Yaratıcı Düşünme Engelleri



Farklı olan düşünceyi üretmek zor… İçinde yaşadığınız sistem, sizi adeta benzeşmeye veya aynılaşmaya adeta itekliyor. Farklılıklara tahammül edemeyen bir toplum düzeni içinde yaşıyoruz. Sorun sadece farklı, kalıplara karşı çıkan ve statükoya meydan okuyan düşünceyi üretmekten ibaret değil. Böyle bir düşüncenin iletişim kanalları üzerinden aktarılması da aynı derecede sıkıntılı.

Alabileceğimiz tepkileri düşünerek aklımızdan sildiğimiz kimbir kaç tane parlak fikir oldu. Kaç kez zihninizin dehlizlerinden dilinizin ucuna gelen bir fikri söylemekten vazgeçtiniz? Bir ışık gibi oluşturduğunuz parlak fikri, ‘tahammülsüzler’ tarafından saçma veya gülünç bulunur diye söylemekten çekindiniz? önemli bir soruna çözüm olacak, sizi heyecanlandıran ve önemli bir önerinizi söylediğinizde, kaç kez yüzünüze garip bir ifade ile bakıldığı duygusuna kapıldınız? Bir toplantıda bir teklifinizden dolayı saygısız bir karşı duruşla karşılaştığınız için kaç kez “keşke dilimi tutmaya becerseydim” diyerek üzüntü ve pişmanlık yaşadınız? Değişim gayretleriniz akamete uğradığı için kendinizi ‘yabancı ve öteki’ hissettiniz?

Farklı olmayı başaran ve bunun unsurları olan düşünce tohumlarını üreten insanlar bu durumlarla sıklıkla karşılaşıyorlar. Bu sıraladığım sorular, yaratıcılığın ve özgür düşüncenin karşılaştığı bilinen en yaygın sorunlar arasında yer alıyor. Eğer içinde bulunduğunuz topluluğun saygı, hoşgörü, empati, farklılıkları ve değişimi benimseme özellikleri yeterince gelişkin değilse; yaratıcı, özgür, aykırı veya farklı fikir sadece kabaca eleştirilmekle kalmaz, fikrin sahibi değişik şiddet türlerine de maruz kalabilir.

Düşü kültür toplumu, onun ortalama değerleriyle aynılaşmanızı ister. Toplumun ortalama değerleri ile benzeştiğinizde, ‘mahalle baskısıyla’ karşılaşmazsınız. Kalabalık içinde kaybolup gittiğinizde, hiç kimse sizi fark etmez. Kendinizce yaşar gidersiniz. öyleyse kişi, farklılığı (kendi farklılığını oluşturmayı) neden tercih etmeli?

Müziği albenili yapan, notalar değildir; seslerin ve sessizliğin aralarındaki farklılıktır. Gelişmenin, büyümenin ve ilerlemenin özünde farklılaşma var. Bugünün sert rekabetler dünyasında da aynılaşarak ve monotonlaşarak ayakta kalmak mümkün değil. Enerjiyi yaratacak olan farklılık tohumlarını ekmek ve gelişmesine geçit vermek ve imkân tanımak gerekiyor.

Farklılık, bir yaratıcılık konusudur. Sosyal ve kültürel iklim, insanların yaratıcılıklarını geliştirmesine ve ifade etmesine izin vermezse, kolektif veya bireysel farklılıklar da oluşmaz.

özgür düşüncenin ve yaratıcılığın önündeki en büyük engellerden birisi, düşüncelerinizden dolayı yargılanma korkusudur. Düşünceye yasak koyan yasaların varlık nedeni budur. Bu yasakları bazen ailemizin, kimi zaman içinde yaşadığımız sosyal ve kültürel iklimin koyduğunu söyleyebiliriz. İşin en ilginci, kendi yaratıcılığımızın önüne engel ve yasak koymada en etkili olan öznenin, kendimizin olmasıdır. Buna, kendi yasaklarımızla kendimizi prangalamak diyebiliriz. Korkunun duvarlarını yıkmadan özgür düşüncenin ve yaratıcılığın görkemli ufkuna erişmek mümkün olmaz.

Farklı bir fikir üretip bunu toplum önünde ifade ettiğinizde, niteliği ve düzeyi değişebilen bir tepki ile karşılaşırsınız. Bu tepki, içinde yaşadığınız toplumun niteliklerini ve değerlerini ifade eder. Ama önemli olan, bu tepkiler karşısında sizin nasıl davrandığınızdır. Sizin davranış biçiminiz ve sürdürülebilirlik anlayışınız, kendinize olan özsaygının bir ifadesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi