Yaratıcı Düşünme

 


 


“Düşünme kişiliği” diye olarak tanımladığım özellik, bu konuda çalışan uzmanlar tarafından son tahlilde insan beynine indirgenir. Beynin sağ ve sol olarak iki farklı nitelikler toplamına sahip olduğu söylenir. Sol beyin mantık, dil, matematik ve analiz gibi fonksiyonlara karşı düşer. Sağ beyin ise hayal gücü, resim yeteneği, ritim ve boyut gibi özellikleri içerir. Yaratıcı düşünme sağ beyin ile ilişkilendirilir. Sağ beyin etkinlikleri arasında sezgi, içgörü ve esinlenme yer alır.


 


Uzmanlar yaratıcı düşünme becerilerinin eğitimle öğrenilemeyeceğini ifade ediyorlar. Okulda verilen eğitimin sol beyin fonksiyonlarına odaklandığı belirtiliyor. Bu bağlamda yaratıcı düşünmenin becerilerinin geliştirilmesinde bilgi ve deneyimin etkisi olmuyor. Diğer yandan yaratıcı düşüncenin uygulamaya geçirilmesi için bilgi ve deneyim birikimine ihtiyaç olabiliyor.


 


Yaratıcı düşünmenin yakıtı hayal kurma becerisidir. Bu konuyu teknik bir buluştan özgün bir sanat eseri oluşturmaya kadar çok geniş bir alana yayabilirsiniz. Diğer yandan olumsuz düşünme kalıbı yaratıcı düşünme süreçlerini engelleyici ve hatta durdurucu etkiler yapar. Birey kısıtlayıcı ve sınırlayıcı bir sosyal – kültürel ortamda yetişirse bu durumda başlangıçta var olan yaratıcı düşünme becerilerini daha az kullanabilme ve zamanla yitirme durumları ile karşılaşabilir. özgür düşünceye imkân veren ortamlar yaratıcı düşünme tarzına sahip bireylerin önünü ve ufkunu açısı etki yapar.


 


Bir noktanın altını çizmek gerekir. Sağ beyin fonksiyonları sol beyin etkinlikleri ile ‘dengelenmek’ zorundadır. Yoksa başarılı sonuçlar elde ihtimali azalabilir. örneğin yaratıcı düşünce kişiliğine sahip bir yazarın roman yazma girişimini düşünelim. Romanın karakterlerden olay örgüsüne kadar pek çok boyutta yaratıcı yazarın becerilerini yansıtması beklenir. Ama bunun dışında iyi bir roman yazma emeği gerektiren, kendi içinde tutarlılığı sağlamak için analizlere ihtiyaç duyan ve hayaller dünyası içinde bir mantıksal düzenlemeye sahip olması gereken bir çalışmadır. Dolayısıyla yazar yaratıcılık niteliği yanında sol beynin etkinliklerini de iyi kullanmak zorundadır.


 


Bireyin yaratıcı düşünme özelliklerine sahip olması, onun başarılı sonuçlar üretmesi için yeterli olmaz. Yaratıcı düşünce sadece bekleyerek gelmeyecektir. Yaratı süreçlerini hızlandırmak ve geliştirmek için bireyin yapması gereken bazı işler olabilir. örneğin bireyin –‘usta’ olmasını beklemesek de– bazı uğraşı alanları (hobiler) edinmesi veya kendini bazı el sanatları alanında geliştirmesi yaratıcı düşünme süreçlerini tetikleyen çalışmalardan birisidir. Tek amaç veya tek uğraşı haline getirmemekle birlikte; bulmaca-bilmece gibi zaman değerlendiricileri ile düşünce temelli oyunların geliştirici etkileri de kanıtlanmış. Benzer biçimde; düzenli ve çeşitlendirilmiş okumanın yaratıcılığın açığa çıkması ve gelişimi yönünde etkiler yaptığı biliniyor.


 


Biraz dalgın olduğunu gördüğümüz bir tanışımıza “Ne düşünüyorsun?” diye sorarız. Düşünme eylemi, öyle kendiliğinden oluveren bir ‘şey’ değildir. Bir anda insanın beyninde bir şimşek çakmak veya ampul yanmaz. Newton’un kafasına düşen elma hikâyesi veya Arşimet’in çırılçıplak kendini sokaklara vurması olayı ilgili konu üzerinde uzun zamandır yapılmış çalışmaların sonucudur. Bu olaylar uzun düşünme süreçlerinin son kıvılcım anlarıdır.


 


Yaratıcı düşüncenin başarılı sonuçlara yol açmak için bir sisteme oturtulması gerekir. örneğin “beyin fırtınası” olarak anılan teknik sistematik düşünce araçlarından birisidir. Beyin fırtınasının yanında çok daha başka yöntem, teknik ve araçlar da var. “Düşünce araçları” temalı bir kitap bunlardan pek çoğunu bulmak mümkündür. Bu araçlar kolaylaştırıcı olmak yanında önümüze düşünce üretme hedefini de koyduğundan çok yönlü katkılar yapar.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi