim değişikliğini beraberinde getiriyor.,


               Oysa iklimle ilgili kuruluşlar, yıllardır kuraklıkla ilgili uyarılarda bulunuyor.


               Nitekim ülkelerarası İklim Değişikliği Paneli’ne göre, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek olan Akdeniz Çanağı’nda bulunan Türkiye’nin, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde %20 ile %40 arasında, İç ve Batı Anadolu bölgelerinde ise %40’ı aşan oranlarda yağışların azalacağı öngörülüyordu.


            Su ihtiyacı, yüksek olan bitkilerin, kurak bölgelerde yetiştirilmesine, bağlı olarak açılan sulama amaçlı kuyuların sayısının artması nedeniyle, yeraltı su seviyesi düşüyor. Son 15 yılda Konya Ovası’nda, 30 metreye varan su seviyesi düşüşü ve artan obruk sayıları, Mardin Kızıltepe’de son 20 yılda kuyu derinliğinin 125 metreden, 470 metreye ulaşması bu konuda ciddi önlemler alınması gerektiğini gösteriyor.


              Sivrihisar, ilçesindeki tarlada yaklaşık 7 metre çapında, 17 metre derinliğinde obruk oluşması.  Eskişehir’ de de Yerlatı sularının azaldığının işaretidir.   Sulama amaçlı kuyuların açılması, arttıkca yer altı suları azalırken, obruk sayıları da   artacaktır.


              2012 yılını, Türkiye’de, kömür yılı ilan edilmesi ile birlikte, kömür madenciliği ve kömürlü termik santral yatırımları teşvik ediliyor. Büyük ölçüde suya ihtiyaç duyan kömürlü termik santrallerin planlanmış olması giderek kuraklaşan ülkemizde, suyun kullanımı açısından bir tezat oluşturuyor.


              Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı  Sayın Süleyman Buluşan, kuraklığında, en az virüs kadar tehlikeli olduğuna dikkat çekti., “Kuraklık insanı öldürmez ama süründürür. Aşı kadar, su arar hale geldik” dedi.


              Eskişehir’de, kuraklıktan en çok etkilenecck iller arasındadır. Eskişehir ile Kütahya arasında bulunan Porsuk Barajı’nın, büyük bir bölümü kurudu. Barajdaki su seviyesinin çekilmesiyle, 70 yıl önce inşa edilen minare tamamen gün yüzüne çıktı.     .


             Türkiye’nin, en verimli ovaları, kıyıları, zeytinlikler, maden ve termik santrallere feda edilirken, iklim değişikliğine, katkısı da gün geçtikçe artıyr


             Alpu Termik santrali gerçekleşirse, her sene 13,3 milyon metreküp su tüketecek, Derin su kuyuları ve bu sulara bağlı tarımsal faaliyetler etkilenecek. Yer altı su dengesi bozulacak, yer altı sulama kooperatifleri de zarara uğrayacaktır.


              Eskişehir’ de,  kuraklık problemlerin çözülmesi ve kuraklığın etkilerinin önlenmesi için,  kuraklıkla ilgili, Eskişehir risk yönetiminin oluşturduğu, kuraklık planlaması yapılarak,  ivedilikle hayata geçirilmelidir.


            Çünkü kuraklık kapıda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi