Yurttaşlık, demokrasi ve katılım

Örneğin ağaç işleri ve marangozluk eğitimi aldığınızda; bu bilgi ile bir meslek ve iş sahibi olmayı hedeflersiniz. Edindiğiniz bilgi ile yapacağınız işten bir kişisel tatmin elde etmenin ötesinde, emeğinizin karşılığı olarak bir gelir elde eder ve geçiminizi sağlarsınız. Dolayısıyla marangozluk eğitimi almak için ‘iyi’ bir nedeniniz var demektir.

Bu bağlamda şu soruları açıklık ve netlikle, başta kendimizi ikna edecek biçimde cevaplamamız gerekiyor: “Herhangi bir vatandaş demokrasi eğitimi almak ister mi? Onun demokrasi eğitimi alması için bir motivasyonu olabilir mi? Kendisinde bu yönlü bir yönelim oluşturulabilir mi?” Muhtemelen yıllar önce İdris Küçükömer, “Halk Demokrasi İstiyor mu?” isimli bitmemiş kitabı üzerinde çalışmaya başladığında da benzer soruları öncelikle kendine yöneltiyordu.

Sosyal, siyasal ve kültürel projelerde ilgilendiğimiz çözümün vatandaşların hangi ihtiyacını tatmin edeceği konusunda gerekli soruları kendimize sormakta başarılı değiliz. Konunun vatandaş yönüne bakmadan bir proje geliştirmek ve başarılı olmak istiyoruz. Eğer demokrasi, insan hakları ve yurttaşlık gibi alanlarda yaygın yetişkin eğitiminde başarılı olmak istiyorsak, vatandaş ile eğitim arasındaki somut sosyal bağı kurabilmek zorundayız.

Eğitim üretimle ilişkilendirilebildiğinde anlamlı ve değerli oluyor. Bu durumda her birey, eğitimine yeni katkılar yapmak için somut nedenlere sahip olabiliyor. Dolayısıyla demokrasinin ve eğitimin, yaşamın kendisi ile somut bağlarını kurabilmek önemli. Demokrasi ve sivil toplum geleneği yeterince gelişmemiş toplumlarda –muhtemelen düşük eğitimli sıradan yurttaşların bu bağları kurabilmekte başarılı olamamalarını normal karşılamak gerekir. Toplumu oluşturan kurum ve kuruluşların bu bağların kurulmasında ve algılanmasında katkı ve destek mekanizma ve yöntemleri üretmeleri lazımdır.

Bir örnekle devam edeyim. Örneğin herhangi bir konuda elimde olandan daha fazla paraya ihtiyacım olsa ne yaparım? Muhtemelen aile yakınlarıma veya arkadaşlarıma başvururum. Bu seçenek, problemin çözümüne izin vermiyorsa; bir bankadan kredi almayı deneyebilirim. Yakınlarıma ve bankaya başvurmamdaki temel gerekçe, bu kişi veya kuruluşların benim sorunumu çözmemde katkı ve destek verebilecek olmalarıdır. Örneğin problemimle hiçbir ilgisi olmayan Sular İdaresi’ne veya Tapu Müdürlüğü’ne başvurmayı aklıma bile getirmem.

Demokrasi, insan hakları ve yurttaşlık gibi konular için de böyle bir akıl yürütme yapabiliriz. Vatandaşların bu konulara ilgi duymaları ve öğrenmeleri için bu bilginin onların sorunlarının çözümünde katkı ve kolaylık sağlayacağını bilmeleri gerekir. Bir başka deyişle; her gün sorunlarla boğuşan yurttaşların demokrasi ve yurttaşlık etrafında oluşmuş bilgi birikimini edindikleri zaman kendi yaşamlarının daha sağlıklı ve kolay olacağını kavramaları ve bu nedenle bu tür bilgi ve deneyimler için talep oluşturmaları beklenir.

İşte; katılımcı demokrasi anlayışının, halkı seçilmiş yönetimlerin karar süreçlerine dâhil etmede sağladığı başarının kaynağı buradadır. Halk, katılımcı demokrasi –örneğin katılımcı bütçe mekanizmaları aracılığı ile yönetim ve karar süreçlerine katılarak kendi sorunlarının çözümüne destek vermektedir. Katılımın başarısı, problem çözme performansını artırırken halkın çözümler konusunda ikna olmasını da beraberinde getirmektedir. Bu kavrayış, katılımı öğrenmek üzere demokrasi eğitimini –katılımcı demokrasi eğitimini de meşru ve mümkün kılmaktadır

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi